GTÜ'de Biyoteknolojik Dönem

Gebze 27.09.2017 - 15:21, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:32
 

GTÜ'de Biyoteknolojik Dönem

Türkiye’nin Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacına hizmet edecek olan Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu. Enstitü, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirerek, Ar-Ge faaliyetlerine akademik destek sağlayacak.     Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü tarafından, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Türkiye’nin Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planını’ dikkate alarak Türkiye’nin bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacıyla Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu. Sağlık, bitki, endüstri ve sentetik ve sistem biyoteknolojisi olmak üzere toplam 4 opsiyonda tezli- tezsiz yüksek programları yanı sıra doktora ve bütünleşik doktora programları ile eğitim öğretim faaliyetlerine başlayan enstitü, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirecek. GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü’nün lisansüstü eğitim öğretim faaliyetine başlaması onuruna ‘Biyoteknoloji’de Vizyon Zirvesi’ düzenlendi. İlaç ve sağlık Biyoteknoloji’si, gıda, bitki ve enerji sektörlerindeki Biyoteknoloji alanında uzmanlar ve biyogirişimcilerin katılımıyla gerçekleşen zirvede öğrenci, akademisyen ve sektörel 200’ün üzerinde katılımcı yer aldı.     Hedef katma değeri yüksek ürünler   Zirveye katılan GTÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün Biyoteknoloji Enstitüsü’nün, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan 2015-2018 Türkiye Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planı’nda “biyoteknoloji alanında teknolojik bilgi düzeyini ve katma değerli üretimi arttırarak dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almak” olarak, genel amacı ise “biyoteknoloji alanında Ar- Ge ve yenilik ekosistemi kapasitesini geliştirerek ülkemizi teknoloji geliştirebilen, yenilikçi, katma değeri yüksek ve küresel rekabete uygun ürünler üretebilen çekim merkezi haline getirmek” olarak belirtilen vizyon doğrultusunda kurgulandığını ve “yenilikçi, katma değeri yüksek ve küresel rekabete uygun ürünler üretebilen” mezunlar yetiştirmeyi, araştırma faaliyetleri yürütmeyi ve yeni ürünler geliştirmeyi hedeflediğini söyledi.     Görgün, konuşmasında Biyoteknoloji’nin gittikçe büyüyen bir pazar olduğundan bahsetti ve ABD’deki büyük üniversitelerin bu alandaki patentlerinden lisans gelirlerinin 110 milyon doları geçmekte olduğunu belirtti. Bu denli önemli bir konuda sanayinin kalbinde yer alan GTÜ’nün bu alandaki iddiasını ortaya koyan Biyoteknoloji’de Vizyon Zirvesi’nin organizasyon komitesine teşekkürlerini iletti.    Zirve Organizasyon Komitesi Başkanı ve GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Işıl Kurnaz, bu organizasyonun amacının Türkiye’de biyoteknolojik ürünler üretilmesi ve bu alanda üniversite-sanayi işbirliğinin önündeki sorunların masaya yatırılması ve mümkünse çözüm önerileri getirilmesi olduğunu vurgulayarak, zorunlu biyogirişimcilik dersleri içeren lisansüstü programlarının yanı sıra tasarım aşamasındaki bazı sertifika programlarının bu alandaki kalifiye işgücü sıkıntısının önüne geçmesini umduklarını vurguladı.    Zirve eş organizatörü ve ev sahibi GTÜ Teknoloji Transfer Merkezi (TTM) Genel Müdürü Dr. Abdurrahman Güngör ise, Teknoloji Transfer Ofisi ve TTM olarak akademisyenlere girişimleri, patent yazma, projelendirme vb. konularda destek olduklarını belirtti.     Duvarsız merkezler kurulmalı   TÜSİAD Biyoteknoloji raporunu hazırlamış olan ekipten olan ve zirvenin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Hüveyda Başağa dahil, programdaki pek çok konuşmacının ilk ve öncelikli olarak belirttiği işbirliğinin öneme vurgu yaptı.     TEPAV’ı temsilen konuşmasını yapan Selin Arslanhan Memiş de artık inovasyon konuşmaktan inovasyon yapmaya geçilmesi gerektiğini ve bu konuda da en büyük umutlarının start-up’lar olduğunu söyledi.    Bu kapsamda, kendi şirketlerini kurmuş olan girişimci akademisyenlerin de zirvede konuşmacı olmaları ve akademisyenlikten girişimciliğe geçiş süreçleri yanı sıra bu geçişteki sıkıntıları vurgulamaları önemli bulundu. Özellikle artık laboratuvar ölçekli düşünmekten çıkılması ve daha büyük ölçekli düşünülmesinin akademi-sanayi işbirliği açısından önemi vurgulanarak, doktoralı elemanların sanayideki iş imkânlarından haberdar olmadıkları konuşuldu. Biyoteknoloji Enstitüsünün Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Pakmaya Pak Biyoteknoloji Merkezi Müdürü Dr. Mustafa Türker’in önerileri, dikeyleşme ya da uzmanlaşma sorunun çözümlenmesinin acil olduğu, diğer pek çok konuşmacının da vurguladığı üzere bir binaya bağımlı olmayan ama alanında yetkin kişilerden oluşan 'duvarsız' mükemmeliyet merkezlerinin kurulması gerekliliği ve nitelikli teknisyen ve doktoralı eleman eksikliğinin acilen giderilmesi oldu.   Zirve süresince stand ve poster alanında akademisyenler ile girişimciler ve start-up firmalar buluşturuldu. Melek yatırımcı ağını temsilen konuşmasını yapan Muzaffer Öztan da girişim sermayesi desteğinin nasıl alınacağı konusunda önemli bilgiler paylaşarak geliştirilen iş fikrinin pazar araştırmasının ve kar-zarar analizlerinin mutlaka yapılması gerekliliğini vurguladı. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Işıl Kurnaz bu zirvenin birbirinden inovatif proje fikirleri, girişimler ve iş ortaklıklarına yol açması dileğini belirtti.    Zirve, gelecek hanenin kurucusu ve baş düşünürü Halil Aksu’nun gençlere ilham veren 'Gen Hareketi – 21. Yüzyılın Tsunami dalgası' başlıklı konuşması ile bitti. Aksu, içinde bulunduğumuz dalganın baş aktörleri sosyal medya şirketleri ise, bundan sonraki dalganın baş aktörlerinin Biyoteknoloji şirketleri olacağına inandığını söyledi.

