İKİ TEKER BİR HAYAL

Darıca 04.08.2015 - 11:25, Güncelleme: 26.12.2020 - 11:31
 

İKİ TEKER BİR HAYAL

Yürümeye yeni başladığımızda komşu çocuklarının almasıyla başlar bisiklet sevgisi. Biraz daha büyüyüp Ortaokul yaşlarına geldiğinde karne hediyesidir. Okul bittiğinde aynı sevgi devam ediyorsa bisiklet senin için artık bir tutku, bir yaşam biçimidir.

Darıca’da ikamet eden Emre İncesu içinde bisiklet yaşam biçimi oldu. Çocukluğundan beri özgürlüğüne düşkün olan Emre, 19 yaşında gördüğü üç bisikletlinin yaşadıkları mutluluğa şahit oldu. Bisikletin Emre için yaşam biçimi olması da o günden sonra başlıyor.  ‘’Feribot yolunda üç bisikletli gördüm. Durmuş ve bir şeyler atıştırarak dinleniyorlardı. Heybelerini  takmışlar, çadırlarını ve matlarını yanlarına almışlar ve yola çıkmışlardı, o kadar mutlu görünüyorlardı ki, bunu sana tarif etmem imkansız, çünkü aynı duyguları birkaç yıl sonra ben de yaşayacaktım.  Onları gördükten sonra, eve geçip hemen internetten araştırma yaptım. Daha önce turlara gidenlerin, fotoğraf ve videolarına göz atıp, anılarını okudum. Sonraki altı- yedi ay boyunca, kendi içimde bunun mukayesesini yaptım. Aslında bu süre de ben korkaklığımı yendiğimi fark ettim. ‘’     Bisiklet Emre için hayatının o döneminde bir meditasyon olacaktı. Herkes bu yaşlarında hayatlarını etkileyen önemli kararlar vermiştir. Emre yaşadıklarını sineye çekip çekimser vatandaş olmak yerine kendine öyle bir yol açtı ki bu yol ona hem yeni yerler gösterecek hem de yeni insanlarla tanıştıracaktı. Onun için belki de en önemlisi ‘’ verdiğim sözün arkasında duracaktım.’’ ‘’Bir süre çalışıp, ihtiyaçlarımı karşılayacak parayı biriktirince, ihtiyacım olan tüm malzemeleri tamamladım. Bu malzemeler nedir diye soracak olursan: çadır, mat, uyku tulumu, bolca iç çamaşırı, yedek parçalar…  ve aksi durumlarda kullanmak üzere büyükçe bir çakı. Ne de olsa Türkiye’deyiz, bunu göz ardı etmemek gerek. Tura çıkmadan önce neredeyse her gün uzun mesafelerde sürüş yaptım, yani tamam deyince olmuyor. ‘’ ‘’22 yaşında ve yoldaydım…’’ ‘’Kararımı vermiştim, kendime rota olarak tüm Türkiye’yi belirlemiştim. Ancak vakit yaklaştıkça, yapamayacağıma dair korkular sarmaya başladı. Ailemin vereceği tepkiyi düşündüm; ama kararlıydım ne olursa olsun çıkacaktım. Nitekim ailemin tereddütleri olmasına rağmen, olgunlukla karşıladıklarını görmem beni biraz rahatlattı.’’     ‘’Her şey tamam, ilk gün benim için çok önemli. Planım, gün batmadan Adapazarı’nda olmak. Bisiklet üzerinde her şey çok güzel; ama trafik çok sıkıntı, araçlar çok dikkatsiz. Bu konuda koca Türkiye olarak sınıfta kaldığımız bir gerçektir. Bunun bilinci nasıl gelişir bilmiyorum; ama ciddi eğitimler verilmeli araç şoförlerine. Motosiklet ve bisiklet farkındalığının gelişebilmesi adına. Gün battığında Adapazarı’na giriş yapmıştım. Şimdi esas problem nerede konaklayacağım. Bir süre sorup soruşturduktan sonra, bir caminin avlusunda kalmak konusunda imam ile anlaştım. İnanılmaz bir korku vardı yine de, o gece uyumakta çok zorlanmıştım. Ama yola çıktığımı görmek ve bisiklet üzerinde olmak, bana güç veriyordu. ‘’ ‘’Genellikle sabahın ilk ışığıyla yola çıkar ve mümkün olduğu kadar gün ışığından yararlanırım. Bu yüzden Nisan ayının ortasından itibaren, günler uzamaya başladığında turuma başladım. İlk günün acemiliğinin ardından, devamı geldi. Oradan Zonguldak’a, ardından Bartın ve Kastamonu üzerinden, Samsun’a vardım. Samsun’da, bir arkadaşımda üç gün konakladım, tüm ihtiyaçlarımı yenileyip, bisikletimi elden geçirdim ve tekrar yola çıktım.’’ ‘’Kaç sefer gözlerimin dolduğunu unuttum.’’ ‘’Bu sefer yanımda arkadaşım da vardı. Konakladığım arkadaş, benimle Rize’ye kadar gelecekti. İşte burası, belki de hayatımın en güzel manzaralarıyla dolu günleri oldu. O kadar güzel ağaçlar, o kadar heybetli dağlar görüyordum ki. Kaç sefer gözlerimin dolduğunu unuttum. Bu mükemmel bir his, bir şeyler sanki seni kucaklıyor ve bağrına basıyor gibi hissediyorsun. Rize’de yine biraz mola verdim ve Erzurum’a gitmek adına yola çıktım; ancak bir gece misafir olduğum Furkan Bey, havanın kötü olduğunu ve beni aracıyla bırakmak istediğini söyledi. Israrlarına boyun eğdim ve oradan araçla Erzurum’a kadar geldim.  