19 NİSAN  CUMA - 23 NİSAN SALI 2024

Kılıç: “28 Şubat ülkeyi buhrana soktu”

Siyaset 28.02.2020 - 10:39, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:34
 

Kılıç: “28 Şubat ülkeyi buhrana soktu”

Yeniden Refah Partisi Gebze İlçe Başkanı Engin Kılıç'ın 28 Şubata dair bir açıklama yaptı. Kılıç, “Türkiye 28 Şubat’ta büyük bir ekonomik buhrana girdi” dedi. Kılıç sözlerine şöyle devam etti. “4 Şubat’ta Sincan merkezinde  20 tank ve 15 zırhlı araçla yapılan geçişte, ‘milletin hür idaresi’ tankların paletleri  altına alınırken, sözde ‘demokrasiye balans ayarı’ yapıldığı söylemiyle ‘post modern darbe’ olarak nitelendirilen ve 28 Şubat 1997’de yapılan ve 9 saat süren  Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreçten sonra yaşanan olumsuz gelişmelerle; “fişlenen ve işlerine son verilen” memur, akademisyen ve askerler ile katsayı uygulamasıyla binlerce kişinin üniversiteye girişleri engellenirken Türkiye büyük ekonomik darboğazın içine girerek felaketin eşiğine girdi” dedi. İBRET VERİCİ OLAYLAR YAŞANDI Kılıç, “Refahyol iktidarından sonra kurulan ANASOL-D iktidarında özellikle bankacılık sektöründe ibret verici olaylar yaşandı” derken “Bu süreç zarfında, 25 banka sistem dışına çıktı. Bunlardan 5’i doğrudan tasfiye sürecine sokuldu ve banka lisansları ellerinden alındı. Batan bu bankaların devlete maliyetleri 65 milyar doları buldu. 20 banka ise TMSF’ye devredildi. Bu arada kamu bankalarının ekonomik sistem içerisinde zarar görmemeleri için 23 milyar dolar aktarıldı” şeklinde konuştu. BORÇLANMA VE DARBOĞAZ ETKİSİ Kılıç, “Uygulanan yüksek faiz ve düşük kur sonucu 28 Şubat’a destek çıkan çevrelerin büyük kazançlar elde edilmesi sağlandı” yorumunu yaparken “Bu arada, 54. Hükümetin başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın ‘denk bütçe’ uygulamasının aksine çok yüksek düzeylerde seyreden bütçe açıkları ve iç ve dış borçlanma ekonominin iyice darboğaza girmesine neden oldu” ifadesini kullandı. Kılıç sözlerine şöyle devam etti; “Yaşanan Kasım 2000 krizi ve 19 Şubat 2001 krizleri Türkiye’yi iflastan önceki son istasyon noktasına getirdi. 21 Şubat 2001’de gecelik faizler astronomik düzeylere ulaşırken, İMKB de yüzde 18,1’lik gerilemeyle “tarihi düşüş” yaşanınca, 9 Aralık 1999’da ilan edilen “kur çıpası” yerine, ’dalgalı kur’ sistemine geçilmesi benimsendi. Şubat krizi ekonomiye son darbeyi de vurmuş oldu. Böylece kamu kağıtları alınmaz satılmaz hale geldi. Bunun sonucu olarak faizler en üst noktalara ulaştı. 19 Şubat 2001 krizinden sonra Kemal Derviş’in kurtarıcı olarak ekonominin başına getirilmesi benimsendi. Ekonomiden Sorumlu Devlet bakanı Kemal Derviş, Türk ekonomisine IMF Birinci Başkan Yardımcısı Siyonist Stanley Fisher ve Dünya bankası Başkanı James Wolfensohon ile birlikte yön vermeye çalışıyordu. Kemal Derviş, ekonomik programını açıklarken; “Ekonomik Program’ı, bugün Uluslararası Para Fonu’na(İMF) sunacağız. Sanırım program dışarıda önemli destek görecektir” ifadesi bunun en belirgin göstergesi niteliğinde idi. 14 ŞEKER FABRİKASI BİLE SATILDI Bugün ise, Türkiye’nin içinde yer aldığı jeopolitik riskler, Ortadoğu’daki gerilim ve çatışmalara karşı zamanında önlem alınamaması, ekonomik güvensizlik ortamının doğmasına ve özel yatırımların dahi en alt düzeylerde seyretmesine neden olmuştur. Şu anda Türkiye’de katma değeri yüksek ürünler üretilemediği gibi, yeni istihdam ortaya konulamadığı gibi, Erbakan Hocamızın kurduğu mevcut 14 Şeker Fabrikasının dahi satılması içinde bulunduğumuz darboğazın göstergesi niteliğindedir. Bu durum üretmeden tüketmenin sonucudur” şeklinde konuştu.

