Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

Okumayı Sevmiyor muyuz?

Dünya Ve Türkiye’de Okuma Alışkanlıkları Geçmişte olduğu gibi bugün de dünyada, milletler arasında birçok alanda kıyasıya rekabet devam etmektedir. Bu rekabetin dışında kalmak istemeyen ülkeler bir taraftan halklarının refah düzeylerini yükseltmek için ekonomilerini geliştirmek isterlerken, diğer taraftan eğitim düzeylerini olabildiğince ileri safhalara taşıma mücadelesi vermektedirler.  Bu mücadeleden geri kalmamak hatta bir adım dahi olsa ileri gitmek için her şeyden önce her vatandaşın iyi bir eğitim almasının sağlanması gerekir. Tabiî ki eğitimin birinci adımıda kitap okumaktır. Çünkü okumak öncelikle düşünceyi besleyen en önemli unsurların başında gelir. Aynı zamanda insanın hayata bakış açısını değiştirir ve ufkunu açar. Hayata bakış açısını değiştiren kişide birçok şeyi daha güzel görme potansiyeline sahip olur.  Okumak, her insanın kişilik özelliklerine göre de farklı katkılar sağlar.  Hayata farklı açıdan bakılmasına olanak tanıdığı gibi, kişinin düşüncelerini olgunlaştırır, özgüveni önemli oranda artırır. Yaşadığı stresin azalmasına yardımcı olur, kelime hazinesi ile beraber bilgi dağarcığını önemli oranda yükseltir. Unutkanlığını azaltır, her şeyi daha iyi anlamasını, yorumlamasını ve problemlerini karşısındakine daha iyi anlatarak kısa sürede çözümler bulmasını sağlar. Kitap okuma hayatı sevdirir. Bu yüzden 7'den 70'e herkesin mutlaka düzenli olarak yapması gerektiği en önemli kültürel şey kitap okumak ve okumayı sevdirmek olmalıdır.   Bireylere okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırmak, bugün modern dünyanın en temel eğitimsel hedefleri arasındadır. Çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin okumayı sevmelerini sağlamak için geçmişten bugüne hemen her gün konferanslar, sempozyumlar, imza günleri, Kitap fuarları vs. gibi etkinlikler yapılmakta ve ulusal kampanyalar düzenlenmektedir. Çocuklara ve gençlere okumayı sevdirmek için yapılabilecek çalışmalardan biri de kitap okumayı yeteri kadar sevmeyen gençlerin, bu duruma nasıl düştüklerinin araştırılması yapılmalı, elde edilen veriler ışığında okumayı sevdirebilecek somut adımlar atılmalı ve devamlılık sağlanmalı.   İster Dünya çapında, ister ulusal çapta olsun yapılan araştırmalar bütün açıklığıyla gösteriyor ki milletçe kitap okuma konusunda sıkıntılarımız var. Kitap okumayı sevmiyoruz?   Global English Editing 2021 yılında ülkelere göre okuma oranlarına yer verdiği bir  İnfografik, (farklı verilerin kullanıcıya grafik destekli sunularak daha kolay ve anlaşılır hale getirmesini amaçlayan dosya türüdür) yayınlamış. Araştırmanın konusu; 2021 yılında Dünyada hangi ülke okumaya ne kadar vakit ayırıyor, hangi türleri tercih ediyor? Dünyada okuryazarlık oranları ne durumda? Global English Editing’in edindiği son bir yılın verilerine göre; Dünyada kitap okumaya en çok zaman ayıran ülkeler sıralamasında Hindistan zirvede yer almış. Hindistan’da ortalama her vatandaş haftalık 10 saat 42 dakika kitap okuyor. Listede Tayland haftalık 9 saat 24 dakika ile ikinci, Çin haftalık 8 saat ile üçüncü sırada yer bulmuş. Peki, ülkemizde durum nasıl? Türkiye haftalık 5 saat 54 dakika ile listenin 18'inci sırasında yer edinmiş. Araştırmanın “2021 yılında dünyada okuryazarlık oranları ne durumda?” bölümünde ise,  2021 için küresel okuryazarlık oranı yüzde 86 olarak belirlenmiş., Batı Asya ve Pasifik ülkeleri En yüksek okuryazarlık oranlarına sahip ülkeler, Sahra Altı Afrika ülkeler ise en düşük okuryazarlık oranına sahip ülkeler olurken, Andorra, Lüksemburg, Norveç ve Lihtenştayn ise Yüzde 100 okuryazarlık oranına sahip ülkeler olarak yer almışlar. Peki, Türkiye’de durum nasıl? Türkiye ise araştırma yapılan 180 ülke arasında 140. sırada yer alıyor.   Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sırada, Afrika ülkeleriyle aynı kategoride.   TÜİK’E göre de Türkiye'de kitap alma, ihtiyaç listesinin 235'inci sırasında yer alıyor. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye’de yalnızca 25 cent. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) geçen yıl yayınladığı verilere göre,  Türkiye'de kitap okumaya kişi başına ayrılan süre günde yalnızca bir dakika. Buna karşın, televizyon izlemeye 6 saat, internete 7,5 saat, sosyal medyaya 3 saat zaman ayırıyor. Sadece gençlerimiz değil, çocuğundan, yaşlısına herkes boş olan vakitlerinin çoğunluğunu internet, bilgisayar, telefon vs gibi cihazlarla geçiriyor. Türkiye’de internet kullanıcılarının aylık aktivitelerine bakıldığında yüzde 93’ü internette online video izlemekte, yüzde 45’i vlog yayınları ile vakit geçirmektedir. Yüzde 72’si ise müzik dinlemekte, yüzde 43’lik bir kesim de radyo dinlemektedir.   We Are Social ve Kepios’un “2022 Dijital Türkiye” raporuna göre, Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 80,8’i sosyal medya kullanıyor. Yapılan araştırmaya göre YouTube, Türklerin en fazla ilgi gösterdikleri sosyal medya platformu. 57,4 milyon kullanıcısı olan Youtube’u, 52,15 milyon kullanıcıya sahip Instagram izliyor. Facebook 34,4 milyon, Tiktok 25,56 milyon, Messenger 16,8 milyon, Linkedin 17,2 milyon, Twitter 16,1 milyon, Snapchat ise 12,9 milyon kullanıcı sayısına sahip. Sosyal medya kullanımın yaş dağılımına baktığımızda ise en yüksek kullanım oranı 25-34 yaş arasında oluyor.  Televizyonlarda dizi izlemekten, elimize aldığımız en gelişmiş telefonlardan internete olan bağımlılığımız kitap okumayı bizim için âdete bir yük haline getiriyor. Tabii internetten olumlu yönden faydalananlarda var. Gelişmiş ülkelerde her yaştan insanların parklarda, deniz kenarlarında, yolculuklarında, akşamları yatmadan önce gazete ve kitaplar ellerinden düşmezken,(En somut örneği ülkemize gelen turistler) Bizim insanlarımızda deniz kenarındaki şezlonglarda güneşlenirken, parklarda otururken, kitap okumanın mümkün olacağı toplu taşıma araçlarında, yolda dahi yürürken gencinden yaşlısına kimi görsek, ellerinde telefon, internetten etraflarını adeta görmüyorlar. Gelişmiş ülkelerde insanlar okumaktan etraflarını görmezken, bizdekiler internette olmaktan etraflarını görmüyorlar. Diğer yandan Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45'i aşk, yüzde 43'ü dini (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor. Ne yazık ki kitap okumayanlarda  “Kitap okuyamıyorum, akşam eve gelince yoruluyorum zaten, çocuklarla ilgileniyorum, kitap okumaya vakit kalmıyor.”  gibi her zaman bir mazeret buluyorlar.    Bir ülkenin refah ve mutluluğu; o ülke insanlarının nitelikli ve sürekli bir eğitim almaları ve bununla kazandıkları bilgi, beceri ile ekonomik büyümeye yapabilecekleri katkıya bağlıdır. Bunun için, sosyo-ekonomik gelişmenin en önemli itici gücü ve verimlilik artışının en önemli unsuru, toplumun eğitim düzeyidir. Şüphesiz ki eğitim hayatımız ailede başlar. Eğitimin her aşamasında ailenin yeri oldukça büyük bir öneme sahiptir. Anneler-babalar çocuklarının karşısında kısa zamanlı okumalar yaparlarsa ve ara ara çocuklarını kitapçılara götürüp onların kitap edinmesine yardımcı olurlarsa bu durum onlarda yavaş yavaş kitap okuma konusunda alışkanlık kazanma yaratacaktır diye düşünüyorum.  Kısaca özetlemem gerekirse; çocuklarımıza kitap okumayı sevdirmeliyiz. Kendimizde kitap okumaya zaman ayırmalıyız. Sonuç olarak; Bugün yapılan araştırmalarda okumayı sevmeyen bir millet gibi görünsekte, bunun doğru olmadığı kanaatini taşımaktayım. Çünkü okumak bizim kültürümüzde, dinimizde her zaman önemli yer tutmuştur. Ayrıca Sosyal Medyayıda okuma alışkanlığının önünde bir engel gibi görmek doğru değildir.  Önemli olan Sosyal Medyadan doğru olarak yararlanabilmek, ülkemizde ve dünyada yaşanan hızlı değişime uyum sağlayabilmek ve ülke kalkınmasına destek verebilmek için, çocuklarımızı, gençlerimizi, araştıran, soran ve sorgulayan, okumayı seven birer birey olarak yetiştirmek, eğitim ve öğretim sistemimizin çağdaş seviyeye yükseltilerek çağın gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırmaktır.   Atatürk’ün bizlere gösterdiği “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefimize “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” ilkesiyle varmamız mümkün olacaktır.      Cengiz Ceylan    Eğitimci Yazar
Ekleme Tarihi: 30 Temmuz 2022 - Cumartesi