Erzurum’dan, Van’a, oradan Şırnak’a vardım. Şırnak’ta, Üniversiteden ev arkadaşım olan Emrullah’ta iki gece konakladım. Açıkçası turumun en rahat uykusunu da burada yaptım diyebilirim. Hiçbir şeyi eksik etmediler sağ olsunlar, çok güzel ağırlandım. Ve son bölüm, Şırnak’tan, Adana’ya, oradan da Antalya’ya vardım. Antalya’da artık yorulduğumu fark ettim ve uçakla İstanbul’a dönüşümü gerçekleştirdim.’’ Sıkıntılarında mutluluğa gölge düşürmediği  yolculuk ‘’Ne gibi sıkıntılar yaşadım dersen, su şişesi fırlatanlar oldu, üstelik bunu yapan lüks bir araba kullanıyordu ve şişeyi fırlatırken garip bir takım sesler çıkararak bağırıyordu. Bu niçin yaptı, hiçbir fikrim yok. Onun dışında inanmazsın belki ama hareket çeken çok oldu. Kimi araçlar sıkıştırdı, Rize’de tepeden aşağı yuvarlandım, tam 25 – 30 kilo yükle birlikte. Sebebi, sıkıştıran bir kamyon sürücüsüydü. Adana’da önümü kestiler ve hakaret ettiler. Ancak tüm bu kötü anılar dahi, şimdi gülümseyerek hatırladığım şeyler.     Mümkün olduğunca az para harcadım. Su ihtiyacımı daha çok çeşmeler ve petrol istasyonlarından ya da insanlardan rica ederek karşıladım. Yiyecek ihtiyacımı da, daha çok insanlar karşıladı. Kimi zaman misafir edildim herhangi bir kurulu sofraya, Van’da cebime para sıkıştıran bile oldu, ihtiyacın olur diye.  Konaklama ihtiyacımı genellikle gözlerden uzak bir yerde giderdim. Evet ilk başlarda korkuyordum ama insan bir yerden sonra alışıyor. Bazen petrol istasyonlarının içinde, bazen bir karakol bahçesinde bazen de camiiler de kaldım. Hatta Mardin’de kilisede bir gece konakladım. Fotoğraf ya da videom çok az. Ben bununla zaman kaybetmek yerine daha çok izlemeyi tercih edenlerdenim, e tabi fazla param da yoktu o dönemde, iyi bir fotoğraf makinem bile yoktu.’’ ” Ya bu adam da kafayı yemiş, bisikletle gezilir mi?” ‘’Şimdi 5-6 aylık bu bisiklet macerası bana ne kattı diye sorsanız, hayatımda hiçbir değişiklik olmadı. Tura çıkmadan evvel ki Emre ile turdan sonraki Emre arasında da bir fark olmadı. Yaşayış ve fiziksel olarak tabi. Bu yolculuk beni en çok manevi açıdan etkilemiştir. Sanki her şeyi daha açık göstermiştir bana. Çok insan tanıma fırsatı yakaladım, farklı kültürleri yerinde gördüm ve yaşadım. Kısacası olgunlaştırdı beni, insanın neler başarabileceğini gösterdi. Demek ki korkmamak gerekiyormuş,” ya bu adam da kafayı yemiş, bisikletle gezilir mi” diyenleri umursamamak gerekiyormuş. Neredeyse tüm aidiyetliklerimden sıyrıldım bu geziyle, artık daha iyi anlayabiliyorum insanları, empati kurabiliyorum. Kimseyi ötekileştirmiyorum; çünkü Anadolu, yüzyıllardır merhametle yaklaşmış üzerinde yaşayan tüm canlılara. Onlara meyvelerini yedirip, sularından içirmiş. Biz kim oluyoruz ki, kendimizi üstün görüyoruz.’’   Son olarak ‘’Şuan İstanbul’da yaşıyorum ve bisiklet işini artık profesyonelleştirdim. Bisiklet yaşamıma yön veren bir hale geldi ve bundan memnunum. Ciddi anlamda bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanıyorum. Bu konuda Türkiye’nin çok eksiği var. Ve bisiklete ihtiyacı var, özellikle İstanbul, Kocaeli, İzmir, Ankara gibi kentlerde bisiklete teşvik, trafik sorununu da ciddi anlamda iyileştirebilecek güce sahip. Dünyaya baktığınızda bunun çok iyi örnekleri var. Umarım bu konuda Darıca bir  örnek olur bisiklet yolları inşa eder ve insanları yönlendirir. Çünkü bisikletin yaşı yok. Çocuklarımız ve gençlerimiz için iyi fırsatlar yaratılırsa, mükemmel bir spor branşı olacaktır. Böylesine güzel bir coğrafyadan tek bir bisiklet sporcusu dahi çıkmaması uluslar arası anlamda çıkmaması üzücü. Coğrafyamız ve potansiyelimiz var. Her yıl düzenlenen cumhurbaşkanlığı bisiklet turu bile var; ancak bisiklet kulüplerimiz yeterli değil. Umarım bu yönde de iyi şeyler olur. Tüm Darıca’ya sevgiler ve saygılar.                ‘’ Emre bize belki de bir çoğumuzun yapmak istediği ama bir türlü cesaret edemediği, imkan bulmadığı yada kendine bulduğu türlü bahanelerle gerçekleştiremediği bir hayatı anlattı. Hem  de sıkıntısıyla güzellikleriyle kendi yaşadıklarının üzerinden. Emre için bir mutluluk görüntüsünden başlayan hayat tarzı, belki de hayatında hiç görmeyeceği kişilerle ve görüntülerle karşılaştırdı. O hayalleri gerçekleşsin diye mücadele edenlerden, ya siz?  
Yürümeye yeni başladığımızda komşu çocuklarının almasıyla başlar bisiklet sevgisi. Biraz daha büyüyüp Ortaokul yaşlarına geldiğinde karne hediyesidir. Okul bittiğinde aynı sevgi devam ediyorsa bisiklet senin için artık bir tutku, bir yaşam biçimidir.

