Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı, Kocaeli’yi Ziyaret Etti
Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı, Kocaeli’yi Ziyaret Etti
Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı, başkanlık divanı ile birlikte Kocaeli’yi ziyaret etti. İlk olarak İzmit Kadın Kolları Toplantısına katıldı. Ardından katıldığı bir televizyon programından sonra İl Kadın Kolları Başkanlık divanı ile bir araya gelerek çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı, başkanlık divanı ile birlikte Kocaeli’yi ziyaret etti. İlk olarak İzmit Kadın Kolları Toplantısına katıldı. Ardından katıldığı bir televizyon programından sonra İl Kadın Kolları Başkanlık divanı ile bir araya gelerek çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Kahvaltıyla başlayan İzmit Kadın Kolları toplantısında konuşan Kadın Kolları Genel Başkanı
Nurgül Beytiye Ekinci, ülkemizdeki siyaset anlayışından ekonomiye, kadına şiddetten
güvenliğe ve dış politikaya dair birçok konuda önemli ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin Prototipi Kocaeli
Kocaeli, sadece farklı kimliklerin buluşma noktası olmasıyla değil, aynı zamanda Türkiye'nin
sanayileşme, ulaşım ve kültürel çeşitlilik açısından da adeta bir prototipidir. Yeşilin, denizin,
sanayinin ve kültürün harmanlandığı bu nadir şehir, Türkiye'nin küçük bir modeli gibidir.
Bizler, Yeni Nesil Siyaset anlayışımızı Kocaeli'nin her köşesine taşımak ve yerel seçimlerde
hem büyükşehirde hem de ilçelerimizde Saadet Partisi olarak '94 Ruhu'nu yeniden
canlandırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu amaçla sahadaki özverili çalışmaları yakından
görmek üzere İzmit Kadın Kollarımızın toplantısındayız.
Birlikte attığımız her adım, Kocaeli’mizi ve ülkemizi daha adil, daha yaşanabilir ve daha umut
dolu bir geleceğe taşımak içindir!
Saadet Partisi 5G Siyaseti
2025, 5 G'ye geçiş yılı olacakmış. Doğrudur, hatta 5G'ye geçtiler bile.
Güç zehirlenmesi, Görevi ihmal, Güveni istismar, Gündemi değiştirme, Geçimi unutturma!
Biz, Saadet Partisi 5G’si ile siyaseti güncelliyoruz! Bunları hayata geçireceğiz.
• Güler yüz - İnsanları dinleyen, anlayan bir siyaset.
• Güven - Sözüne sadık, halkın yanında duran bir siyaset.
• Gayret - Laf değil, iş üreten bir siyaset.
• Gelişim - Geleceği planlayan, ülkeyi ileriye taşıyan bir siyaset.
• Gerçeklik - Sorunları saklamayan, çözüm üreten bir siyaset.
Gençlik ve Gelecek Vizyonu
Geleceğimizin en önemli dinamiklerinden biri, gençlerimiz. Genel Başkanımız Mahmut
Arıkan'ın ifadesiyle bütün hayallerini Edirne'nin ötesine kuran bir gençlik yetişiyor. 1923'te
sınırları çizilen, Hatay'dan Sinop'a, Ardahan'dan Edirne'ye kadar olan sınırlarımızı korumanın
yolu ve yöntemi sadece güvenlik değildir. Bu sınırları korumak için bizim gençlerimizin, bu
ülke için hizmet edecek, bu ülke için düşünecek, yarınlarını planlayacak ve bugünden ona
şekil verecek hayalleri kurabilmesi gerek. Bunun için önce gençlerimizin umuda ve güvene
ihtiyacı var. İş bulma umuduna, adalet umuduna ve saldırıya uğramayacağı güvenli bir
Türkiye umuduna ihtiyacı var. Bunu sağlayacak olan bizleriz.
