Toplu Sözleşme Krizi: Hastanelerde neler oluyor?

Türkiye’de milyonlarca kamu çalışanını ve emekli memuru yakından ilgilendiren toplu sözleşme süreci tartışmalarla devam ediyor. Türkiye Sağlık Sen Kocaeli Şube Başkanı Ömer Çeker, toplu sözleşme ve hakem kurulu sürecine dair kamuoyunda ciddi bir bilgi kirliliği olduğunu ifade ederek, doğru bilgilendirme yapılması gerektiğini vurguladı.

 

“20 MİLYON KİŞİYİ İLGİLENDİRİYOR”
 

Türkiye Sağlık Sen Kocaeli Şube Başkanı Ömer Çeker gazetemize yaptığı açıklamada, “Son günlerde Türkiye’de yaklaşık 25 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konu var. Bunun 4 milyonu devlet memuru. Onların aileleriyle birlikte toplamda 20 milyona yakın insanı doğrudan etkiliyor. Bu da devlet memurlarının, kamu çalışanlarının 2026 ve 2027 yıllarında alacakları ekonomik ve sosyal haklarla ilgili.
 

 

“YANILTICI BİLGİLER VAR”
 

Malumunuz, toplu sözleşme görüşmeleri her yıl 1-30 Ağustos arasında yapılmak zorunda. Ancak bu yıl toplu sözleşme uyuşmazlıkla sonuçlanınca kamu işvereni konuyu hakem kuruluna taşıdı. Bu noktada kamuoyunda çok ciddi yanlış ve yanıltıcı bilgiler dolaşıyor. Bu da çalışanları, emekli memurları ve halkımızı yanlış yönlendiriyor. Şöyle ki: “Sendikalar, toplu sözleşmeye katılma hakkı olan üç konfederasyondan temsilci göndermeseydi hakem heyeti kurulamazdı” deniyor. Peki, toplu sözleşme başladıktan, uyuşmazlık yaşandığında üye istemiyorlar ki.

 

“MASADA YETKİMİZ YOK”
 

Her yıl mayıs ayının 15’inde sendika üye tespitleri yapılır. Bu tespitlere göre sayısal olarak birinci, ikinci ve üçüncü olan sendikalar belirlenir ve 1 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlanır. Sayısal olarak birinci olan sendika, kamu çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarını müzakere etme ve imza atma konusunda yetkilidir. İkinci ve üçüncü sıradaki sendikalar ise yalnızca gözlemcidir; masada müzakere veya imza yetkileri yoktur. Onların görevi süreci takip etmek ve kamuoyuna aktarmaktır. Ama sanki günah keçisi gibi, yetkisiz olan sendikalara yükleniliyor. Özellikle Türkiye Sağlık-Sen’e yönelik ciddi bir saldırı var. Bu da vatandaşların ve emekli memurların doğru bilgiyi bilmemesinden, dezenformasyondan kaynaklanıyor.
 

 

“SÖZLEŞME SULANDIRILDI”
 

Hakem heyeti üyeleri toplu sözleşme başlamadan 15 gün önce belirlenir. Yetkili sendika iki asil, bir yedek üye gönderir. İkinci sendika bir asil, bir yedek; üçüncü sendika da bir asil, bir yedek üye gönderir. Dolayısıyla süreç başlamadan kimlerin görev alacağı bellidir. Bu üyeler de alanında uzman kamu çalışanlarıdır. Diğer üyeleri de kamu işvereni belirler. Burada bir başka sorun da toplu sözleşmenin sulandırılmasıdır. Normalde 1 Ağustos’ta başlaması gereken görüşmeler 28 Temmuz’da başlatıldı. Yine 30 Ağustos’ta bitmesi gereken süreç 21 Ağustos’ta sonlandırıldı. Halbuki görüşmeler 28 veya 30 Ağustos’a kadar sürdürülebilirdi.
 

 

“BİR ARPA BOYU YOL ALAMADILAR”
 

Ayrıca, alt iş kollarında 11 iş kolunda kamu işvereniyle mutabakat sağlanmasına rağmen, sanki hiçbir şey imzalanmamış gibi kamuoyuna farklı yansıtıldı. Oysa tek anlaşmazlık zam oranında çıktı ve konu bu nedenle hakem heyetine taşındı. Burada asıl sorun şu: Yetkili sendika yedi dönemdir, yani 14 yıldır masaya oturuyor ama bir arpa boyu yol alınamadı. Çözüm, yetkiyi ikinci sıradaki sendikaya verip toplu sözleşmeyi onun yürütmesine imkân tanımaktır. Biz de bunun için iş bırakma kararı aldık ve kurumların önünde kitlesel basın açıklamaları yaptık.
 

 

“CİDDİ BİR ZAFİYET”
 

Fakat yetkili sendika, iş bırakma eylemi yapacağını açıklamasına rağmen son anda geri adım attı. Sadece öğretmenlere iş bıraktırdığını söyledi ama zaten okullar tatildi. Bir buçuk milyon üyesi olan bir konfederasyonun Ankara’da sadece on beş bin kişiyle miting yapması da ciddi bir zafiyettir. Kamu çalışanlarının bu tabloyu iyi değerlendirmesi lazım. Birbirine benzemeyen sendikaların bir araya gelerek kamuoyunu yanıltmasına izin verilmemeli. Bugün 70’ten fazla sendika var ama asıl çözüm, çalışanların güçlü bir sendikada birleşip gerçek temsil hakkını elde etmesidir” ifadelerini kullandı.