Sinan Karaçay
Köşe Yazarı
Sinan Karaçay
 

TÜRKİYE İSTEDİĞİNİ Mİ ALDI YOKSA İSTENİLENİ Mİ VERDİ

Dün akşam Madrid’de yapılan görüşmeler neticesinde Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine koyduğu vetoyu ABD’nin ve NATO Genel Sekreterinin hamiliğinde İsveç ve Finlandiya ile yapılan on maddelik bir anlaşma sonrasında kaldırdı. ABD İsveç Finlandiya ve NATO üye ülkeleri arasında bu anlaşma büyük bir sevinç ile karşılanırken Türkiye’de ise anlaşmanın hemen ardından her konuda olduğu gibi bir kesim bu anlaşmayı ‘’TARİHİ BAŞARI’’ bu kesimin her ak dediğine kara diyen kesim ise ‘’TARİHİ HEZİMET, TESLİM OLUŞ’’ olarak değerlendirme yarışına girdiler. Dün gece geç saatlere kadar her iki fikrin savunulduğu kanallar arasında gezip durdum ve öncelikle olayı tarafsız olarak algılamaya gayret etmeye çalıştım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki İsveç ve Finlandiya gibi terör örgütü ve Türkiye karşıtı oluşumları alenen destekleyen ve bunu yaparken de bugüne kendisine gösterilen hiçbir tepkiye aldırış etmeyen ülkeler var karşımızda. Bu ülkelerde Türkiye karşıtı terör oluşumları hiçbir zorluk ile karşılaşmadığı gibi belki de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde de rahat hatta ve hatta imtiyazlı kesimler arasındadır. Bu ülkelerde terör örgütlerinin ele başları ve militanları rahatça yaşamak bir kenara dursun terörizmin tüm siyasi çalışma ve lobilerini buralarda yapmakta ve bu devletlerin kamu erki de adeta bu örgütlerin emrine amade olarak çalışmaktadır. İşte bu nedenle teröre bu kadar göbekten bağlı bu iki devlete resmi bir metin üzerinde PKK, PYG ve YPG terör örgütüdür dedirmek bile şahsen başlı başına önemli ve taktir edilmesi gereken bir siyasi başarıdır diye düşünmekteyim. Yine her ne kadar fiiliyata geçip geçmemesi konusunda benim de toplumun ciddi bir kesimi gibi tereddütlerim olmasına rağmen bu örgütlere destek verilmeyeceği hatta mücadele edileceğinin bu kadar yüksek düzeyli bir metinde yazılmasını ve bu ülkeler tarafından da onaylanmasının önemli bir kazanım olduğunu düşünenlerdenim. Bu anlaşma ile ilgili kazanım olduğunu düşündüğüm yukardaki hususlara ek olarak ise ABD gibi PKK, PYD ve YPG terör örgütünün yer yüzündeki en büyük destekçisi olan, uçaklar ve tırlar dolusu silah ve mühimmat verilerek Suriye ve Irak’ta adeta terör devleti kurulsun diye toprak tahsis eden bir devletin hamiliğinde yapılan anlaşmalar ne kadar uygulanabilir diye insan düşünmeden edemiyor. Yine dış politikada adeta bir tavır haline gelen sayın Cumhurbaşkanımızın kesin net ve asla geri dönülmez  tarzda cümleler ile ‘’Bu ten bu bedende oldukça’’ ‘’ Ben başta olduğum sürece asla’’ gibi olayları kurumsal kimlikten uzaklaştırıp tamamen kişiselleştiren ve  bir dış politika dili olmaktan çok uzak tamamen şahsileştirilmiş asla geri dönelemez dönülür ise de eğer haklı olarak kaybedilmiş, pes  edilmiş, çark edilmiş olunduğunun düşünüleceği köşeli ve keskin kelimelerden kurulu cümlelerden kaynaklı bir kaybedilmiş duygusunun hakim olmasının getirdiği olumsuzluk duygusunu taşımaktayım. Yine bir çekincem de bu anlaşmanın tarihi bir başarı olduğunu yazan gazetelerin bile satır aralarına gizlenen bu ülkelerin güvensizliğini adeta ispat eden açıklamalardır ki bakınız bugün Hürriyet gazetesinin ‘’Finlandiya Taviz Verdik’’ diye yaptığı haberin satır aralarında yazanlar (aynen kopyalayarak paylaşıyorum); Finlandiya'nın önemli gazetelerinden ILTALENTI, gelişmeleri saniye, saniye takip ederken Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'nün açıklamalarını Fin okurlarına aktardı. Buna göre; Niinistö, uluslararası medyaya yaptığı açıklamada, "Finlandiya taviz verdi, fakat Finlandiya halen kendi hukuku ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak faaliyet gösterebilir" dedi. Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere Finlandiya halen arka kapıyı teröre ve teröriste açık tutmakta ve bunu da kendi kanunları ile kamufle etmeye devam etmektedir. Dolayısı ile mevcut durum ile anlaşma sonrası durumun pek de farklı olmayacağını düşünenlerdenim.     Son olarak ise son dönemlerde ciddi bir yakınlık siyaseti yürüttüğümüz Rusya’nın bu gelişmeler sonrası bize karşı nasıl bir politika izleyeceği konusu var ki soğuk kış günlerine yaklaşılırken belki de en çok bizim üzerinde düşünmemiz gereken konu bu olmalıdır diye düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.   Sonuç olarak bu anlaşmanın ne TARİHİ BİR BAŞARI ne de HEZİMET olduğu Türkiye’nin istediğini mi aldığını ya da istenileni mi verdiğini bugün anlamanın pek mümkün olmadığını bunun zaman içerisinde anlaşılacağını düşünenler arasındayım.        Ancak bildiğim bir şey var ki artık elimizde VETO kozumuzun olmadığıdır. Gazeteci Yazar
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2022 - Perşembe