Okumayı Sevmiyor muyuz?

Dünya Ve Türkiye’de Okuma Alışkanlıkları
Geçmişte olduğu gibi bugün de dünyada, milletler arasında birçok alanda kıyasıya rekabet devam etmektedir. Bu rekabetin dışında kalmak istemeyen ülkeler bir taraftan halklarının refah düzeylerini yükseltmek için ekonomilerini geliştirmek isterlerken, diğer taraftan eğitim düzeylerini olabildiğince ileri safhalara taşıma mücadelesi vermektedirler.
 Bu mücadeleden geri kalmamak hatta bir adım dahi olsa ileri gitmek için her şeyden önce her vatandaşın iyi bir eğitim almasının sağlanması gerekir. Tabiî ki eğitimin birinci adımıda kitap okumaktır. Çünkü okumak öncelikle düşünceyi besleyen en önemli unsurların başında gelir. Aynı zamanda insanın hayata bakış açısını değiştirir ve ufkunu açar. Hayata bakış açısını değiştiren kişide birçok şeyi daha güzel görme potansiyeline sahip olur. 
Okumak, her insanın kişilik özelliklerine göre de farklı katkılar sağlar.  Hayata farklı açıdan bakılmasına olanak tanıdığı gibi, kişinin düşüncelerini olgunlaştırır, özgüveni önemli oranda artırır. Yaşadığı stresin azalmasına yardımcı olur, kelime hazinesi ile beraber bilgi dağarcığını önemli oranda yükseltir. Unutkanlığını azaltır, her şeyi daha iyi anlamasını, yorumlamasını ve problemlerini karşısındakine daha iyi anlatarak kısa sürede çözümler bulmasını sağlar.
Kitap okuma hayatı sevdirir. Bu yüzden 7'den 70'e herkesin mutlaka düzenli olarak yapması gerektiği en önemli kültürel şey kitap okumak ve okumayı sevdirmek olmalıdır.
 
Bireylere okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırmak, bugün modern dünyanın en temel eğitimsel hedefleri arasındadır. Çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin okumayı sevmelerini sağlamak için geçmişten bugüne hemen her gün konferanslar, sempozyumlar, imza günleri, Kitap fuarları vs. gibi etkinlikler yapılmakta ve ulusal kampanyalar düzenlenmektedir.
Çocuklara ve gençlere okumayı sevdirmek için yapılabilecek çalışmalardan biri de kitap okumayı yeteri kadar sevmeyen gençlerin, bu duruma nasıl düştüklerinin araştırılması yapılmalı, elde edilen veriler ışığında okumayı sevdirebilecek somut adımlar atılmalı ve devamlılık sağlanmalı.
 
İster Dünya çapında, ister ulusal çapta olsun yapılan araştırmalar bütün açıklığıyla gösteriyor ki milletçe kitap okuma konusunda sıkıntılarımız var. Kitap okumayı sevmiyoruz?
 
Global English Editing 2021 yılında ülkelere göre okuma oranlarına yer verdiği bir  İnfografik, (farklı verilerin kullanıcıya grafik destekli sunularak daha kolay ve anlaşılır hale getirmesini amaçlayan dosya türüdür) yayınlamış.
Araştırmanın konusu; 2021 yılında Dünyada hangi ülke okumaya ne kadar vakit ayırıyor, hangi türleri tercih ediyor? Dünyada okuryazarlık oranları ne durumda?
Global English Editing’in edindiği son bir yılın verilerine göre; Dünyada kitap okumaya en çok zaman ayıran ülkeler sıralamasında Hindistan zirvede yer almış. Hindistan’da ortalama her vatandaş haftalık 10 saat 42 dakika kitap okuyor. Listede Tayland haftalık 9 saat 24 dakika ile ikinci, Çin haftalık 8 saat ile üçüncü sırada yer bulmuş.
Peki, ülkemizde durum nasıl? Türkiye haftalık 5 saat 54 dakika ile listenin 18'inci sırasında yer edinmiş.
Araştırmanın “2021 yılında dünyada okuryazarlık oranları ne durumda?” bölümünde ise,  2021 için küresel okuryazarlık oranı yüzde 86 olarak belirlenmiş., Batı Asya ve Pasifik ülkeleri En yüksek okuryazarlık oranlarına sahip ülkeler, Sahra Altı Afrika ülkeler ise en düşük okuryazarlık oranına sahip ülkeler olurken, Andorra, Lüksemburg, Norveç ve Lihtenştayn ise Yüzde 100 okuryazarlık oranına sahip ülkeler olarak yer almışlar.
Peki, Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye ise araştırma yapılan 180 ülke arasında 140. sırada yer alıyor.
 