Darıca’da ikamet eden Emre İncesu içinde bisiklet yaşam biçimi oldu. Çocukluğundan beri özgürlüğüne düşkün olan Emre, 19 yaşında gördüğü üç bisikletlinin yaşadıkları mutluluğa şahit oldu. Bisikletin Emre için yaşam biçimi olması da o günden sonra başlıyor.  ‘’Feribot yolunda üç bisikletli gördüm. Durmuş ve bir şeyler atıştırarak dinleniyorlardı. Heybelerini  takmışlar, çadırlarını ve matlarını yanlarına almışlar ve yola çıkmışlardı, o kadar mutlu görünüyorlardı ki, bunu sana tarif etmem imkansız, çünkü aynı duyguları birkaç yıl sonra ben de yaşayacaktım.  Onları gördükten sonra, eve geçip hemen internetten araştırma yaptım. Daha önce turlara gidenlerin, fotoğraf ve videolarına göz atıp, anılarını okudum. Sonraki altı- yedi ay boyunca, kendi içimde bunun mukayesesini yaptım. Aslında bu süre de ben korkaklığımı yendiğimi fark ettim. ‘’

 

 

Bisiklet Emre için hayatının o döneminde bir meditasyon olacaktı. Herkes bu yaşlarında hayatlarını etkileyen önemli kararlar vermiştir. Emre yaşadıklarını sineye çekip çekimser vatandaş olmak yerine kendine öyle bir yol açtı ki bu yol ona hem yeni yerler gösterecek hem de yeni insanlarla tanıştıracaktı. Onun için belki de en önemlisi ‘’ verdiğim sözün arkasında duracaktım.’’

