19 NİSAN  CUMA - 23 NİSAN SALI 2024

“Yeni bir müsilaj patlaması beklenmiyor!”

Gündem 23.07.2021 - 10:58, Güncelleme: 23.07.2021 - 10:58
 

“Yeni bir müsilaj patlaması beklenmiyor!”

ODTÜ Bilim-2 Gemisi, müsilaja yönelik 40 günlük araştırma seferi gerçekleştirdi. Yapılan sefer sonucunda Doç. Dr. Mustafa Yücel önümüzdeki ay musilaj beklemediklerini belirtti.

Son dönemlerde Marmara Denizi'nde deniz salyası olarak da anılan müsilajın artışı insanları endişelendirmişti. Müsilajla mücadele kapsamında uzmanlar çeşitli fikirlerini paylaşmıştı. Son olarak ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde görevli bilim insanları, ağustos ayında çalışmalarına kaldığı yerden devam edeceğini açıkladı. Doç. Dr. Mustafa Yücel, Bilim-2 gemisi ile Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında planlanan Marmara ve Karadeniz seferlerinin olduğunu söyledi. Yücel, müsilajın açtığı hasarın ciddileşmesi üzerine bu seferleri erkene aldıklarını, haziran ayı başından itibaren Marmara'da çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. "ÖRNEKLER ÜZERİNDE ANALİZLER SÜRÜYOR" Müsilaj üzerinde izlemeler yaptıklarını belirten Yücel, "Kimi noktalarda günbegün müsilaj ve onun yarattığı durumun nasıl değişikliğe yol açtığını izleme şansımız oldu. Özellikle haziran ve temmuz başında Marmara ekosistemi nasıldı ve müsilaj patlamasının evrimiyle nasıl bir hale geldi? Bunu çok net artık görebiliyoruz" dedi. Doç. Dr. Yücel, verilerin önemli bir bölümünü analiz ettiklerini, çeşitli su ve zemin örnekleri aldıklarını kaydetti. Önekler üzerinde çalışmalara devam ettiklerini aktaran Yücel, "Müsilaj, haziran ayının başından ortasına doğru, yüzeyde pek görülmemeye başlamıştı. Müsilajı daha çok denizin içinde ilk 30 metrede tespit etmeye başlamıştık. Özellikle denizin içinden de topladığımız müsilaj örneklerinin analizi hala sürüyor" diye konuştu. "AZOT VE FOSFOR MARMARA'DA ÇOK YÜKLÜ" Doç. Dr. Yücel, farklı konumlarda 120'ye yakın gözlem istasyonlarının bulunduğunu, 40 günlük sefer boyunca birçok konumda tekrarlı olarak 234 oşinografi istasyonunda çalıştıklarını ifade etti. Geminin arkasına yerleştirdikleri deniz içi tarayıcı cihazının 500 kilometrelik hatta kesitler alarak müsilajın fotoğrafını çektiğini anlatan Doç. Dr. Yücel, "Marmara Denizi yıllardır giderek ısınan ve oksijenini kaybeden bir yapıda. Azot ve fosfor bileşikliği olarak çok zengin. Bu, yıllardır böyle ama son 10 yıl bu daha da artmış durumda.  Azot ve fosfor, Marmara'da çok yüklü. Zaten müsilaja sebep olan birinci şey, ortamdaki azot ve fosfor gibi besi elementlerinin fazlasıyla olmasıdır. Bunun üzerine sıcaklık artışı, denizin durağan olması gibi faktörler de var ama asıl sorun, Marmara'da müsilajın beslenebileceği çok fazla besin olması" sözleriyle çalışmanın ana hatlarını paylaştı. Yücel, Marmara'da oksijenin ilk 30 metreden sonra çok az seviyelere düştüğünü, doğuya yaklaşıldığında bu durumun giderek akut haline geldiğini belirtti. Denizi, bu yıl da böyle bulduklarını dile getiren Yücel, "Özellikle daha içerilere girdiğinizde İzmit Körfezi, Gemlik Körfezi gibi yerlerde oksijen azlığı tamamen yüzey altı tabakaları, sıfır altı düzeye iniyor. Orada kalıyor. Bu, geçtiğimiz yaz aylarında da böyleydi. Marmara'nın son dönemdeki tipik karakteri oldu bu." değerlendirmesini yaptı. "1210 METREDE MÜSİLAJA RASTLANMADI" Yücel, "Çınarcık baseni" adı verilen 1210 metredeki, Doğu Marmara'nın derin yerlerine hala çok az miktarda oksijen girdiğini tespit ettiklerini, bunun sisteme çok az da olsa biraz nefes verdiğini bildirdi. "MARMARA HALA KOMADA AMA HENÜZ KAYBETMEDİK" Bu faktörün sistemin daha da