Tarih İkisini de Affetmeyecek!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası  toplumu ve Birleşmiş Milletleri zaman kaybetmeksizin harekete geçmeye,  (Filistin'deki) bu zulme son vermeye davet ediyorum." dedi. 

Erdoğan, İngiltere Başbakanı Theresa May ile bir araya geldi. İkili ve  heyetler arası görüşmelerin ardından Erdoğan ve May ortak basın toplantısı  düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan May'a sıcak misafirperverliği için  teşekkür ederek, Birleşik Krallığı ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti ifade  etti.

Türkiye'nin 24 Haziran'da yapılacak erken seçim sürecine girdiğine  işaret eden Erdoğan, seçim sürecinin yoğunluğuna rağmen Birleşik Krallık ile  ilişkilere atfedilen önem çerçevesinde bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söyledi.

Birleşik Krallık'ın, 15 Temmuz darbe girişiminden sadece 5 gün sonra  bakan düzeyinde Türkiye'yi ziyaret ederek gösterdiği dayanışmanın önemli olduğunu  belirten Erdoğan, Kraliçe Elizabeth, Başbakan May ile görüştüklerini ve ikili  ilişkileri derinlemesine ele aldıklarını aktardı.

Erdoğan, görüşmede iki ülke arasındaki iş birliğini muhafaza etmek ve  daha da geliştirebilmek için neler yapılabileceğinin değerlendirildiğini  bildirerek, "Başbakan May'in Ocak 2017'de Türkiye'yi ziyareti sırasında  oluşturduğumuz ticaret ve yatırım çalışma grubu önemli bir işlev görüyor. Ayrıca  Avrupa Birliği ile Birleşik Krallık arasında Brexit bağlamında bir geçiş dönemi  üzerinde mutabakat sağlanmış olmasını da memnuniyetle karşılıyoruz." dedi.

Birleşik Krallık'ın, Türkiye'nin Avrupa'daki en büyük ikinci ihraç  pazarı olduğunu dile getiren Erdoğan, üç binden fazla İngiliz şirketiyle  işbirliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını ifade etti.

İki ülke arasında 2017 yılında ticaret hacminin yaklaşık 16 milyar  dolar seviyesinde gerçekleştiğini anımsatan Erdoğan, "İkili ticaret hacmi için  hedefimiz 20 milyar dolardır. Atacağımız ortak adımlarla bu hedefi gerçeğe  dönüştüreceğiz. İki ülke katma değeri yüksek ürünleri birlikte tasarlayıp  üretebilmeli ve üçüncü ülkelerdeki fırsatlardan da istifade edebilmelidir."  ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ve İngiliz firmalarının beşinci nesil  savaş uçağı olarak tasarlanan Milli Muharip Uçak projesinde işbirliği yaptığını,  stratejik öneme sahip bu projeyi de ele aldıklarını söyledi.

"Birleşik Krallık ile işbirliğimizi derinleştirmek istiyoruz"

Türkiye'nin uzun yıllardır PKK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ gibi eli kanlı  terör örgütleriyle mücadele ettiğine işaret eden Erdoğan, "Bu terör örgütlerinin  faaliyetlerinin engellenmesi, örgüt mensuplarının mal varlıklarının dondurulması  ve ülkemize iadesi başlıklarında Birleşik Krallık ile iş birliğimizi  derinleştirmek istiyoruz." diye konuştu.


İki ülkenin İçişleri Bakanları tarafından güvenlik iş birliğine  yönelik bir niyet beyanı imzalanmasından memnuniyet duyduklarını aktaran Erdoğan,  güvenlik ve istihbarat alanlarında da yeni anlaşma metinleri üzerinde  çalışmaların sürdüğünü açıkladı.

Erdoğan, iki ülke arasında müzakereleri tamamlanan kültür merkezleri  anlaşmasının imzalandığını, böylece Londra'daki Yunus Emre Türk Kültür Merkezi  ile İngiliz Kültür Merkezinin statülerini hukuki bir çerçeveye yerleştirdiklerini  dile getirdi.