Saadet Partisi olarak Yaşanabilir Türkiye’yi tesis etmek için sahadaki gayretimizi arttıracak,
çalmadık kapı dokunmadık gönül bırakmayacağız. Çünkü Yaşanabilir Türkiye Ancak Saadet’le
olur. Bu inançla Kocaeli’nin 12 ilçesinde 472 mahallesinde sandıklarımızı ziyaret ederek
kadınlarımızın ve insanlarımızın problemlerini dinliyorsunuz ve biz de sizlerden bilgi alıyoruz.
İlimizden, ilçemizden aldıklarımızı genel merkez ve meclis aracılığı nasıl çözüm üretiriz bunun
peşindeyiz, bunun için yollardayız. Evet Saadet Partisi bir siyasi partidir ama biz bunu
yaparken bütün insanlığın saadeti için yola çıktık ve bunu gerçekleştirmek için de hakkın
hakim olması dediğimiz doğrunun adaletin liyakatin esas aldığı bir dünya, adil bir dünya
anlayışıyla yola çıktık.
Kadın Hakları ve Güvenlik
Türkiye'nin bugünkü en büyük problemi Kadınlar için güvenlik. Çünkü kadına şiddetle
başlayan olay, cinayetle ve çocuğa şiddet ve cinayetle devam ediyor. Kadına yönelik şiddetle
ilgili nedenlere baktığımızda en temel problemlerden bir tanesi ekonomi. Ancak işin garip
yanı, bu cinayetler işlenirken de iyi halden, kravat takmaktan, gömlek giymekten... bu
davalardan azledilmiş bir toplum var. Topluma resmen “Nasıl olsa ben sizi affediyorum, her
türlü şeyi yapabilirsiniz” mesajı veriliyor. Adaletin terazisi bozuldu.
Biz Hz. Ömer’in “Fırat’ın kenarında bir koyunu kurt kapsa, Ömer ondan mesuldür” diyen bir
anlayışın evladıyız. Biz Kurtuluş Savaşı'nda kendi yavrusunu bırakıp bir başka evladın canı
tehlikeye girdiğinde kendi yavrusunu vatanı için, geleceği için feda eden bir toplumduk. Nasıl
oldu da biz bu duruma geldik?
Kadını koruyan, çocuğu koruyan, şiddetin önüne geçecek kanunlarımız var, ancak ne yazık ki
bugün hapishaneler dolu. Eğer devleti yönetenler, gerçekten vatandaşını korumak için var
olan sistemi dahi kullansa her şey düzelir. Ama var olan sistemi, hukuku, erki sadece kendi
çıkarları için kullanırlarsa ne kadına yönelik şiddeti çözebilir ne ekonomiyi düzeltebilir ne de
‘2025’te aile yılı ilan ettiler’ ne de bu yılı aile yılı ilan ederek aileyi kurtarabilirler.
Ekonomik Sorunlar
Bakınız, TÜİK enflasyon oranlarını açıklıyor. Ama nasıl oluyorsa, memura ve emekliye zam
yaparken enflasyon düşük gösteriliyor; gıda ve temel ihtiyaçlara zam geleceği zaman ise
birden enflasyon yükseliyor. Aynı ay içinde bu kadar büyük farklar nasıl mümkün olabilir?
Maalesef, bu veriler manipüle ediliyor.
Millete gelince kaşıkla bile vermiyorlar. Eskiden kaşıkla verip kepçeyle alırlardı; şimdi
tankerlerle alıyorlar! Peki, kimin sırtından alıyorlar? Asgari ücretlinin, memurun, emeklinin…
Vergi adaletine gelince... Evet, devletler vergiyle ayakta kalır, ama bu vergi adil olmalı! Ben
kazanmıyorsam, neden vergi yükü benim omuzlarımda? Avrupa’ya bakıyoruz, açlık sınırı diye
bir kavram bile yok! Ama bizde hem açlık sınırı var hem de yoksulluk sınırı. Açlık sınırıyla ne
diyoruz insanlara? “Ölmeyin, nefes alın.”
Cumhurbaşkanımız “Bizi kıskanıyorlar” diyor ama Almanya’da yoksulluk sınırı asgari ücretle
neredeyse eşitken, bizde bu sınır 70 bin liraya dayanmış durumda. Peki, 22 bin lira maaş alan
nasıl geçinecek?