kötüleşmesine ve bozulmasına şimdilik engel olduğuna dikkati çeken Yücel, "Marmara bu anlamda aslında hala koma durumunu sürdürüyor ama henüz de kaybetmiş değiliz. Kirlilik azaltma tedbirleri uygulandığı takdirde buradan geri dönüş tabi ki mümkün olacak" aktardı. "AHTAPOT İLE ALINAN ÇÖKER ÖRNEKLERİNDE MÜSİLAJA RASTLAMADIK" Azot, fosfor ve oksijen sonuçlarına ellerindeki özel örnekleyicilerle ulaştıklarını belirten Yücel, su örneklerinin yanı sıra özellikle müsilajın üst tabakasındaki yoğunluğunu anlamak için ağlar attıklarını, ilk 30 metreden çekilenlerin müsilajla dolu olduğunu ve o ağları tıkadığını daha önce de belirttiklerini kaydetti. Derin sularda görülmeyen müsilajın, tabana çöküp çökmediğinin bir sorun olarak karşılarına çıktığının altını çizen Yücel, "Haziran ayının 2. yarısı daha çok buna odaklandık. Özellikle 30-40 metre ve daha derin yerlerden ahtapot ile alınan çöker örneklerinde müsilaja rastlamadık. Çınarçık Çukuru'nun en derin yeri olan 1210 metreden de farklı yerlerden de 2 kez örnek aldık, onların yüzeyinde de bir müsilaja rastlanmadı" ifadesini kullandı. MÜSİLAJ İLK 10-25 METRE ARASINDA YOĞUN Yaptıkları çalışmalarda müsilajın karanlık denizin içine çökmesi halinde etkisinin nasıl olacağını da incelediklerini aktaran Doç. Dr. Yücel, bu deneyin müsilajın ilk etkisinin oksijen tüketmek olacağını gösterdiğini söyledi. Yücel, derin ve karanlık sulara müsilaj çökme ihtimaline de baktıklarına değinerek, "Şunu net olarak söyleyebiliriz: Müsilaj özellikle 10 metreden sonra başlıyor, ilk 10 metre temiz. 10-25 metre arasında yoğun, 30 metreden sonra müsilaj kalmıyor. Temmuz başındaki sonuçlara göre müsilaj, homojen bir şekilde Marmara'nın her yerine dağılmış. Temmuz ayı başında haziran ayına göre daha da yayılmış olduğunu bulduk." dedi. Müsilajın yapısını araştırmaya devam ettiklerini dile getiren Yücel, gelen ilk sonuçları da aktardı. Yücel, "Marmara 2021 müsilajında, 2007'de Adriyatik ve 2007-2008'de Marmara Denizi'nde görülen müsilaj yapılarıyla benzer organik yapılar var. Bu da şunu gösteriyor: O biyolojik patlamaya neden olan türler, bu yıl Marmara'da aktif hale gelmiş. Daha önce yaşanmış bir problemin aslında Marmara'da tekrar yaşandığını bize gösteriyor." açıklamasında bulundu. Bilim-2 Gemisi'nin Marmara Denizi'ndeki bilimsel çalışmalarına ağustosta devam edeceğini, denizin durumunu 3 ayda bir incelemeyi sürdüreceklerini kaydeden Yücel, oşinografik seferlerin Marmara'da önümüzdeki 1-1,5 yıl daha devam edeceğini bildirdi. MARMARA'NIN DİJİTAL İKİZİ ÇIKARILIYOR Bu çalışmalarla "Müsilajı öngörebilen bir sistem geliştirilebilir mi?" sorusuna yanıt arayacaklarını ifade eden Yücel, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ODTÜ koordinasyonunda yürüttüğü MARMOD Projesi kapsamında Marmara'nın dijital ikizi çalışması devam ediyor. Dijital ikiz nedir? Marmara'daki mevcut veriyi görselleştirecek, yüksek çözünürlüklü kompleks matematiksel bir model oluşturuyoruz.  Bu modelin simülasyonlarıyla ilgili kullanıcının yapabileceği bir şey dijital ikiz.Özellikle Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nı uygulayıcı kurumlar, belediyeler ya da yöneticilerimiz alacakları tedbirlerin sonuçlarını görebilecek." diye konuştu. Doç. Dr. Yücel, bu yaz biyolojik patlamanın etkisini yitireceğini düşündüklerini ifade ederek, "Bu yaz içerisinde veya sonbaharda yeni bir müsilaj patlaması beklemiyoruz ama doğa tabi ki, tahmin edilmesi güç." şeklinde konuştu.
ODTÜ Bilim-2 Gemisi, müsilaja yönelik 40 günlük araştırma seferi gerçekleştirdi. Yapılan sefer sonucunda Doç. Dr. Mustafa Yücel önümüzdeki ay musilaj beklemediklerini belirtti.