"ABD, taraf olduğunu ilan etmiştir"

Suriye, Irak, İran kapsamlı ortak eylem planını, Kudüs ve Filistin  başta olmak üzere son gelişmeleri de ele aldıklarını bildiren Erdoğan, şöyle  devam etti:

"ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasını, Kudüs'ü İsrail'in  başkenti olarak tanıma girişimini asla kabul etmiyoruz. ABD, bu girişimiyle  Birleşmiş Milletleri (BM), BM kararlarını ve uluslararası hukuku açıkça hiçe  sayarak, bölgedeki ihtilafın çözümünde bir arabulucu değil, taraf olduğunu ilan  etmiştir. Kudüs'ün gerek BM kararlarıyla gerekse uluslararası anlaşmalarla  garanti altına alınmış statüsünü değiştirecek her türlü adımdan kaçınılması  şarttır. Ancak Amerikan yönetiminin fütursuz politikaları, İsrail'i işgal, gasp  ve şiddet yönünde daha da cesaretlendirmiştir. Nitekim dün 55 Filistinlinin, son  aldığım rakam 60, hayatını kaybetmesine, birçoğu ağır olmak üzere 2 bin 500'ünün  de yaralanmasına sebep olan saldırılar, işte bu politikaların sonucudur."

İsrail saldırılarında şehit olan Filistinlilere rahmet, yaralananlara  acil şifa dileyen Erdoğan, bu vahşeti lanetledi.

"İsrail orada işgalcidir ve terör estirmeye devam etmektedir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1948 yılında Filistin'in, hemen hemen İsrail'in  işgal ettiği toprakların tamamında yerleşik durumda olan bir ülke olduğunu  hatırlatarak, ondan sonraki süreçte İsrail'in belli bir oranda alarak,  Filistin'in bir avuç yere sıkıştırıldığını söyledi.

İsrail'in de çok daha büyük bir alanın adeta işgalcisi olarak sahibi  görünümüne girdiğini belirten Erdoğan, "Bunu kabul etmek mümkün değil. 'Güçlüyüm  öyleyse haklıyım.' mantığıyla İsrail bölgede bu adımları atmıştır. Biz, İsrail'i  şu attığı adımlarla haklı olarak kabul etmemiz mümkün değildir. İsrail orada  işgalcidir ve terör estirmeye devam etmektedir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben uluslararası toplumu ve Birleşmiş  Milletleri zaman kaybetmeksizin harekete geçmeye ve bu zulme son vermeye davet  ediyorum." dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Amerika'nın büyükelçiliğini  Kudüs'e taşıma kararına ilişkin yapılan oylamada 128 ülkenin "hayır" dediğini  hatırlatan Erdoğan, "Çıkan karar aslında böyle bir adımı engelliyordu ama bu  başarılamadı. Niye? Amerika 'Ben güçlüyüm, öyleyse haklıyım.' diyor. Hayır sen  haklı değilsin. Tarih seni affetmeyecek. Bu gerçeği göreceğiz. İsrail'i hiç  affetmeyecek. Bunu da göreceğiz. Öyleyse bütün mesele, biz güçlüden yana mı yoksa  haklıdan yana mı olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerini cuma günü İstanbul'da düzenlenecek  olağanüstü toplantıya davet ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Dünyaya çok güçlü bir  mesajı İstanbul'dan vereceğiz. Bu adımı orada atacağız." dedi.

Erdoğan, teşekkür ettiği Başbakan May'i, Türkiye'ye davet etti.

Sorular

Erdoğan, bir gazetecinin sorusuna, "Türkiye'de teröristlerden  cezaevinde kaç kişi olduğuyla ilgili sizlere aktarılan bilgiler çok çok yanlış.  Haber kaynaklarınız doğru değil. Teröristlerle gazetecileri birbirinden ayırın.  Bankamatiklerde paraları götürenler, silahla yakalananlar, insan öldürenler ve  bunlarla ilgili olarak 'gazetecidir' diye elinde bir kart var, bunlar için  herhalde her taraf serbest değil. Şu anda yargımız teröre karışmış olanlarla  ilgili olarak bu tür kararlarını vermiştir. Bunları kaynağından öğrenin."  karşılığını verdi.

"Sağlıklı haber öğrenin ki sağlıklı haber üretin." önerisinde bulunan  Erdoğan, dün de buna benzer bir soru sorulduğunu, gerekli cevabı verdiğini  söyledi. Erdoğan, "Bu işin aslı budur. Teröristten gazeteci olmaz." dedi.