TÜRKİYE İSTEDİĞİNİ Mİ ALDI YOKSA İSTENİLENİ Mİ VERDİ

Dün akşam Madrid’de yapılan görüşmeler neticesinde Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine koyduğu vetoyu ABD’nin ve NATO Genel Sekreterinin hamiliğinde İsveç ve Finlandiya ile yapılan on maddelik bir anlaşma sonrasında kaldırdı.

ABD İsveç Finlandiya ve NATO üye ülkeleri arasında bu anlaşma büyük bir sevinç ile karşılanırken Türkiye’de ise anlaşmanın hemen ardından her konuda olduğu gibi bir kesim bu anlaşmayı ‘’TARİHİ BAŞARI’’ bu kesimin her ak dediğine kara diyen kesim ise ‘’TARİHİ HEZİMET, TESLİM OLUŞ’’ olarak değerlendirme yarışına girdiler.

Dün gece geç saatlere kadar her iki fikrin savunulduğu kanallar arasında gezip durdum ve öncelikle olayı tarafsız olarak algılamaya gayret etmeye çalıştım.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki İsveç ve Finlandiya gibi terör örgütü ve Türkiye karşıtı oluşumları alenen destekleyen ve bunu yaparken de bugüne kendisine gösterilen hiçbir tepkiye aldırış etmeyen ülkeler var karşımızda. Bu ülkelerde Türkiye karşıtı terör oluşumları hiçbir zorluk ile karşılaşmadığı gibi belki de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde de rahat hatta ve hatta imtiyazlı kesimler arasındadır.

Bu ülkelerde terör örgütlerinin ele başları ve militanları rahatça yaşamak bir kenara dursun terörizmin tüm siyasi çalışma ve lobilerini buralarda yapmakta ve bu devletlerin kamu erki de adeta bu örgütlerin emrine amade olarak çalışmaktadır.