Son dönemlerde Marmara Denizi'nde deniz salyası olarak da anılan müsilajın artışı insanları endişelendirmişti. Müsilajla mücadele kapsamında uzmanlar çeşitli fikirlerini paylaşmıştı. Son olarak ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde görevli bilim insanları, ağustos ayında çalışmalarına kaldığı yerden devam edeceğini açıkladı. Doç. Dr. Mustafa Yücel, Bilim-2 gemisi ile Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında planlanan Marmara ve Karadeniz seferlerinin olduğunu söyledi. Yücel, müsilajın açtığı hasarın ciddileşmesi üzerine bu seferleri erkene aldıklarını, haziran ayı başından itibaren Marmara'da çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

"ÖRNEKLER ÜZERİNDE ANALİZLER SÜRÜYOR"

Müsilaj üzerinde izlemeler yaptıklarını belirten Yücel, "Kimi noktalarda günbegün müsilaj ve onun yarattığı durumun nasıl değişikliğe yol açtığını izleme şansımız oldu. Özellikle haziran ve temmuz başında Marmara ekosistemi nasıldı ve müsilaj patlamasının evrimiyle nasıl bir hale geldi? Bunu çok net artık görebiliyoruz" dedi. Doç. Dr. Yücel, verilerin önemli bir bölümünü analiz ettiklerini, çeşitli su ve zemin örnekleri aldıklarını kaydetti. Önekler üzerinde çalışmalara devam ettiklerini aktaran Yücel, "Müsilaj, haziran ayının başından ortasına doğru, yüzeyde pek görülmemeye başlamıştı. Müsilajı daha çok denizin içinde ilk 30 metrede tespit etmeye başlamıştık. Özellikle denizin içinden de topladığımız müsilaj örneklerinin analizi hala sürüyor" diye konuştu.

"AZOT VE FOSFOR MARMARA'DA ÇOK YÜKLÜ"

Doç. Dr. Yücel, farklı konumlarda 120'ye yakın gözlem istasyonlarının bulunduğunu, 40 günlük sefer boyunca birçok konumda tekrarlı olarak 234 oşinografi istasyonunda çalıştıklarını ifade etti. Geminin arkasına yerleştirdikleri deniz içi tarayıcı cihazının 500 kilometrelik hatta kesitler alarak müsilajın fotoğrafını çektiğini anlatan Doç. Dr. Yücel, "Marmara Denizi yıllardır giderek ısınan ve oksijenini kaybeden bir yapıda. Azot ve fosfor bileşikliği olarak çok zengin. Bu, yıllardır böyle ama son 10 yıl bu daha da artmış durumda.  Azot ve fosfor, Marmara'da çok yüklü. Zaten müsilaja sebep olan birinci şey, ortamdaki azot ve fosfor gibi besi elementlerinin fazlasıyla olmasıdır. Bunun üzerine sıcaklık artışı, denizin durağan olması gibi faktörler de var ama asıl sorun, Marmara'da müsilajın beslenebileceği çok fazla besin olması" sözleriyle çalışmanın ana hatlarını paylaştı. Yücel, Marmara'da oksijenin ilk 30 metreden sonra çok az seviyelere düştüğünü, doğuya yaklaşıldığında bu durumun giderek akut haline geldiğini belirtti. Denizi, bu yıl da böyle bulduklarını dile getiren Yücel, "Özellikle daha içerilere girdiğinizde İzmit Körfezi, Gemlik Körfezi gibi yerlerde oksijen azlığı tamamen yüzey altı tabakaları, sıfır altı düzeye iniyor. Orada kalıyor. Bu, geçtiğimiz yaz aylarında da böyleydi. Marmara'nın son dönemdeki tipik karakteri oldu bu." değerlendirmesini yaptı.

"1210 METREDE MÜSİLAJA RASTLANMADI"

Yücel, "Çınarcık baseni" adı verilen 1210 metredeki, Doğu Marmara'nın derin yerlerine hala çok az miktarda oksijen girdiğini tespit ettiklerini, bunun sisteme çok az da olsa biraz nefes verdiğini bildirdi.

