“Ağza çivi girmeden bu iş olmaz!”

RÖPORTAJ: YAĞMUR SIR

Evet, siz bir bankacı, bir müdür, bir esnaf, akademisyen ya da bir iş güvenliği uzmanı olmak isteyebilirsiniz. Yeni yüzyılın getirdiği birçok yeni meslek var. Gelecek nesil bu tarz mesleklere ilgili. Bu sebepten dolayı geçmiş yıllarda ev geçindiren birçok meslek son ustaları ile tarihe karışmaya başlayacak. Bu mesleklerden bir tanesi de ayakkabıcılık.

‘Dost başa, düşman ayağa bakar.’ Bu söz ilk söylendiğinde ya ayakkabı diye bir şey icat edilmemişti ya da ayakkabıcılara ayıp edilmişti. Zira dükkanına girdiğimizde bizi süzmeye ayaklarımızdan başlayan Mustafa Amca’dan hiç şüphelenmedik. Bakkala, pastaneye, manava girersin... Satıcı yüzüne bakar “Ne istiyorsun” mealinde... Ayakkabıcı da ayaklarına bakar işte... İşte ayakkabı tamircisi Mustafa Taş’la gerçekleştirdiğimiz röportaj:

 

 

Kendinizi biraz tanıtır mısınız? Bu işe nasıl başladınız?

İsmim Mustafa Taş. 1970 Gaziantep/Kilis doğumluyum. Kilis’te doğdum büyüdüm. İlkokulu Kilis’te okudum. Daha sonra ailevi sebeplerden dolayı Gebze’ye taşındık. Gebze’de bir müddet farklı işler yaptım babamla birlikte, daha sonra ayakkabıcılığa yönelip, ayakkabıcılık mesleğine başladım. Fakat sonra bazı sebeplerden dolayı ayakkabıcılığı bırakıp lokanta da çalışmaya başladım bir müddet lokantacılık yaptıktan sonra askerliğim sebebi ile bu işe biraz ara verdim. Askerden döndükten sonra bir müddet daha lokantacılık yaptıktan sonra yeniden ayakkabıcılık yapmaya başladım. Çok uzun yıllar lokantacılık yaptım ancak lokantacılığın bana göre olmadığını htim ve yapabileceğim işin ayakkabıcılık olduğuna karar verdim. Bu mesleği tercih etmem de aile baskısı hiçbir zaman olmadı. Küçüklükten gelen bir şey. Babamdan miras kaldı açıkçası. Bu sebepten dolayı baba mesleği olan ayakkabıcılığa yöneldim. 3 çocuk babasıyım.

Mesleğinizden memnun musunuz? Geçiminizi sağlayabiliyor musunuz?

Çocukluğumdan beri bu işin içindeyim. Dediğim gibi baba mesleğini devam ettirmek istediğim için yeniden bu ayakkabıcılığa geri döndüm. Mesleğimi, kendi isteğim ile tercih ettim. Şuanda da mesleğimi severek icra ediyorum. “Geçimimi sağlayabiliyor muyum?” sorusuna gelince işler geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında biraz kesat bir durumda. Ancak yine de şükretmeyi bilmeli insan. Çok şükür aç değiliz açıkta değiliz. Ben her zorluğuna karşı ayakkabıcılık mesleğini seviyorum.

 

 

Peki, Neden ayakkabıcılık?

Baba mesleği ve sevdiğim için. Ben bu işi yaparken huzur buluyorum.

Ayakkabıcılık mesleğinin zorlukları nelerdir?

Açıkçası benim için hiçbir zorluğu yok. İşi bildikten sonra da bir zorluğu olduğunu sanmıyorum. Tek zorluğu sanırım müşteriler. Ayakkabıyı yenisi gibi de yapsan bazı müşteriler yine de memnun olmuyor ancak buna rağmen mesleğimi icra etmekten çok memnunum.

Yetiştirdiğiniz bir çırağınız var mı?

Bir çırak yetiştirmeyi çok isterdim. Fakat gençlerimiz bu tarz mesleklere ilgi duymuyor. Bende o yüzden çırak yetiştiremiyorum. Bu haberimizi gördükten sonra inşallah gençlerimizin ilgisini çeker.

Bu mesleği icra eden kişi sayısı kaçtır?

Bu işi yapan, kişi sayısı zaman geçtikçe azalıyor. Sayı olarak kaç kişiyiz net bir bilgim yok. Fakat Gebze Bölgesi’nde, bu işi yapan kişi sayısı çok fazla yoktur diye düşünüyorum. Açıkçası bu mesleğin son çalışanları olduğumuzu düşünüyorum.

Dükkânınızın ismi Neden “Lostra Emek?”

Çünkü ben seneler sonra bu mesleğe geri döndüm ve her şeyi kendim emek harcayarak yaptım. Ne evlatlarımdan ne de bir başkasından yardım aldım. Lokantacılık yaptığım zamanlarda gündüz işimi bitirir akşamları dükkanıma gelip buranın tadilatıyla uğraştım. Senelerdir bu iş için biriktirdiğim parayla alın terimle yaptım. Bu yüzden adı “Emek” olsun istedim. Lostra zaten “ayakkabı boyacısı” demek “Lostra Emek”le de “Emek Ayakkabı Boyacısı” demiş olduk.

 

 

ÇİVİLERİ YUVARLIYOR

Ayakkabıya taban çaktığı zaman ağzına 3-5 tane çivi yuvarlayan Mustafa Amca’nın haliyle konuşması da biraz gecikiyor. Peki, o çivileri ağzına koymadan olmaz mı bu iş Mustafa Amca. Sanki işinin püf noktasına itiraz etmişiz gibi: “Olmaaaaaz,” dedi hemen. “Neden?” diye sorduğumuzda ise, “Alışkanlık.” Olduğunu söyleyen Mustafa Amca, sözlerine şöyle devam etti; Hangi ayakkabıcıya gidersen git, mutlaka ağzına çivi atacak. Atmadan olmaz, yapamazsın. İmalatçıya da gitsen aynı. Tamirciye de gitsen aynı. Mutlaka ağzına çivi atacak. Bir de daha hızlı oluyor.

‘İnsanları Sevin, saygı gösterin’

Otursak sabaha kadar konuşacağız ama iki tarafın da işi var. Mustafa Amca’nın şikayetlerini de dinliyoruz: “İnsanlar artık ucuz ayakkabı alıyor. Yırtıldığı zaman yenisini alıyor. Bir söz vardır, ucuz ayakkabı alacak kadar zengin değiliz diye. 10 tane ucuz ayakkabın olacağına bir tane pahalı ayakkabın olsun daha iyi. Bir de bazen bir kişinin getirdiği ayakkabıyı bir başkasına veriyoruz. O zaman müşteriye yeni ayakkabı almak zorunda kalıyoruz. Sonra yanlış ayakkabıyı verdiğimiz müşteri ayakkabıyı getiriyor ama iş işten geçmiş oluyor.”

“Son olarak vatandaşlara ne söylemek istersin Mustafa Amca?”

Sabahın saat 7’sinde dükkanı açıp, akşam 9’da kilitleyen, çalışmayı çok sevdiği için kırk yılın başı izin yapan, sanki ‘müşteri velinimetimizdir’ sözünün sahibi olan bu adam, üzerine sayfalarca yazılar yazılabilecek, uzun metrajlı filmler çekilebilecek, ama çok da basit bir mesaj veriyor: “Mesleğinizi sevin ama en önemlisi İnsanları daha çok sevin ve saygı gösterin.”