Yeniden Refah Partisi Gebze İlçe Başkanı Engin Kılıç'ın 28 Şubata dair bir açıklama yaptı. Kılıç, “Türkiye 28 Şubat’ta büyük bir ekonomik buhrana girdi” dedi. Kılıç sözlerine şöyle devam etti. “4 Şubat’ta Sincan merkezinde  20 tank ve 15 zırhlı araçla yapılan geçişte, ‘milletin hür idaresi’ tankların paletleri  altına alınırken, sözde ‘demokrasiye balans ayarı’ yapıldığı söylemiyle ‘post modern darbe’ olarak nitelendirilen ve 28 Şubat 1997’de yapılan ve 9 saat süren  Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreçten sonra yaşanan olumsuz gelişmelerle; “fişlenen ve işlerine son verilen” memur, akademisyen ve askerler ile katsayı uygulamasıyla binlerce kişinin üniversiteye girişleri engellenirken Türkiye büyük ekonomik darboğazın içine girerek felaketin eşiğine girdi” dedi.

İBRET VERİCİ OLAYLAR YAŞANDI

Kılıç, “Refahyol iktidarından sonra kurulan ANASOL-D iktidarında özellikle bankacılık sektöründe ibret verici olaylar yaşandı” derken “Bu süreç zarfında, 25 banka sistem dışına çıktı. Bunlardan 5’i doğrudan tasfiye sürecine sokuldu ve banka lisansları ellerinden alındı. Batan bu bankaların devlete maliyetleri 65 milyar doları buldu. 20 banka ise TMSF’ye devredildi. Bu arada kamu bankalarının ekonomik sistem içerisinde zarar görmemeleri için 23 milyar dolar aktarıldı” şeklinde konuştu.

BORÇLANMA VE DARBOĞAZ ETKİSİ

Kılıç, “Uygulanan yüksek faiz ve düşük kur sonucu 28 Şubat’a destek çıkan çevrelerin büyük kazançlar elde edilmesi sağlandı” yorumunu yaparken “Bu arada, 54. Hükümetin başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın ‘denk bütçe’ uygulamasının aksine çok yüksek düzeylerde seyreden bütçe açıkları ve iç ve dış borçlanma ekonominin iyice darboğaza girmesine neden oldu” ifadesini kullandı. Kılıç sözlerine şöyle devam etti; “Yaşanan Kasım 2000 krizi ve 19 Şubat 2001 krizleri Türkiye’yi iflastan önceki son istasyon noktasına getirdi. 21 Şubat 2001’de gecelik faizler astronomik düzeylere ulaşırken, İMKB de yüzde 18,1’lik gerilemeyle “tarihi düşüş” yaşanınca, 9 Aralık 1999’da ilan edilen “kur çıpası” yerine, ’dalgalı kur’ sistemine geçilmesi benimsendi. Şubat krizi ekonomiye son darbeyi de vurmuş oldu. Böylece kamu kağıtları alınmaz satılmaz hale geldi. Bunun sonucu olarak faizler en üst noktalara ulaştı. 19 Şubat 2001 krizinden sonra Kemal Derviş’in kurtarıcı olarak ekonominin başına getirilmesi benimsendi. Ekonomiden Sorumlu Devlet bakanı Kemal Derviş, Türk ekonomisine IMF Birinci Başkan Yardımcısı Siyonist Stanley Fisher ve Dünya bankası Başkanı James Wolfensohon ile birlikte yön vermeye çalışıyordu. Kemal Derviş, ekonomik programını açıklarken; “Ekonomik Program’ı, bugün Uluslararası Para Fonu’na(İMF) sunacağız. Sanırım program dışarıda önemli destek görecektir” ifadesi bunun en belirgin göstergesi niteliğinde idi.

14 ŞEKER FABRİKASI BİLE SATILDI

Bugün ise, Türkiye’nin içinde yer aldığı jeopolitik riskler, Ortadoğu’daki gerilim ve çatışmalara karşı zamanında önlem alınamaması, ekonomik güvensizlik ortamının doğmasına ve özel yatırımların dahi en alt düzeylerde seyretmesine neden olmuştur. Şu anda Türkiye’de katma değeri yüksek ürünler üretilemediği gibi, yeni istihdam ortaya konulamadığı gibi, Erbakan Hocamızın kurduğu mevcut 14 Şeker Fabrikasının dahi satılması içinde bulunduğumuz darboğazın göstergesi niteliğindedir. Bu durum üretmeden tüketmenin sonucudur” şeklinde konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.