Besbelli işler yolunda gitmiyor, düzen bozuldu bir kere ve bizim oraların değimi ile teker bir kere tersine dönmeye başladı mı Allah yardım etsin artık.
Evet ülkemiz bizim ülkemiz taşı, toprağı, havası, suyu, akıllısı, delisi, namuslusu, namussuzu, cahili, eğitimlisi, doktoru, çiftçisi, sanayicisi, işçisi bizim olan ülkemiz.
Borcu da alacağı da bizim olan, yağmuru ile ıslanıp güneşi ile kavrulduğumuz iki kıtanın kesişim noktası dünyanın boynundaki en güzel gerdanlık olan bizim ülkemiz.
İşte bu bizim ülkemizde yine bizim seçtiklerimizin aldıkları kararlar, yaptıkları icraatlar ya da yapacağız deyip yamadıkları neticesinde düzenin bozulup tekerin geriye dönmeye başladığı içinde cehennemi yaşadığımız cennet ülkemizde bu günlerde neredeyse bozulmayan hiçbir şey kalmamış durumda.
Ekonomi bozuk, komşuluk ilişkileri bozuk, ticari ilişkiler bozuk, insani ilişkiler bozuk, baba ile oğulun, ana ile kızının arası bozuk, öğretmenle öğrencinin arası bozuk, kiracı ile ev sahibinin arası bozuk, esnafla halkın arası bozuk, iktidar ile muhalefetin arası hatta mahkeme ile mahkemenin bile arası bozuk.
Yani işin özü moraller bozuk ve daha da bozuk olma yolunda ilerliyor.
Ben her konusu siyaset ve ülke yönetimine dair ikili sohbetlerimde ve yazılarımda ekonomide yaşanan bozulmanın ve bozulma neticesinde ortaya çıkan sorunların aslında birer sayısal formülasyon hatası olduğunu bugün olmasa yarın bir şekilde bunun düzeltilmesi ile işlerin belki birkaç yıl sürecek bile olsa düzeleceğini düşünenlerdenim.
Ama düzelmesi belki de onlarca yıl alacak bir sorunumuz var ki onun nasıl düzeleceğine ne aklım eriyor ne de doğru dürüst biz zaman tahmini yapabiliyorum.
İşte o sorun;
BOZULAN AHLÂK SORUNUMUZ,
Nasıl mı şöyle reel bir örnek vermeden kısa birkaç cümle ile yaşanan çöküntüyü anlatmaya gayret edeyim;
Şeklen bir inançlılık almış başını yürümüş kalplerde yaşamayan duygular yaşanMIŞ gibi yapılmakta ve her MIŞ gibi yapılan duygu ise VİCDAN ve AHLÂK denen manevi direklerimizin altına adeta dinamit olup döşenmektedir.
Herkes ama herkes malum bozuk düzeni fırsata çevirip, adeta toz duman olmuş meydandan ne kaçırsa ne yürütse ve adeta ne gasp etse büyük bir kâr ettiğini sanarak düştüğümüz ateşin altına bir odun atmaya devam ediyor nasıl mı?
Bir hafta sonu 3 kişilik bir aile ile bir restorana gittiniz bir mangal başına oturdunuz üç kişi ne kadar yerse yediniz ve size gelen hesap aynen şu ;
1 Litre Ayran : 120 TL
Salata (iki kişilik) : 275 TL
2 Teneke Kutu İçecek : 160 TL
8 Adet Mantardan oluşan bir kaşarlı mantar : 350 TL
4 Adet Köfte (110 gr) : 110 TL
1 Litre Su : 70 TL
1 Küçük Tabak Barbunya Pilaki : 270 TL
3 Adet Et Şiş : 1.110 TL
1 Kg Kanat : 850 TL
Mangal Başı Ücreti : 475 TL
Toplam : 3.790 TL
Yani Kişi Başı Ortalama : 1.260 TL
Şimdi Sorarım size hangi maliyet hesabı ile 1 Litre Ayran 120 TL olur? ya da bir tabak salata nasıl 275 TL olabilir? 1 Adet Teneke Kutuda Gazlı İçecek nasıl 80 TL olur? 8 Adet Mantara 350 TL yazdıran maliyet nasıl bir maliyet olur? 1 Litre Su nasıl 70 TL olabilir? Artık diğer kalemlerin hangi hesapla yazıldığına da buyurun siz kara verin.
Yukarıda yazılan ve maliyet fiyatlarının en az dört veya beş katına satılan ürünlerin hesabını yapan aklın bozulan bir ahlakın ve yangından mal kaçıran, toz duman olmuş piyasadan parsayı toplamayı uyanıklık zanneden bir zihniyetten başka bir şey olmadığı alenen ortadadır.
İşte yukarıda da izah ettiğim gibi ekonomi elbet düzelecek ama bu ahlâksız düzen nasıl düzelir, kirlenmiş değil adeta pislik içinde yüzen bu vicdanlar ne ara temizlenip bir insan vicdanı olduklarını hatırlayacaklar orası işte Allaha kalmış.
Sinan KARAÇAY
Gazeteci Yazar