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sırada, Afrika ülkeleriyle aynı kategoride.
 
TÜİK’E göre de Türkiye'de kitap alma, ihtiyaç listesinin 235'inci sırasında yer alıyor. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye’de yalnızca 25 cent.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) geçen yıl yayınladığı verilere göre, 
Türkiye'de kitap okumaya kişi başına ayrılan süre günde yalnızca bir dakika. Buna karşın, televizyon izlemeye 6 saat, internete 7,5 saat, sosyal medyaya 3 saat zaman ayırıyor.
Sadece gençlerimiz değil, çocuğundan, yaşlısına herkes boş olan vakitlerinin çoğunluğunu internet, bilgisayar, telefon vs gibi cihazlarla geçiriyor. Türkiye’de internet kullanıcılarının aylık aktivitelerine bakıldığında yüzde 93’ü internette online video izlemekte, yüzde 45’i vlog yayınları ile vakit geçirmektedir. Yüzde 72’si ise müzik dinlemekte, yüzde 43’lik bir kesim de radyo dinlemektedir.
 
We Are Social ve Kepios’un “2022 Dijital Türkiye” raporuna göre, Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 80,8’i sosyal medya kullanıyor.
Yapılan araştırmaya göre YouTube, Türklerin en fazla ilgi gösterdikleri sosyal medya platformu. 57,4 milyon kullanıcısı olan Youtube’u, 52,15 milyon kullanıcıya sahip Instagram izliyor. Facebook 34,4 milyon, Tiktok 25,56 milyon, Messenger 16,8 milyon, Linkedin 17,2 milyon, Twitter 16,1 milyon, Snapchat ise 12,9 milyon kullanıcı sayısına sahip.
Sosyal medya kullanımın yaş dağılımına baktığımızda ise en yüksek kullanım oranı 25-34 yaş arasında oluyor. 
Televizyonlarda dizi izlemekten, elimize aldığımız en gelişmiş telefonlardan internete olan bağımlılığımız kitap okumayı bizim için âdete bir yük haline getiriyor. Tabii internetten olumlu yönden faydalananlarda var.
Gelişmiş ülkelerde her yaştan insanların parklarda, deniz kenarlarında, yolculuklarında, akşamları yatmadan önce gazete ve kitaplar ellerinden düşmezken,(En somut örneği ülkemize gelen turistler)
Bizim insanlarımızda deniz kenarındaki şezlonglarda güneşlenirken, parklarda otururken, kitap okumanın mümkün olacağı toplu taşıma araçlarında, yolda dahi yürürken gencinden yaşlısına kimi görsek, ellerinde telefon, internetten etraflarını adeta görmüyorlar.
Gelişmiş ülkelerde insanlar okumaktan etraflarını görmezken, bizdekiler internette olmaktan etraflarını görmüyorlar.
Diğer yandan Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45'i aşk, yüzde 43'ü dini (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor. Ne yazık ki kitap okumayanlarda  “Kitap okuyamıyorum, akşam eve gelince yoruluyorum zaten, çocuklarla ilgileniyorum, kitap okumaya vakit kalmıyor.”  gibi her zaman bir mazeret buluyorlar. 
 