"Mücadeleyi veren biziz

"FETÖ ve PKK ile mücadele konusunda İngiltere'den hangi somut adımları  atmasını bekliyorsunuz?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerek FETÖ gerek PKK,  bütün bunlarla ilgili isim listelerini Sayın Başbakan'a verdim." diye yanıtladı.  Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kendilerinden gerek FETÖ gerek PKK, bunların tarafımıza  gönderilmesini istiyoruz. Onlar olacak ki biz teröre karşı ortak mücadeleyi ne  yapalım, sürdürelim. Aksi takdirde bugün benim canım yanarken, yarın da  İngiltere'nin canı yanar. Bunu görmemiz, bunu bilmemiz lazım. Bu konuyla ilgili  bizim hassasiyetimiz çok yüksek. Mesela ben Sayın Başbakan'a şunu sorabilirim?  'Bugüne kadar kaç tane DEAŞ'lıyı öldürdünüz?' Var mı acaba. Ama biz sadece  Cerablus'ta 3 bin DEAŞ'lıyı öldürdük. Mücadelemizi kararlı veriyoruz ama bizimle  ilgili FETÖ, bazı çevreler, Batı, Türkiye'nin DEAŞ'ı sahiplendiğini, beslediğini  söylediler. Halbuki mücadeleyi veren biziz. Ülkemizde mücadeleyi veren biziz.  Buna rağmen, maalesef yalan yanlış haberler üretilmiştir. Biz şimdi listeyi Sayın  Başbakan'a verdik.

Gerek istihbarat örgütümüz, gerek İçişleri, Adalet bakanlıklarımız  irtibat halinde olacaklar. Temenni ediyorum ki bu tür insanlar, isimleri  karşılıklı olarak birbirimize veririz. Böylece terörle mücadelemizi daha da kolay  yaparız.

Erdoğan, yabancı bir gazetecinin "Sizce yabancı savaşçıların  oluşturduğu tehdit ne seviyededir, sayı ne durumdadır?" sorusu üzerine, "Toplamda  6 bini aşkın bir defa yabancı savaşçıyı biz deport ettik. Bunları ülkelerine  gönderdik ve bu konuda da çok disiplinli, kararlı bir şekilde hareket ediyoruz.  Bunun dışında yine aynı şekilde yakalananlardan ülkemizde yargılananlar var. Bu  konuda affımız yok." yanıtını verdi.

İİT'nin Olağanüstü Zirvesi'nde somut bir adım, bir eylem planının  ortaya konulup konulmayacağına dair soru üzerine de Erdoğan, zirveden bir gün  önce Dışişleri bakanlarının ön toplantı yaparak sonuç bildirgesinin  hazırlıklarını gerçekleştireceklerini bildirdi.

Bu ortak bildiriyi, sonuç bildirgesi olarak cuma günü yayınlamış  olacaklarını duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda bu konuda yayınlanan bir şey  yok. Bunun içinde birçok şeyler söz konusu. Nedir bu? BM Genel Kurulu, BMGK...  Burada öncelik hangisi olsun? Önce BMGK'ye mi bu götürülsün, yoksa direkt BM  Genel Kurulu'nu mu toplantıya çağıralım, bütün bunlar bu çalışmaların  içerisinde." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer taraftan Filistin'de ciddi manada  yaralılar olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu yaralıların sevki söz konusu. Bunların önü açılmıyor. Bunların  önünün açılması için de çalışmalar yapılıyor. İsrail şu anda bu yaralıların  oradan çıkarılmasına müsaade etmiyor. Bu müsaadeyi yapmayınca birçoğu orada  maalesef ağır yaralı, o yaralı haliyle ölüme terk ediliyor. Bütün bunlarla  beraber şu anda biz İsrail Büyükelçisini zaten gönderdik. Bunun yanında şu anda  bizim İsrail'deki elçimizi de biz değerlendirmelerde bulunmak üzere ülkemize  çağırdık. Şimdi bu akşam bir gelişme daha duydum, onlar (İsrail) Kudüs'teki  büyükelçimizle ilgili bir karar alma noktasına gelmişler. O karar eğer arzu  etmediğimiz şekilde gerçekleşecek olursa, bizim de farklı yaptırımlarımız  olacaktır. Onların da neticesini bekliyoruz. Bütün bunlarla beraber şu anda  farklı ülkeler kendi büyükelçilerini çekmeye başladılar. Bunların üzerinde de  cuma günü durmuş olacağız. Dünyaya bu konuyu en ideal şekliyle işleyeceğiz."

İngiltere Başbakanı May

İngiltere Başbakanı Theresa May, Gazze'deki İsrail  saldırılarıyla ilgili olarak, "Gördüğümüz can kayıpları trajik ve son derece  kaygı verici. Şiddet barış çabalarına zarar veriyor." dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere Başbakanı Theresa May  ile bir araya geldi. İkili ve heyetler arası görüşmelerin ardından Erdoğan ve May  ortak basın toplantısı düzenledi.