Türkiye’nin Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacına hizmet
edecek olan Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu. Enstitü, sektörün
ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirerek, Ar-Ge faaliyetlerine akademik destek sağlayacak.
 
  Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü tarafından, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın ‘Türkiye’nin Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planını’ dikkate alarak Türkiye’nin bu
alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacıyla Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu.
Sağlık, bitki, endüstri ve sentetik ve sistem biyoteknolojisi olmak üzere toplam 4 opsiyonda tezli-
tezsiz yüksek programları yanı sıra doktora ve bütünleşik doktora programları ile eğitim öğretim
faaliyetlerine başlayan enstitü, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirecek. GTÜ
Biyoteknoloji Enstitüsü’nün lisansüstü eğitim öğretim faaliyetine başlaması onuruna ‘Biyoteknoloji’de
Vizyon Zirvesi’ düzenlendi. İlaç ve sağlık Biyoteknoloji’si, gıda, bitki ve enerji sektörlerindeki
Biyoteknoloji alanında uzmanlar ve biyogirişimcilerin katılımıyla gerçekleşen zirvede öğrenci,
akademisyen ve sektörel 200’ün üzerinde katılımcı yer aldı.
 
  Hedef katma değeri yüksek ürünler
  Zirveye katılan GTÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün Biyoteknoloji Enstitüsü’nün, Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan 2015-2018 Türkiye Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem
Planı’nda “biyoteknoloji alanında teknolojik bilgi düzeyini ve katma değerli üretimi arttırarak
dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almak” olarak, genel amacı ise “biyoteknoloji alanında Ar-
Ge ve yenilik ekosistemi kapasitesini geliştirerek ülkemizi teknoloji geliştirebilen, yenilikçi, katma
değeri yüksek ve küresel rekabete uygun ürünler üretebilen çekim merkezi haline getirmek” olarak
belirtilen vizyon doğrultusunda kurgulandığını ve “yenilikçi, katma değeri yüksek ve küresel rekabete
uygun ürünler üretebilen” mezunlar yetiştirmeyi, araştırma faaliyetleri yürütmeyi ve yeni ürünler
geliştirmeyi hedeflediğini söyledi.  
  Görgün, konuşmasında Biyoteknoloji’nin gittikçe büyüyen bir pazar olduğundan bahsetti ve
ABD’deki büyük üniversitelerin bu alandaki patentlerinden lisans gelirlerinin 110 milyon doları
geçmekte olduğunu belirtti. Bu denli önemli bir konuda sanayinin kalbinde yer alan GTÜ’nün bu
alandaki iddiasını ortaya koyan Biyoteknoloji’de Vizyon Zirvesi’nin organizasyon komitesine
teşekkürlerini iletti. 
  Zirve Organizasyon Komitesi Başkanı ve GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Işıl
Kurnaz, bu organizasyonun amacının Türkiye’de biyoteknolojik ürünler üretilmesi ve bu alanda
üniversite-sanayi işbirliğinin önündeki sorunların masaya yatırılması ve mümkünse çözüm önerileri