‘’Bir süre çalışıp, ihtiyaçlarımı karşılayacak parayı biriktirince, ihtiyacım olan tüm malzemeleri tamamladım. Bu malzemeler nedir diye soracak olursan: çadır, mat, uyku tulumu, bolca iç çamaşırı, yedek parçalar…  ve aksi durumlarda kullanmak üzere büyükçe bir çakı. Ne de olsa Türkiye’deyiz, bunu göz ardı etmemek gerek. Tura çıkmadan önce neredeyse her gün uzun mesafelerde sürüş yaptım, yani tamam deyince olmuyor. ‘’

‘’22 yaşında ve yoldaydım…’’

‘’Kararımı vermiştim, kendime rota olarak tüm Türkiye’yi belirlemiştim. Ancak vakit yaklaştıkça, yapamayacağıma dair korkular sarmaya başladı. Ailemin vereceği tepkiyi düşündüm; ama kararlıydım ne olursa olsun çıkacaktım. Nitekim ailemin tereddütleri olmasına rağmen, olgunlukla karşıladıklarını görmem beni biraz rahatlattı.’’

 

 

‘’Her şey tamam, ilk gün benim için çok önemli. Planım, gün batmadan Adapazarı’nda olmak. Bisiklet üzerinde her şey çok güzel; ama trafik çok sıkıntı, araçlar çok dikkatsiz. Bu konuda koca Türkiye olarak sınıfta kaldığımız bir gerçektir. Bunun bilinci nasıl gelişir bilmiyorum; ama ciddi eğitimler verilmeli araç şoförlerine. Motosiklet ve bisiklet farkındalığının gelişebilmesi adına. Gün battığında Adapazarı’na giriş yapmıştım. Şimdi esas problem nerede konaklayacağım. Bir süre sorup soruşturduktan sonra, bir caminin avlusunda kalmak konusunda imam ile anlaştım. İnanılmaz bir korku vardı yine de, o gece uyumakta çok zorlanmıştım. Ama yola çıktığımı görmek ve bisiklet üzerinde olmak, bana güç veriyordu. ‘’

‘’Genellikle sabahın ilk ışığıyla yola çıkar ve mümkün olduğu kadar gün ışığından yararlanırım. Bu yüzden Nisan ayının ortasından itibaren, günler uzamaya başladığında turuma başladım. İlk günün acemiliğinin ardından, devamı geldi. Oradan Zonguldak’a, ardından Bartın ve Kastamonu üzerinden, Samsun’a vardım. Samsun’da, bir arkadaşımda üç gün konakladım, tüm ihtiyaçlarımı yenileyip, bisikletimi elden geçirdim ve tekrar yola çıktım.’’

‘’Kaç sefer gözlerimin dolduğunu unuttum.’’

‘’Bu sefer yanımda arkadaşım da vardı. Konakladığım arkadaş, benimle Rize’ye kadar gelecekti. İşte burası, belki de hayatımın en güzel manzaralarıyla dolu günleri oldu. O kadar güzel ağaçlar, o kadar heybetli dağlar görüyordum ki. Kaç sefer gözlerimin dolduğunu unuttum. Bu mükemmel bir his, bir şeyler sanki seni kucaklıyor ve bağrına basıyor gibi hissediyorsun. Rize’de yine biraz mola verdim ve Erzurum’a gitmek adına yola çıktım; ancak bir gece misafir olduğum Furkan Bey, havanın kötü olduğunu ve beni aracıyla bırakmak istediğini söyledi. Israrlarına boyun eğdim ve oradan araçla Erzurum’a kadar geldim.  Erzurum’dan, Van’a, oradan Şırnak’a vardım. Şırnak’ta, Üniversiteden ev arkadaşım olan Emrullah’ta iki gece konakladım. Açıkçası turumun en rahat uykusunu da burada yaptım diyebilirim. Hiçbir şeyi eksik etmediler sağ olsunlar, çok güzel ağırlandım. Ve son bölüm, Şırnak’tan, Adana’ya, oradan da Antalya’ya vardım. Antalya’da artık yorulduğumu fark ettim ve uçakla İstanbul’a dönüşümü gerçekleştirdim.’’

Sıkıntılarında mutluluğa gölge düşürmediği  yolculuk

‘’Ne gibi sıkıntılar yaşadım dersen, su şişesi fırlatanlar oldu, üstelik bunu yapan lüks bir araba kullanıyordu ve şişeyi fırlatırken garip bir takım sesler çıkararak bağırıyordu. Bu niçin yaptı, hiçbir fikrim yok. Onun dışında inanmazsın belki ama hareket çeken çok oldu. Kimi araçlar sıkıştırdı, Rize’de tepeden aşağı yuvarlandım, tam 25 – 30 kilo yükle birlikte. Sebebi, sıkıştıran bir kamyon sürücüsüydü. Adana’da önümü kestiler ve hakaret ettiler. Ancak tüm bu kötü anılar dahi, şimdi gülümseyerek hatırladığım şeyler.