May, Gazze'deki olaylarla ilişkin, "Gördüğümüz can kayıpları trajik ve  son derece kaygı verici. Şiddet barış çabalarına zarar veriyor." ifadesini  kullandı.

"Bütün tarafları ölçülü olmaya çağırıyoruz." diyen May, "Niçin bu  kadar büyük miktarda gerçek mühimmat kullanıldığı dahil olmak üzere dün ne olduğu  ve Hamas'ın bunda hangi rolü oynadığının, bağımsız ve saydam bir araştırma ile  tespit edilmesi acil bir zaruret." şeklinde konuştu.

Başbakan May sözlerini şöyle sürdürdü:

"Filistinlilerin protesto hakkı var ama bu protesto barışçıl olmalı.  Aşırı unsurların meşru protestoyu kendi amaçları için ele geçirmeye    çalıştığından kaygı duyuyoruz. İsrail'in kendi sınırını koruma hakkını  sorgulamıyoruz ancak gerçek mühimmat kullanılması ve neden olduğu can kaybı  sorunludur. İsrail'i ölçülü olmaya çağıyoruz. İsrail'de ve İşgal altındaki  Filistin topraklarında barış ve istikrar olması herkesin çıkarınadır."

"NATO müttefikleriyiz"

Erdoğan ile görüşmede ikili ilişkilerin geniş ve derinlemesine ele  alındığını belirten May, "Öncelikle bizler ittifaka, ortak güvenliğimizi  sağlamanın en iyi yolu olarak güçlü bir şekilde bağlı NATO müttefikleriyiz."  dedi.

Geçen yıl ocak ayında Türkiye'ye  gerçekleştirdiği ziyaretten bu yana  her iki ülkenin de vahim terör saldırılarının hedefi olduğunu anlatan May, "DEAŞ  askeri olarak yenildi ama Suriye ve Irak'tan çevreye yayılan yabancı savaşçıların  teşkil ettiği riskin bilincindeyiz. Bunu karşılamaya yönelik bugün istihbarat  paylaşımımızı biçimselleştirecek somut adımlar üzerinde anlaştık." diye  konuştu.

Theresa May, iki ülkenin; Türk makamlarının, terör eylemi yapmasından  kuşkulanılan bir İngiliz vatandaşını iade etmesi durumunda, bunu mobil  cihazlardan alınan görüntüler veya görüşmelerin dökümleri ile yapması üzerinde  anlaşmak niyetinde olduklarını aktararak, "Bu, bize zarar vermeye çalışanların  mahkumiyetlerini temin etme çabalarımızı destekleyecektir." ifadesini  kullandı.

İki ülkenin içişleri bakanlıkları arasındaki iş birliğini güçlendirme  konusundaki kararlılıklarını teyit ettiklerini dile getiren May, "Bu, polis  gücümüzün, sınır, gümrük ve sahil güvenlik kuruluşlarımızın terör ve  para  aklama, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ve silah ticareti gibi örgütlü suçla  mücadelede bilgi paylaşımını nasıl daha kolaylaştırabileceğimize bakacağımız  anlamına geliyor." diye konuştu.

DEAŞ ile mücadele

"Türkiye, İngiltere için hayati önemi olan birçok meselede cephe  hattında bulunuyor." ifadesini kullanan May, Türkiye'nin DEAŞ'a karşı küresel  koalisyonun önemli bir üyesi olarak Suriye'de de bulunduğunu kaydetti.

"Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben DEAŞ'ı yenilgiye uğratmak, savaşı  sona erdirecek siyasi bir çözüme kavuşturmak ve Suriye’de, Türkiye’de ve bölgede  istikrarı sağlamak konusundaki kararlılığımızı teyit ettik." diyen May, Suriye'ye  insani yardım ulaştırılmasını teminat altına alma ihtiyacı üzerinde de görüş  birliğine vardıklarını söyledi.

May, Erdoğan ile uluslararası insani yardım hukukuna ve  sivillerin  korunmasına Suriye'de bütün tarafların uyması gereği üzerinde de anlaştıklarını  kaydetti.  - Kimyasal silahlar

Duma'da ve Salisbury'de gerçekleştirilen kimyasal saldırıların da  görüşmede ele alındığını dile getiren May, "İki olay açık bir şekilde büyüklük  açısından farklı olsa da iki olay da kimyasal silahların kullanımını yasaklayan  küresel normları dikkate almayan bir davranış kalıbının parçasıdır." görüşünü  dile getirdi.

May, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile  bugün kimyasal silahların  kullanılmasının menfur olduğunu ve asla kabul edilemeyeceğini içeren uluslararası  normun ihyasının önemi üzerinde görüş birliğine vardık." diye konuştu. -  "Türkiye'yi takdir ediyorum"

"Suriye'deki çatışma milyonlarca insanın hem Suriye içinde hem de  ötesinde, yerinden olmasına yol açtı." diyen May, şunları kaydetti:

"Türkiye'yi 3 milyon 500 binden fazla Suriyeli sığınmacıya ev  sahipliği yaparak ve 600 binden fazla Suriyeli çocuğu eğiterek gösterdiği  olağanüstü cömertliğinden dolayı takdir ediyorum. Türk makamlarının bu  sığınmacıların ihtiyaçlarını karşılamak için sarf ettiği büyük gayreti teslim  ediyoruz."

Theresa May, iki ülke arasında, bölgede kapasite inşasına ve göç  akışının azaltılmasına dönük iş birliği yolları bulmak için üst düzey görüşmeler  yapılması üzerinde anlaştıklarını da söyledi.

Ticaret

"İngiltere-Türkiye ortaklığının önemi, büyüyen ticaret ilişkimizle de  kanıtlanıyor." ifadelerini kullanan May, "İngiltere ve Türkiye arasındaki ticaret  10 yılda yüzde 50'den fazla arttı ve 15 milyar sterlini  geçti. Bunu geliştirmeye  devam edeceğiz ve İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ardından gelecekteki ticari  ilişkimize bakacağız." diye konuştu.

May, Türkiye'ye geçen yıl yaptığı ziyarette, iki ülke arasındaki  ticareti artırmanın ve liberalleştirmenin yollarını araştıracak bir çalışma grubu  kurulması üzerinde anlaşmaya varıldığını hatırlatarak, "Yetkililerimiz,  ilişkimizin üzerinde serpileceği sağlam bir zemin inşa etmek için çalışmayı  sürdürüyor." dedi.

Savunma iş birliği

Türkiye ziyareti sırasında BAE Sistemleri ile TAİ'nin de Türkiye'nin  muharip uçağı TFX'in tasarım öncesi aşamasında iş birliği anlaşması yaptığını ve  100 milyon sterlini aşan bir sözleşmenin de ağustos ayında imzalandığını  hatırlatan May, şunları kaydetti:

"Bu, yeni bir iş birliği ve diyalog çerçevesi kuran, savunma  bakanlıklarımız ve hava kuvvetlerimiz dahil  olmak üzere yeni ve eşsiz bir  hükümetler arası  anlaşmayı da içeren derin ve kalıcı bir savunma ortaklığının  başlangıcı oldu. Bugün, bu projenin sonraki aşamasını müzakere edebiliyoruz.  Rolls Royce TFX muharip uçağının motorunun ortak tasarımı için teklif verdi. Bu,  İngiltere'de ve Türkiye'de uzay mühendisliği kapasitesini ve istihdamı  geliştirmeyi destekleyecektir."

Darbe girişimi

15 Temmuz darbe girişimine değinerek "İngiltere, Temmuz 2016'da  demokrasisi saldırıya uğradığında Türk halkının yanında yer aldı." ifadesini  kullanan  May, "Demokratik olarak seçilmiş hükümeti devirmeye çalışanları adalet  önüne çıkarmak doğrudur. Ancak, başarısız darbe girişiminden, Suriye sınırının  ötesindeki istikrarsızlıktan ve terörizmden dolayı olağanüstü baskıyla yüz yüze  olan demokrasi savunulurken, Türkiye’nin savunmayı istediği değerleri gözden  kaybetmemesi de önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.

May, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde, demokratik değerlerin ve  uluslararası insan hakları yükümlülüklerinin de yerine getirildiğini görmek  istediklerinin altını çizdiğini aktararak, "Bu süreç içinde ve gelecekteki ortak  sorunlar karşısında İngiltere, Türkiye'nin gerçek bir dostu olarak kalacaktır."  dedi.

PKK ve FETÖ terörüyle ilgili ortak mücadele konusunda Türkiye'nin  İngiltere'den taleplerinin görüşmede gündeme gelip gelmediğine ilişkin soruya  May, “Terör ve suç eylemi gördüğümüz yerde eyleme geçiyoruz, PKK'ya karşı  İngiltere'de atılan adımlarda bunu görebileceğinizi sanıyorum." yanıtını verdi.