Pir-i Türkistan Ahmed Yesevî Düzce’de Anıldı

Açılış konuşmasını Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’in yaptığı
programda, Türk–İslam tarihinde müstesna bir yere sahip olan mutasavvıf ve gönül eri
Ahmed Yesevî’nin, Orta Asya’da Türklerin Müslümanlaşma sürecindeki etkileri, İslam
tasavvufunu Türk dili ve kültürüyle harmanlayan yaklaşımı ve oluşturduğu Yesevilik
öğretisinin Anadolu’dan Balkanlara uzanan geniş bir coğrafyadaki yansımaları ele alındı.
Prof. Dr. Kemikli, Yesevî’nin Alperen derviş ruhunun mimarı olduğunu, Ahilik, Bektaşilik ve
pek çok irfan geleneğinin temellerinde Yesevî hikmetinin bulunduğunu vurguladı.
Söyleşide ayrıca, Yesevî’nin sade bir Türkçe ile kaleme aldığı Divan-ı Hikmet’in ahlaki
öğütler, tasavvufi yollar ve insan-ı kâmil anlayışını halkın anlayacağı bir dille anlattığı ifade
edildi. Yesevî’nin temel öğretilerinin insan sevgisi, adalet ve toplum yararına çalışma üzerine
kurulu olduğu belirtildi.
Zamanı doğru kullanmaya büyük önem veren Ahmed Yesevî’nin, bir günü dört bölüme
ayırdığı; bu zaman dilimlerinin birini dinlenmeye, birini el emeğiyle rızık kazanmaya, geri
kalanını ise ibadet, ilim ve tefekküre ayırarak insan-ı kâmil olmanın yolunu öğrettiği aktarıldı.
Düzce Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin büyük ilgi gösterdiği etkinliğe Kocaeli
Aydınlar Ocağı eski başkanlarından Mali Müşavir Ahsen Okyar, Dr. Halil İbrahim Kahraman,
mevcut başkan Prof. Dr. Tahir Serkan Irmak, Yönetim Kurulu Üyesi İdris Türkten ile Sakarya
Aydınlar Ocağı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Cerrahoğlu katıldı. Program sonunda Prof.
Dr. Bilal Kemikli ile Düzce Türk Ocağı Başkanı Doç. Dr. Taner Atmaca’ya Kocaeli Aydınlar
Ocağı’nın eski başkanlarından Dr. Süleyman Pekin’in “Türkosfer: Bilinmeyen Türkler”ve
Av. Gürkan Uysal’ın “Devlet’in Re-Organizasyonu” adlı kitapları ile Mürsel Gündoğdu’nun
“İmam Maturidi” isimli kitabı takdim edildi.
Konuklar, Ahmed Yesevî mirasının yalnızca tarihî bir hatıra değil, bugünün toplumsal ve
ahlaki ihtiyaçlarına da ışık tutan canlı bir rehber olduğunu belirterek, bu tür etkinliklerin
özellikle genç kuşakların kimlik ve değer dünyasının güçlenmesi açısından vazgeçilmez
olduğunu dile getirdi.