 

 

Mümkün olduğunca az para harcadım. Su ihtiyacımı daha çok çeşmeler ve petrol istasyonlarından ya da insanlardan rica ederek karşıladım. Yiyecek ihtiyacımı da, daha çok insanlar karşıladı. Kimi zaman misafir edildim herhangi bir kurulu sofraya, Van’da cebime para sıkıştıran bile oldu, ihtiyacın olur diye.  Konaklama ihtiyacımı genellikle gözlerden uzak bir yerde giderdim. Evet ilk başlarda korkuyordum ama insan bir yerden sonra alışıyor. Bazen petrol istasyonlarının içinde, bazen bir karakol bahçesinde bazen de camiiler de kaldım. Hatta Mardin’de kilisede bir gece konakladım.

Fotoğraf ya da videom çok az. Ben bununla zaman kaybetmek yerine daha çok izlemeyi tercih edenlerdenim, e tabi fazla param da yoktu o dönemde, iyi bir fotoğraf makinem bile yoktu.’’

” Ya bu adam da kafayı yemiş, bisikletle gezilir mi?”

‘’Şimdi 5-6 aylık bu bisiklet macerası bana ne kattı diye sorsanız, hayatımda hiçbir değişiklik olmadı. Tura çıkmadan evvel ki Emre ile turdan sonraki Emre arasında da bir fark olmadı. Yaşayış ve fiziksel olarak tabi. Bu yolculuk beni en çok manevi açıdan etkilemiştir. Sanki her şeyi daha açık göstermiştir bana. Çok insan tanıma fırsatı yakaladım, farklı kültürleri yerinde gördüm ve yaşadım. Kısacası olgunlaştırdı beni, insanın neler başarabileceğini gösterdi. Demek ki korkmamak gerekiyormuş,” ya bu adam da kafayı yemiş, bisikletle gezilir mi” diyenleri umursamamak gerekiyormuş. Neredeyse tüm aidiyetliklerimden sıyrıldım bu geziyle, artık daha iyi anlayabiliyorum insanları, empati kurabiliyorum. Kimseyi ötekileştirmiyorum; çünkü Anadolu, yüzyıllardır merhametle yaklaşmış üzerinde yaşayan tüm canlılara. Onlara meyvelerini yedirip, sularından içirmiş. Biz kim oluyoruz ki, kendimizi üstün görüyoruz.’’

 

Son olarak

‘’Şuan İstanbul’da yaşıyorum ve bisiklet işini artık profesyonelleştirdim. Bisiklet yaşamıma yön veren bir hale geldi ve bundan memnunum. Ciddi anlamda bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanıyorum. Bu konuda Türkiye’nin çok eksiği var. Ve bisiklete ihtiyacı var, özellikle İstanbul, Kocaeli, İzmir, Ankara gibi kentlerde bisiklete teşvik, trafik sorununu da ciddi anlamda iyileştirebilecek güce sahip. Dünyaya baktığınızda bunun çok iyi örnekleri var. Umarım bu konuda Darıca bir  örnek olur bisiklet yolları inşa eder ve insanları yönlendirir. Çünkü bisikletin yaşı yok. Çocuklarımız ve gençlerimiz için iyi fırsatlar yaratılırsa, mükemmel bir spor branşı olacaktır. Böylesine güzel bir coğrafyadan tek bir bisiklet sporcusu dahi çıkmaması uluslar arası anlamda çıkmaması üzücü. Coğrafyamız ve potansiyelimiz var. Her yıl düzenlenen cumhurbaşkanlığı bisiklet turu bile var; ancak bisiklet kulüplerimiz yeterli değil. Umarım bu yönde de iyi şeyler olur. Tüm Darıca’ya sevgiler ve saygılar.                ‘’

Emre bize belki de bir çoğumuzun yapmak istediği ama bir türlü cesaret edemediği, imkan bulmadığı yada kendine bulduğu türlü bahanelerle gerçekleştiremediği bir hayatı anlattı. Hem  de sıkıntısıyla güzellikleriyle kendi yaşadıklarının üzerinden. Emre için bir mutluluk görüntüsünden başlayan hayat tarzı, belki de hayatında hiç görmeyeceği kişilerle ve görüntülerle karşılaştırdı. O hayalleri gerçekleşsin diye mücadele edenlerden, ya siz?

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.