Bir ülkenin refah ve mutluluğu; o ülke insanlarının nitelikli ve sürekli bir eğitim almaları ve bununla kazandıkları bilgi, beceri ile ekonomik büyümeye yapabilecekleri katkıya bağlıdır. Bunun için, sosyo-ekonomik gelişmenin en önemli itici gücü ve verimlilik artışının en önemli unsuru, toplumun eğitim düzeyidir. Şüphesiz ki eğitim hayatımız ailede başlar. Eğitimin her aşamasında ailenin yeri oldukça büyük bir öneme sahiptir. Anneler-babalar çocuklarının karşısında kısa zamanlı okumalar yaparlarsa ve ara ara çocuklarını kitapçılara götürüp onların kitap edinmesine yardımcı olurlarsa bu durum onlarda yavaş yavaş kitap okuma konusunda alışkanlık kazanma yaratacaktır diye düşünüyorum. 
Kısaca özetlemem gerekirse; çocuklarımıza kitap okumayı sevdirmeliyiz. Kendimizde kitap okumaya zaman ayırmalıyız.
Sonuç olarak; Bugün yapılan araştırmalarda okumayı sevmeyen bir millet gibi görünsekte, bunun doğru olmadığı kanaatini taşımaktayım. Çünkü okumak bizim kültürümüzde, dinimizde her zaman önemli yer tutmuştur. Ayrıca Sosyal Medyayıda okuma alışkanlığının önünde bir engel gibi görmek doğru değildir. 
Önemli olan Sosyal Medyadan doğru olarak yararlanabilmek, ülkemizde ve dünyada yaşanan hızlı değişime uyum sağlayabilmek ve ülke kalkınmasına destek verebilmek için, çocuklarımızı, gençlerimizi, araştıran, soran ve sorgulayan, okumayı seven birer birey olarak yetiştirmek, eğitim ve öğretim sistemimizin çağdaş seviyeye yükseltilerek çağın gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırmaktır.
  Atatürk’ün bizlere gösterdiği “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefimize “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” ilkesiyle varmamız mümkün olacaktır.
  
  Cengiz Ceylan
   Eğitimci Yazar
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Asım Cansu
(31.07.2022 23:49 - #72287)
Okumak!.. Hocam emeğine bilincine sağlık, o kadar güzel detaylı anlatmışsın ki, üzerine koyacağınız her hangi bir şey yok.. Okumanın getirisini ben kendimden örneklerken, şu şekilde tarif ediyorum okumaya başlamadan önce, ve sonra diye iki kategoriye ayırıyorum.. Üzülerek belirteyim ki, kitap okumadan önce kendimin bir hiç olduğunu, okumaya başladıktan sonra net olarak gördüm.. Başka sözüm yok..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erdoğan Cankurt
(31.07.2022 23:50 - #72288)
Sevgili hocam, Öncelikle toplusal duyarlılığınıza araştırmalarınıza, bilimsel ve istatistiki verilerle bilgilendirmenize teşekkür ederim. Belirttiğiniz istatistiki veriler benim düşündüğümden daha iyi durumda. Çünkü ülkemizde adı konulmasada okumanın yasaklandığını, okuyanın adeta cezalandırıldığını ve hatta kitapların bizzat devlet tarafından toplatılıp meydanlarda törenle yakıldığına hepimiz şahit olmuşuzdur. Öyle bir ülke düşününki, kitapları toplayıp yaktırıyor. Bu ülke okuma seferberliğini nasıl başlatabilir. Buna rağmen okuma, araştırma ve sorgulama yapma oranları kısmide olsa artmış görülüyor. Nevarki, Bu kısmi artış tabana yaygınlaşan bir okuma kültürü deyil, mevcut okuyucuların okumaya daha fazla bütçe ve zaman ayırmaları ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bahsetmişsiniz yazınızda dinimiz okumayı öneriyor, hatta ilk ayeti oku diye başlıyor diye. Ancak bu "oku" diyaloğu kuran ı oku ezberle diye lansedilmiştir. Yoksa oku bil, bilgilen, okuduklarınla yaşam arasında ilişki kur, sorgula merak et öğren şeklinde öğretilmemiştir. Hatta böyle oku sorgula şeklindeki öğretiler dinden çıkma, kafirlikle suçlanmıştır. İsrarla okumayı sürdürenler adeta afaroz edilmiştir. Matbaanın çıkışından tam dörtyüzyıl sonra ülkeye lutfen kabul edilişide bundan deyilmidir. Herşeye rağmen toplumun geniş kesimlerinin merakını artırarak okumaya sevk etmek, toplumumuzdaki bütün aydınların görevi olduğuna inananlardanım. Dahada önemlisi en büyük görevde eğitimci öğretmenlerimize düşmektedir. Asım arkadaşın dediği gibi, çok etraflıca bütün yönleri ile değerlendirmişsiniz. Söylenecek eklenecek birşey kalmamış. Okuma yazma bilmek, okur olmak anlamına gelmiyor tabii. Bol bol okumalı, araştırmalı, toplumun gelişiminin ve sağlığının bu kulvarda olduğunu her fırsatta yenilememizin doğru olacağına inancımı yenilemek isterim. Tekrar emeğiniz, araştırmalarınıza özellikle teşekkür ediyorum. İyi akşamlar, sevgiler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.