"MARMARA HALA KOMADA AMA HENÜZ KAYBETMEDİK"

Bu faktörün sistemin daha da kötüleşmesine ve bozulmasına şimdilik engel olduğuna dikkati çeken Yücel, "Marmara bu anlamda aslında hala koma durumunu sürdürüyor ama henüz de kaybetmiş değiliz. Kirlilik azaltma tedbirleri uygulandığı takdirde buradan geri dönüş tabi ki mümkün olacak" aktardı.

"AHTAPOT İLE ALINAN ÇÖKER ÖRNEKLERİNDE MÜSİLAJA RASTLAMADIK"

Azot, fosfor ve oksijen sonuçlarına ellerindeki özel örnekleyicilerle ulaştıklarını belirten Yücel, su örneklerinin yanı sıra özellikle müsilajın üst tabakasındaki yoğunluğunu anlamak için ağlar attıklarını, ilk 30 metreden çekilenlerin müsilajla dolu olduğunu ve o ağları tıkadığını daha önce de belirttiklerini kaydetti. Derin sularda görülmeyen müsilajın, tabana çöküp çökmediğinin bir sorun olarak karşılarına çıktığının altını çizen Yücel, "Haziran ayının 2. yarısı daha çok buna odaklandık. Özellikle 30-40 metre ve daha derin yerlerden ahtapot ile alınan çöker örneklerinde müsilaja rastlamadık. Çınarçık Çukuru'nun en derin yeri olan 1210 metreden de farklı yerlerden de 2 kez örnek aldık, onların yüzeyinde de bir müsilaja rastlanmadı" ifadesini kullandı.

MÜSİLAJ İLK 10-25 METRE ARASINDA YOĞUN

Yaptıkları çalışmalarda müsilajın karanlık denizin içine çökmesi halinde etkisinin nasıl olacağını da incelediklerini aktaran Doç. Dr. Yücel, bu deneyin müsilajın ilk etkisinin oksijen tüketmek olacağını gösterdiğini söyledi. Yücel, derin ve karanlık sulara müsilaj çökme ihtimaline de baktıklarına değinerek, "Şunu net olarak söyleyebiliriz: Müsilaj özellikle 10 metreden sonra başlıyor, ilk 10 metre temiz. 10-25 metre arasında yoğun, 30 metreden sonra müsilaj kalmıyor. Temmuz başındaki sonuçlara göre müsilaj, homojen bir şekilde Marmara'nın her yerine dağılmış. Temmuz ayı başında haziran ayına göre daha da yayılmış olduğunu bulduk." dedi.

Müsilajın yapısını araştırmaya devam ettiklerini dile getiren Yücel, gelen ilk sonuçları da aktardı. Yücel, "Marmara 2021 müsilajında, 2007'de Adriyatik ve 2007-2008'de Marmara Denizi'nde görülen müsilaj yapılarıyla benzer organik yapılar var. Bu da şunu gösteriyor: O biyolojik patlamaya neden olan türler, bu yıl Marmara'da aktif hale gelmiş. Daha önce yaşanmış bir problemin aslında Marmara'da tekrar yaşandığını bize gösteriyor." açıklamasında bulundu. Bilim-2 Gemisi'nin Marmara Denizi'ndeki bilimsel çalışmalarına ağustosta devam edeceğini, denizin durumunu 3 ayda bir incelemeyi sürdüreceklerini kaydeden Yücel, oşinografik seferlerin Marmara'da önümüzdeki 1-1,5 yıl daha devam edeceğini bildirdi.

MARMARA'NIN DİJİTAL İKİZİ ÇIKARILIYOR

Bu çalışmalarla "Müsilajı öngörebilen bir sistem geliştirilebilir mi?" sorusuna yanıt arayacaklarını ifade eden Yücel, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ODTÜ koordinasyonunda yürüttüğü MARMOD Projesi kapsamında Marmara'nın dijital ikizi çalışması devam ediyor. Dijital ikiz nedir? Marmara'daki mevcut veriyi görselleştirecek, yüksek çözünürlüklü kompleks matematiksel bir model oluşturuyoruz.  Bu modelin simülasyonlarıyla ilgili kullanıcının yapabileceği bir şey dijital ikiz.Özellikle Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nı uygulayıcı kurumlar, belediyeler ya da yöneticilerimiz alacakları tedbirlerin sonuçlarını görebilecek." diye konuştu.

Doç. Dr. Yücel, bu yaz biyolojik patlamanın etkisini yitireceğini düşündüklerini ifade ederek, "Bu yaz içerisinde veya sonbaharda yeni bir müsilaj patlaması beklemiyoruz ama doğa tabi ki, tahmin edilmesi güç." şeklinde konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.