Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde Naht Sergisi

Gebze 05.07.2022 - 12:45, Güncelleme: 05.07.2022 - 12:45
 

Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde Naht Sergisi

Gebze Halk Eğitim Merkezi kursiyerlerinin eserlerinden oluşan naht sergisi 30 Haziran Perşembe günü 15.30’da Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi aşhane kısmındaki avluda sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Yoğun ilgiyle takip edilen sergi, 3 gün sürdü ve 2 Temmuz’da sona erdi.

Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ve kültür müdürü Carullah Recai Er, Gebze Halk Eğitim Müdürü Mustafa Aydın, Çoban Mustafa Paşa Camii imam-hatibi İrfan Tatlı ve vakıf müdürü Mehmet Çakır’ın katılımlarıyla açılışı gerçekleşen sergiye 3 gün boyunca katılım da yoğundu. Sergide; hattat, sedefkâr, nahhat, ressam Mesut Dikel'in öğrencisi olan Gebze Halk Eğitim ustalarından nahhat Hülya Demirkan ve yetiştirdiği talebelerinin ahşaba işledikleri naht örneği eşsiz sanat eserleri yer almaktadır. Demirkan’ın belirttiği üzere “Naht sanatı zaman ve sabır gerektiren ağaca şekil verilerek yapılan unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı el sanatlarından biridir. Usta çırak ilişkisi çok önemli olup çok farklı güzellikte eserler meydana getirilebilmektedir. Genellikle hat sanatı ile karıştırılsa da kendine özgü bir tekniği bulunmaktadır. Talebelerimiz tarafından yaklaşık 55 naht eserinin Çoban Mustafa Paşa Külliyemiz’de sergilenmesi külliyenin tarihi yapısıyla olan uyumu kadar şehrimiz için de güzel bir örnek çalışmadır.  Eserlerinde Savaş Çevik, Davut Bektaş, Hamit Aytaç, Necmeddin Okyay'ın yazılarını kullanarak onun hatlarından istifade ettiklerini belirten Hülya hanım, talebelerine de örnek yazılardan istifade ederken dikkat olmalarını gerektiğini söylüyor.  Bir naht çalışması ile ilgili geçen süreci şu şekilde izah ediyor: “Öncelikle kişi yazıyı seçmesi gerekiyor. Kesebileceği eseri inceleyip ona uygun bir tahta bulur ve sonra zımparalar. Ardından eserin üzerine keseceğimiz yazı yapıştırılır. Belirli yerlerinden parçalara ayrılır. Önce gözler çıkarılır. Dışa doğru kesmeye başlanır. Mesela “vav” harfinin gözleri önce çıkarılır. Sonra eserin kesilme işlemi biter ve yerinden çıkarmayarak olduğu gibi zımparalanır. Sıkıntılı yerler düzeltilir tekrar yerine monte edilir, birkaç defa gözden geçirilir. Vernikten önce ağacın rengini beğenmiyorsak bazı yağlar üzerine süreriz. Bunlar arasında keten yağı, ceviz yağı, tik yağı vs. tercihimizdir. Sonrasında eserin yapıştırılacağı ya da monte edileceğe yere karar verir ve kenar desenler veya imzalar eklenir.” Ağaç seçiminde çok dikkatli olduklarını da belirten Demirkan, genellikle kırılmalara, neme, suya, çatlamaya karşı gelen tahtaları kullanmayı tercih ettiklerini belirtiyor. Morgül ağacı, ceviz, akça ağaç, ıhlamur ağacı ve daha iyi işlendiği için maun ağacını özellikle kullandıklarını ifade eden Demirkan, kavak ağacı iyi işlenmediği için tercih etmediklerini söylüyor. Ayrıca buradaki eserlerin bir kısmının üzerinin metal ile kaplandığını yada metalin işlenerek naht şekline getirildiğini belirttiler. 2019’da benzer şekilde yine Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde naht sergisi açan Demirkan, serginin hazırlığını tüm sene boyunca sanat değeri olan eserleri ayırarak devam ettiğini söylüyor. Seçimlerde bazı talebelerinin ricasıyla hareket ettiklerini ama kaliteli bir eserin zaten kendini belli ettiğini belirtiyor. Buradaki eserler arasında Esmaül-Hüsna büyük bir pano üzerine işlenmiş ve dikkat çekiyor. Yine 1300 parçadan oluşan Ayetel-kürsi çalışması da görmeye değer. Sergide birkaç formda ve ebatlarda vav harfleri üzerine çalışmalar olduğu görülür. Eserlerde kufi, nesih hatları ön planda. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait geometrik desenlerin de kullanıldığı görülmektedir. Besmele, ayet ve sureler dışında süsleme ögeleri, tuğra formaları, Allah ve Muhammed lafızları da ahşaba işlenmiş. Sözlerini çok manidar bulduğum,  Yavuz Sultan Selim’in "Bütün dünya benim olsa gamım gitmez. Nedendir bu? Tâ ezelden gam turabıyle yoğrulmuş bir bedendir bu / Gelen gider, giden gelmez iki kapılı handır bu / Sakın insafı terk etme makam-ı imtihandır bu!" dizeleri de naht sanatı ile ahşaba işlenmiş. Kübra Özyurd, Ayşegül Dağcı, Burcu Sarıbaşak, Çiğdem Çeliktaş, Hamiyet Coşkun, Sevgi Ceylan, Şule Ceylan, Rabia Aktaş, Dildar Develi olmak üzere Hülya Demirkan’ın dokuz öğrencisinin eseri yer almaktadır. Her bir talebe özenle çalıştığı eserlerde usta çırak ilişkisini gözeterek özgün eserleri ortaya çıkardıkları gözlemlenir.  
Gebze Halk Eğitim Merkezi kursiyerlerinin eserlerinden oluşan naht sergisi 30 Haziran Perşembe günü 15.30’da Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi aşhane kısmındaki avluda sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Yoğun ilgiyle takip edilen sergi, 3 gün sürdü ve 2 Temmuz’da sona erdi.

Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ve kültür müdürü Carullah Recai Er, Gebze Halk Eğitim Müdürü Mustafa Aydın, Çoban Mustafa Paşa Camii imam-hatibi İrfan Tatlı ve vakıf müdürü Mehmet Çakır’ın katılımlarıyla açılışı gerçekleşen sergiye 3 gün boyunca katılım da yoğundu.
Sergide; hattat, sedefkâr, nahhat, ressam Mesut Dikel'in öğrencisi olan Gebze Halk Eğitim ustalarından nahhat Hülya Demirkan ve yetiştirdiği talebelerinin ahşaba işledikleri naht örneği eşsiz sanat eserleri yer almaktadır. Demirkan’ın belirttiği üzere “Naht sanatı zaman ve sabır gerektiren ağaca şekil verilerek yapılan unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı el sanatlarından biridir. Usta çırak ilişkisi çok önemli olup çok farklı güzellikte eserler meydana getirilebilmektedir. Genellikle hat sanatı ile karıştırılsa da kendine özgü bir tekniği bulunmaktadır. Talebelerimiz tarafından yaklaşık 55 naht eserinin Çoban Mustafa Paşa Külliyemiz’de sergilenmesi külliyenin tarihi yapısıyla olan uyumu kadar şehrimiz için de güzel bir örnek çalışmadır. 
Eserlerinde Savaş Çevik, Davut Bektaş, Hamit Aytaç, Necmeddin Okyay'ın yazılarını kullanarak onun hatlarından istifade ettiklerini belirten Hülya hanım, talebelerine de örnek yazılardan istifade ederken dikkat olmalarını gerektiğini söylüyor. 
Bir naht çalışması ile ilgili geçen süreci şu şekilde izah ediyor: “Öncelikle kişi yazıyı seçmesi gerekiyor. Kesebileceği eseri inceleyip ona uygun bir tahta bulur ve sonra zımparalar. Ardından eserin üzerine keseceğimiz yazı yapıştırılır. Belirli yerlerinden parçalara ayrılır. Önce gözler çıkarılır. Dışa doğru kesmeye başlanır. Mesela “vav” harfinin gözleri önce çıkarılır. Sonra eserin kesilme işlemi biter ve yerinden çıkarmayarak olduğu gibi zımparalanır. Sıkıntılı yerler düzeltilir tekrar yerine monte edilir, birkaç defa gözden geçirilir. Vernikten önce ağacın rengini beğenmiyorsak bazı yağlar üzerine süreriz. Bunlar arasında keten yağı, ceviz yağı, tik yağı vs. tercihimizdir. Sonrasında eserin yapıştırılacağı ya da monte edileceğe yere karar verir ve kenar desenler veya imzalar eklenir.”
Ağaç seçiminde çok dikkatli olduklarını da belirten Demirkan, genellikle kırılmalara, neme, suya, çatlamaya karşı gelen tahtaları kullanmayı tercih ettiklerini belirtiyor. Morgül ağacı, ceviz, akça ağaç, ıhlamur ağacı ve daha iyi işlendiği için maun ağacını özellikle kullandıklarını ifade eden Demirkan, kavak ağacı iyi işlenmediği için tercih etmediklerini söylüyor. Ayrıca buradaki eserlerin bir kısmının üzerinin metal ile kaplandığını yada metalin işlenerek naht şekline getirildiğini belirttiler.
2019’da benzer şekilde yine Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde naht sergisi açan Demirkan, serginin hazırlığını tüm sene boyunca sanat değeri olan eserleri ayırarak devam ettiğini söylüyor. Seçimlerde bazı talebelerinin ricasıyla hareket ettiklerini ama kaliteli bir eserin zaten kendini belli ettiğini belirtiyor. Buradaki eserler arasında Esmaül-Hüsna büyük bir pano üzerine işlenmiş ve dikkat çekiyor. Yine 1300 parçadan oluşan Ayetel-kürsi çalışması da görmeye değer. Sergide birkaç formda ve ebatlarda vav harfleri üzerine çalışmalar olduğu görülür. Eserlerde kufi, nesih hatları ön planda. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait geometrik desenlerin de kullanıldığı görülmektedir. Besmele, ayet ve sureler dışında süsleme ögeleri, tuğra formaları, Allah ve Muhammed lafızları da ahşaba işlenmiş. Sözlerini çok manidar bulduğum,  Yavuz Sultan Selim’in "Bütün dünya benim olsa gamım gitmez. Nedendir bu? Tâ ezelden gam turabıyle yoğrulmuş bir bedendir bu / Gelen gider, giden gelmez iki kapılı handır bu / Sakın insafı terk etme makam-ı imtihandır bu!" dizeleri de naht sanatı ile ahşaba işlenmiş.
Kübra Özyurd, Ayşegül Dağcı, Burcu Sarıbaşak, Çiğdem Çeliktaş, Hamiyet Coşkun, Sevgi Ceylan, Şule Ceylan, Rabia Aktaş, Dildar Develi olmak üzere Hülya Demirkan’ın dokuz öğrencisinin eseri yer almaktadır. Her bir talebe özenle çalıştığı eserlerde usta çırak ilişkisini gözeterek özgün eserleri ortaya çıkardıkları gözlemlenir.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.