İşte bu nedenle teröre bu kadar göbekten bağlı bu iki devlete resmi bir metin üzerinde PKK, PYG ve YPG terör örgütüdür dedirmek bile şahsen başlı başına önemli ve taktir edilmesi gereken bir siyasi başarıdır diye düşünmekteyim.

Yine her ne kadar fiiliyata geçip geçmemesi konusunda benim de toplumun ciddi bir kesimi gibi tereddütlerim olmasına rağmen bu örgütlere destek verilmeyeceği hatta mücadele edileceğinin bu kadar yüksek düzeyli bir metinde yazılmasını ve bu ülkeler tarafından da onaylanmasının önemli bir kazanım olduğunu düşünenlerdenim.

Bu anlaşma ile ilgili kazanım olduğunu düşündüğüm yukardaki hususlara ek olarak ise ABD gibi PKK, PYD ve YPG terör örgütünün yer yüzündeki en büyük destekçisi olan, uçaklar ve tırlar dolusu silah ve mühimmat verilerek Suriye ve Irak’ta adeta terör devleti kurulsun diye toprak tahsis eden bir devletin hamiliğinde yapılan anlaşmalar ne kadar uygulanabilir diye insan düşünmeden edemiyor.

Yine dış politikada adeta bir tavır haline gelen sayın Cumhurbaşkanımızın kesin net ve asla geri dönülmez  tarzda cümleler ile ‘’Bu ten bu bedende oldukça’’ ‘’ Ben başta olduğum sürece asla’’ gibi olayları kurumsal kimlikten uzaklaştırıp tamamen kişiselleştiren ve  bir dış politika dili olmaktan çok uzak tamamen şahsileştirilmiş asla geri dönelemez dönülür ise de eğer haklı olarak kaybedilmiş, pes  edilmiş, çark edilmiş olunduğunun düşünüleceği köşeli ve keskin kelimelerden kurulu cümlelerden kaynaklı bir kaybedilmiş duygusunun hakim olmasının getirdiği olumsuzluk duygusunu taşımaktayım.

Yine bir çekincem de bu anlaşmanın tarihi bir başarı olduğunu yazan gazetelerin bile satır aralarına gizlenen bu ülkelerin güvensizliğini adeta ispat eden açıklamalardır ki bakınız bugün Hürriyet gazetesinin ‘’Finlandiya Taviz Verdik’’ diye yaptığı haberin satır aralarında yazanlar (aynen kopyalayarak paylaşıyorum);

Finlandiya'nın önemli gazetelerinden ILTALENTI, gelişmeleri saniye, saniye takip ederken Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'nün açıklamalarını Fin okurlarına aktardı. Buna göre; Niinistö, uluslararası medyaya yaptığı açıklamada, "Finlandiya taviz verdi, fakat Finlandiya halen kendi hukuku ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak faaliyet gösterebilir" dedi.

Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere Finlandiya halen arka kapıyı teröre ve teröriste açık tutmakta ve bunu da kendi kanunları ile kamufle etmeye devam etmektedir. Dolayısı ile mevcut durum ile anlaşma sonrası durumun pek de farklı olmayacağını düşünenlerdenim.    

Son olarak ise son dönemlerde ciddi bir yakınlık siyaseti yürüttüğümüz Rusya’nın bu gelişmeler sonrası bize karşı nasıl bir politika izleyeceği konusu var ki soğuk kış günlerine yaklaşılırken belki de en çok bizim üzerinde düşünmemiz gereken konu bu olmalıdır diye düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.  

Sonuç olarak bu anlaşmanın ne TARİHİ BİR BAŞARI ne de HEZİMET olduğu Türkiye’nin istediğini mi aldığını ya da istenileni mi verdiğini bugün anlamanın pek mümkün olmadığını bunun zaman içerisinde anlaşılacağını düşünenler arasındayım.        Ancak bildiğim bir şey var ki artık elimizde VETO kozumuzun olmadığıdır.

Gazeteci Yazar

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.