GEBZE BELEDİYESİ 18 MART İLANI

Odun kırıp ateş yakıyorlar!

Gündem 25.10.2020 - 17:04, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:35
 

Odun kırıp ateş yakıyorlar!

YAZLIKÇILAR KIŞIN DA DÖNMÜYOR;

Her yıl eylül ortalarından itibaren sessizliğin yaşandığı tatil siteleri, bu yıl koronavirüsten kaçanlara ev sahipliği yapıyor. Yazlıkçılar, virüs korkusu nedeniyle şehirdeki evlerine dönmeyi düşünmüyor. Ekim ayında boşalan yazlık sitelerde bu yıl elektrikli sobalar kullanılmaya başlandı. Bazıları ise odun sobalarıyla kışı yazlıklarında geçirmeyi planlıyor. ATEŞLER YAKILDI, ELEKTRİKLİ SOBALAR KULLANILMAYA BAŞLANDI İstanbul Büyükçekmece'ye bağlı, Marmara Denizi kıyısında bulunan Kumburgaz Mahallesi'ndeki tatil siteleri, en yoğun ekim ayını yaşıyor. Koronavirüs salgınından korunmak isteyenler, yazlıklarını terk etmiyor. Havaların soğumasıyla birlikte elektrikli soba ya da ateş yakmaya başlayan yazlıkçılar, korona korkusundan kış ayını da yazlıklarında geçirmeyi planlıyor. Kent merkezinde virüs tedbirlerine uymanın zor olduğunu düşünen vatandaşlar, ateş yakıp okey oynayarak vakitlerini yazlıklarında geçiriyor. "BURADA KENDİMİZİ HER TARAFTAN İZOLE EDEBİLİYORUZ" Pandemi sürecinin başından bu yana Kumburgaz'daki yazlığında bulunan Ahmet Çetinsoy, "Koronadan dolayı buradayız. Aşırı korona korkusu ve çocukların baskısı yüzünden kaldık burada. Burada daha soyut haldeyiz. Elektrik sobası yakıyoruz ya da işte böyle ateş yakıyoruz ısınıyoruz. En azından kendimizi her taraftan izole ediyoruz. Biz yazlıkçıyız ama kalabildiğimiz kadar, dayanabildiğimiz kadar buradayız. Gidince de zaten izole hayata devam. Yoksa bu işten kurtuluş yok" dedi. "KORONA KORKUSU VE YAZLIKTA AZ İNSAN OLMASI BURAYI TERCİH ETMEMİZE SEBEP OLDU" Aylardır yazlıkta olduğunu söyleyen Tezcan Gültepe ise evinde elektrikli sobasını kullanmaya başlamış. Gültepe, "İstanbul'un karmaşası, kalabalığı, toplu taşıması, marketi derdi çok. Burada her şey rahat. Daha az insan var. Bazı aileler çocuklarıyla hala burada uzaktan eğitim olduğu için. Biz de burası daha güvenilir diye kalabildiğimiz kadar kalmayı hedefliyoruz. Yapacak başka bir şey yok. Daha soğuk olduğunda bir çözüm üreteceğiz. Sobamız da var esasında ama çok denizin dibindeyiz. Hem korona korkusu hem açık havanın verdiği rahatlık hem az insan olması burayı tercih etmemize sebep oldu" şeklinde konuştu. "KALABİLDİĞİMİZ KADAR KALACAĞIZ BURADA" 64 yaşındaki Semra Başer'de koronavirüs korkusundan ekim ayına rağmen yazlıkta kalmayı tercih ettiğini söyledi. Başer, "Koronadan dolayı korkuyoruz. Onun için burada oturmayı tercih ediyoruz. Açık hava, arkadaşlarımız burada. Alışverişimiz elimizin altında her yer çok yakın. O yüzden burada kalmayı tercih ediyoruz. Havalar iyice soğuyana kadar buradayız. Hırkamız çorabımız her şeyimiz var. Elektrikli sobamız var. Evlerimizde doğalgazlarımız var. Kalabildiğimiz kadar kalacağız burada. Sayılar çok arttı. O yüzden buradayız" ifadelerini kullandı. "HAVASI TEMİZ, DAHA SAKİN, İNSANLAR ÇOK KALABALIK DEĞİL…" Nisan ayından beri yazlığında olduğunu ifade eden Gamze Turan'da dönmeyi düşünmüyor. Turan, "Doğma büyüme Bakırköylüyüm ama evimi kiraya verip korona korkusundan buraya kaçtım. Dönmeyi de düşünmüyorum çünkü İstanbul'un içi çok kötü. Ben işim olduğunda mecbur gidiyorum ama buraya zor kaçıyorum. Burada nefes alıyorum en azından ben. Havası temiz, daha sakin, insanlar çok kalabalık değil. Yürüyerek her yere gidebiliyorum. Toplu taşıma kullanmama gerek kalmıyor burada. Nisan sonuydu ben geldiğimde. Hiç de gitmeyi düşünmüyorum. İyi ki de gelmişim. En akıllıca verdiğim karar herhalde" dedi. "SOBALARIMIZ VAR, BATTANİYELERİMİZ VAR" Binnur Al ise, "Çorabımızı giydik, hırkamızı giydik. Sobalarımız var, battaniyelerimiz var. Kendimize çözümler buluyoruz. Biz burada daha az kişiyiz. Daha soyutlanmış gibiyiz. İdare ediyoruz. Dışarıya çıkarsak maskemizi takıyoruz. Çok fazla bir araya gelmiyoruz. Böylece günlerimiz İstanbul'dan daha iyi geçiyor. Daha 1 ay buradayız" dedi. Can Postacı da "Burada kalıyoruz ne yapalım? Çünkü İstanbul çok kalabalık. Fazla toplum içine girmemek için buradaki yerimizi değerlendiriyoruz. Ne yapalım kendimizce icatlar bulduk çanak üstünde odun yakıyoruz ısınmak için. Denizi seyrediyoruz" diye konuştu.
YAZLIKÇILAR KIŞIN DA DÖNMÜYOR;

