İroni… Mermi Tava…Kitap

İroni!

Gündem malumunuz üzere, patates, soğan, patlıcan, biber ve en önemlisi mermi. Burada mermi konusu önemli tabi ki… Zira gündelik yaşamın sürmesinde, mermi ile yapılan yemekler sofraların vazgeçilmez damak tadını oluşturuyor. Mermi fiyatları tabi türüne ve yetiştiği coğrafyaya göre değişmekte. Bu nedenle ortalama bir fiyattan söz edemeyiz. Ancak mermi ile yapılan yemeklere göz attığımız zaman zengin bir mutfağa sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Biz Karadenizliler genelde mermi tava yaparız. Av yasağının bitmesiyle özellikle kış aylarında mermi tava cazip hale gelir. Egeliler mermi sarmasına bayılırlar. Üzüm Bahçelerinden toplanan mermiler bol zeytinyağlı mermi sarması ile muhteşem bir lezzet sunarlar. Doğuda ise şekerli mermi böreği bu aralar revaçta. Her mevsimin vazgeçilmez ve doyurucu yemeği hiç kuşkusuz Pilav üstü kuru sıkı mermisi. Diyette olanlar içinde tavsiyemiz var. Bol yeşillik sevenler ve diyet yapanların mevsimine göre mermi salatası tavsiye edebilirim. Neyse biraz iştah kabarttık ama, sebze fiyatlarında ki bu inanılmaz artıştan sonra bulabilenlere afiyet olsun.

*****

Kitap!

Türk Edebiyatında;

İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi

İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak

İlk köy romanı: Nabizade Nazım / Karabibik

İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül

İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası

İlk edebî roman: Namık Kemal / İntibah

İlk tarihi roman: Namık Kemal / Cezmi

Yukarıda Türk Edebiyatında ilk olmaları bakımından bazı eserlerin isimlerini verdim. Bu kitapların hemen hemen hepsinin tek özelliği alanlarında ilk olmaları. Bütün edebiyat literatürlerine göre bu kitapların ilk olmaları dışında herhangi bir edebi yönü bulunmamakta. Gerçekten okuduğunuz zaman bu eserlerin hiçbir edebi yönü bulunmadığını sizlerde fark edeceksiniz. İlk defa yazılmaları nedeniyle Liselerde bu eserler ders konusu olmaktadır. Peki bunları neden yazdık? Günümüzde her eline kalem alanın kendisine yazar dediği bugünlerde, sadece parayla bastırılan eserlerin aslında edebiyat dünyamız açısından zerre kadar önemi olmadığıdır. Edebi bir cümle yok, noktalama ve imla yok, duygu yok, hangi türe ait olduğunu ifade eden bir emare yok, 3-5 cümleyi bir araya getirip, parayı verip baskı yapınca, ortaya da 3-4 kitap yazdım deyince yazar olunmuyor, edebiyatçı hiç olunmuyor. Ortaya Nilgün Bodur gibi birkaç sosyal medya cümlesini bir araya getirip, kendine ait hiçbir cümle kuramayan yazar diye ortalarda gezinen kişiler çıkıyor ne yazık ki. Hiçbir edebi bilginiz yoksa eğer, yazdığınız bir kitaptan çok sözcükler yığınıdır.