getirilmesi olduğunu vurgulayarak, zorunlu biyogirişimcilik dersleri içeren lisansüstü programlarının
yanı sıra tasarım aşamasındaki bazı sertifika programlarının bu alandaki kalifiye işgücü sıkıntısının
önüne geçmesini umduklarını vurguladı. 
  Zirve eş organizatörü ve ev sahibi GTÜ Teknoloji Transfer Merkezi (TTM) Genel Müdürü Dr.
Abdurrahman Güngör ise, Teknoloji Transfer Ofisi ve TTM olarak akademisyenlere girişimleri, patent
yazma, projelendirme vb. konularda destek olduklarını belirtti.
 
  Duvarsız merkezler kurulmalı
  TÜSİAD Biyoteknoloji raporunu hazırlamış olan ekipten olan ve zirvenin açılış konuşmasını yapan
Prof. Dr. Hüveyda Başağa dahil, programdaki pek çok konuşmacının ilk ve öncelikli olarak belirttiği
işbirliğinin öneme vurgu yaptı.  
  TEPAV’ı temsilen konuşmasını yapan Selin Arslanhan Memiş de artık inovasyon konuşmaktan
inovasyon yapmaya geçilmesi gerektiğini ve bu konuda da en büyük umutlarının start-up’lar olduğunu
söyledi. 
  Bu kapsamda, kendi şirketlerini kurmuş olan girişimci akademisyenlerin de zirvede konuşmacı
olmaları ve akademisyenlikten girişimciliğe geçiş süreçleri yanı sıra bu geçişteki sıkıntıları
vurgulamaları önemli bulundu. Özellikle artık laboratuvar ölçekli düşünmekten çıkılması ve daha
büyük ölçekli düşünülmesinin akademi-sanayi işbirliği açısından önemi vurgulanarak, doktoralı

elemanların sanayideki iş imkânlarından haberdar olmadıkları konuşuldu. Biyoteknoloji Enstitüsünün
Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Pakmaya Pak Biyoteknoloji Merkezi Müdürü Dr. Mustafa Türker’in
önerileri, dikeyleşme ya da uzmanlaşma sorunun çözümlenmesinin acil olduğu, diğer pek çok
konuşmacının da vurguladığı üzere bir binaya bağımlı olmayan ama alanında yetkin kişilerden oluşan
'duvarsız' mükemmeliyet merkezlerinin kurulması gerekliliği ve nitelikli teknisyen ve doktoralı
eleman eksikliğinin acilen giderilmesi oldu.
  Zirve süresince stand ve poster alanında akademisyenler ile girişimciler ve start-up firmalar
buluşturuldu. Melek yatırımcı ağını temsilen konuşmasını yapan Muzaffer Öztan da girişim sermayesi
desteğinin nasıl alınacağı konusunda önemli bilgiler paylaşarak geliştirilen iş fikrinin pazar
araştırmasının ve kar-zarar analizlerinin mutlaka yapılması gerekliliğini vurguladı. Enstitü Müdürü
Prof. Dr. Işıl Kurnaz bu zirvenin birbirinden inovatif proje fikirleri, girişimler ve iş ortaklıklarına yol
açması dileğini belirtti. 
  Zirve, gelecek hanenin kurucusu ve baş düşünürü Halil Aksu’nun gençlere ilham veren 'Gen Hareketi
– 21. Yüzyılın Tsunami dalgası' başlıklı konuşması ile bitti. Aksu, içinde bulunduğumuz dalganın baş
aktörleri sosyal medya şirketleri ise, bundan sonraki dalganın baş aktörlerinin Biyoteknoloji şirketleri
olacağına inandığını söyledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.