Millete gelince enflasyonu düşürüyorsunuz, vergi affını ise başkalarına yapıyorsunuz. Büyük
şirketlere bedava araziler, destekler veriyorsunuz. Tasarruf tedbirleri diyorsunuz ama bu
tedbirler sadece vatandaşa mı geçerli?
Bugün kazanan kim? Bankalar, beşli çete, yandaşlar… Peki, vatandaş ne olacak? Biz millet
olarak fedakarlık yapmayı biliriz. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdik bunu. Ama artık görüyoruz ki
tasarruf sadece vatandaşa, fedakarlık ise hepimize ama lüks ve israf bazılarına…
Hep birlikte bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz. Emeğimizin, alın terimizin karşılığını adil bir
şekilde alacağımız düzeni biz kuracağız.
Küresel Politika ve Gazze Meselesi
Bugün dünyamızda ciddi bir liderlik krizi yaşıyoruz. "Ben yaptım olur, ben dedim olur" diyen
dünya liderleri, ne kendi vatandaşlarının ne de diğer dünya halklarının ihtiyaçlarını
gözetiyorlar. Trump'ın başkanlık dönemini hatırlayalım. Seçilmeden önce "barış" vaadinde
bulunmuştu, ancak göreve geldikten sonra tam tersini yaptı. Bu durum, gençlerin ve tüm
dünya insanlarının siyasetçilere olan güvenini tamamen sarstı.
Günümüzde yaşanan hiçbir olay yerel kalmıyor. Amerika'da alınan bir karar, Endonezya'yı da
etkiliyor, bizi de etkiliyor. İklim krizi bunun en açık örneği. Dünyayı Avrupa ve Amerika
kirletti, ama ceremesini hepimiz çekiyoruz. Aynı şekilde, bugün çıkarılan savaşların
sonuçlarını da hep birlikte yaşayacağız.
Ancak şunu çok iyi bilmeliyiz ki, Trump ne bu dünyanın lideri ne de diktatörüdür. Artık dünya
insanları, Avrupa'nın insanları, Amerika'nın insanları dimdik ayakta durup "Hayır, burada sizin
istediğiniz değil, insanlığın istediği geçerlidir" diyorlar. Hiçbir devletin başka bir devlete "Sen
bu topraklardan çıkacaksın" deme hakkı ve yetkisi yoktur. Bu, cüretin ötesinde bir
pervasızlıktır.
7 Ekim'den beri Gazze konusunu gündeme getirirken bize "ütopyacı" dediler, "kendi ülkesini
düşünmüyor" dediler. Ama bugün çok iyi biliyoruz ki, Büyük Ortadoğu Projesi dedikleri
aslında Büyük İsrail projesidir. Sayın Temel Karamollaoğlu'nun dediği gibi, "Ankara'nın
güvenliği Gazze'den geçer." Çünkü bugün Gazze'nin insansızlaştırılması, yarın Şam'ın, sonra
Tahran'ın gündeme gelmesi demektir.
Böyle söyleyince bize "İran'cısınız" diyorlar. Hayır, biz sadece insanlığı merkeze alan, hiçbir
kimsenin kılına zarar gelmemesini temel almış, barışı tüm dünya insanları için kutsal gören bir
anlayışı savunuyoruz. Kendilerini dünya lideri görebilirler, ama değiller. Ve biz burada
olduğumuz müddetçe bu emellerine asla ulaşamayacaklar.
UMUTLUYUZ!
Çözüm, güçlü bir aile yapısıyla, adil bir ekonomik sistemle ve sağlam bir ahlaki duruşla
yeniden ayağa kalkmaktır! Umutsuz değiliz! Çünkü biliyoruz ki bu millet, tarih boyunca en zor
zamanlarında bile maneviyatıyla, birliktelik duygusuyla her zaman ayakta kalmayı
başarmıştır. Bugün de bunu başaracaktır. Bizler, yaşanabilir bir Türkiye için, Yeniden Büyük
Türkiye için mücadele ediyoruz!
Kocaeli HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.