Her yıl eylül ortalarından itibaren sessizliğin yaşandığı tatil siteleri, bu yıl koronavirüsten kaçanlara ev sahipliği yapıyor. Yazlıkçılar, virüs korkusu nedeniyle şehirdeki evlerine dönmeyi düşünmüyor. Ekim ayında boşalan yazlık sitelerde bu yıl elektrikli sobalar kullanılmaya başlandı. Bazıları ise odun sobalarıyla kışı yazlıklarında geçirmeyi planlıyor.

ATEŞLER YAKILDI, ELEKTRİKLİ SOBALAR KULLANILMAYA BAŞLANDI

İstanbul Büyükçekmece'ye bağlı, Marmara Denizi kıyısında bulunan Kumburgaz Mahallesi'ndeki tatil siteleri, en yoğun ekim ayını yaşıyor. Koronavirüs salgınından korunmak isteyenler, yazlıklarını terk etmiyor. Havaların soğumasıyla birlikte elektrikli soba ya da ateş yakmaya başlayan yazlıkçılar, korona korkusundan kış ayını da yazlıklarında geçirmeyi planlıyor. Kent merkezinde virüs tedbirlerine uymanın zor olduğunu düşünen vatandaşlar, ateş yakıp okey oynayarak vakitlerini yazlıklarında geçiriyor.


"BURADA KENDİMİZİ HER TARAFTAN İZOLE EDEBİLİYORUZ"

Pandemi sürecinin başından bu yana Kumburgaz'daki yazlığında bulunan Ahmet Çetinsoy, "Koronadan dolayı buradayız. Aşırı korona korkusu ve çocukların baskısı yüzünden kaldık burada. Burada daha soyut haldeyiz. Elektrik sobası yakıyoruz ya da işte böyle ateş yakıyoruz ısınıyoruz. En azından kendimizi her taraftan izole ediyoruz. Biz yazlıkçıyız ama kalabildiğimiz kadar, dayanabildiğimiz kadar buradayız. Gidince de zaten izole hayata devam. Yoksa bu işten kurtuluş yok" dedi.

"KORONA KORKUSU VE YAZLIKTA AZ İNSAN OLMASI BURAYI TERCİH ETMEMİZE SEBEP OLDU"

Aylardır yazlıkta olduğunu söyleyen Tezcan Gültepe ise evinde elektrikli sobasını kullanmaya başlamış. Gültepe, "İstanbul'un karmaşası, kalabalığı, toplu taşıması, marketi derdi çok. Burada her şey rahat. Daha az insan var. Bazı aileler çocuklarıyla hala burada uzaktan eğitim olduğu için. Biz de burası daha güvenilir diye kalabildiğimiz kadar kalmayı hedefliyoruz. Yapacak başka bir şey yok. Daha soğuk olduğunda bir çözüm üreteceğiz. Sobamız da var esasında ama çok denizin dibindeyiz. Hem korona korkusu hem açık havanın verdiği rahatlık hem az insan olması burayı tercih etmemize sebep oldu" şeklinde konuştu.

"KALABİLDİĞİMİZ KADAR KALACAĞIZ BURADA"

64 yaşındaki Semra Başer'de koronavirüs korkusundan ekim ayına rağmen yazlıkta kalmayı tercih ettiğini söyledi. Başer, "Koronadan dolayı korkuyoruz. Onun için burada oturmayı tercih ediyoruz. Açık hava, arkadaşlarımız burada. Alışverişimiz elimizin altında her yer çok yakın. O yüzden burada kalmayı tercih ediyoruz. Havalar iyice soğuyana kadar buradayız. Hırkamız çorabımız her şeyimiz var. Elektrikli sobamız var. Evlerimizde doğalgazlarımız var. Kalabildiğimiz kadar kalacağız burada. Sayılar çok arttı. O yüzden buradayız" ifadelerini kullandı.


"HAVASI TEMİZ, DAHA SAKİN, İNSANLAR ÇOK KALABALIK DEĞİL…"

Nisan ayından beri yazlığında olduğunu ifade eden Gamze Turan'da dönmeyi düşünmüyor. Turan, "Doğma büyüme Bakırköylüyüm ama evimi kiraya verip korona korkusundan buraya kaçtım. Dönmeyi de düşünmüyorum çünkü İstanbul'un içi çok kötü. Ben işim olduğunda mecbur gidiyorum ama buraya zor kaçıyorum. Burada nefes alıyorum en azından ben. Havası temiz, daha sakin, insanlar çok kalabalık değil. Yürüyerek her yere gidebiliyorum. Toplu taşıma kullanmama gerek kalmıyor burada. Nisan sonuydu ben geldiğimde. Hiç de gitmeyi düşünmüyorum. İyi ki de gelmişim. En akıllıca verdiğim karar herhalde" dedi.

"SOBALARIMIZ VAR, BATTANİYELERİMİZ VAR"

Binnur Al ise, "Çorabımızı giydik, hırkamızı giydik. Sobalarımız var, battaniyelerimiz var. Kendimize çözümler buluyoruz. Biz burada daha az kişiyiz. Daha soyutlanmış gibiyiz. İdare ediyoruz. Dışarıya çıkarsak maskemizi takıyoruz. Çok fazla bir araya gelmiyoruz. Böylece günlerimiz İstanbul'dan daha iyi geçiyor. Daha 1 ay buradayız" dedi. Can Postacı da "Burada kalıyoruz ne yapalım? Çünkü İstanbul çok kalabalık. Fazla toplum içine girmemek için buradaki yerimizi değerlendiriyoruz. Ne yapalım kendimizce icatlar bulduk çanak üstünde odun yakıyoruz ısınmak için. Denizi seyrediyoruz" diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.