19 NİSAN  CUMA - 23 NİSAN SALI 2024

“OSMANLI’DA SANAYİLEŞME HAMLESİ VE HEREKE FABRİKA-İ HÜMAYUNU”

12.03.2022 - 19:48, Güncelleme: 12.03.2022 - 19:48
 

“OSMANLI’DA SANAYİLEŞME HAMLESİ VE HEREKE FABRİKA-İ HÜMAYUNU”

Galatasaray Lisesi (eski) Müdürü, çok kıymetli hocam Marmara Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Vahdettin Engin ile uzun bir sürenin ardından "Gebzeli Yazarlar ve Kitap Tanıtım Günleri" programında karşılaştık. Hocamızla son kitabı "Hereke Fabrikasının Kuruluşu" ve Osmanlı'da Sanayileşme Hamlesi üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizden satır başları...

1. Osmanlı’da sanayileşme hamlesi ilk olarak hangi dönemde başlamıştır?             Osmanlı’da sanayileşme hamlesi ilk olarak Sultan Abdülmecid döneminde Tanzimat’ın ilanından hemen sonra 1840’lı yıllarda başlamıştır. O dönemde özel sektörün büyük yatırımları finanse edebilecek sermaye birikimine sahip olmamasından dolayı sanayileşme hamlesi devlet eliyle gerçekleşmiştir.  İstanbul’da, Yedikule ile Küçükçekmece arasındaki yaklaşık 130 kilometre uzunluğundaki alan, İngiltere’nin sanayi bölgesinin isminden ilham alınarak "Türk Manchester" ı ilan edildi ve burada sanayi parkı kurulmasına çalışıldı.             Osmanlı yöneticileri, 1843’ten itibaren bölgede büyük bir sanayi ve zirai üretim kompleksi inşa ettiler. Zeytinburnu’nda demir işleme ve makine imalathanesi, kumaş ve pamuklu çorap üretim tesisi, bölgedeki fabrikalara kalifiye elman yetiştirmek üzere bir teknik okul ve işçilerin ikameti için o dönemin şartlarına göre muazzam sayılabilecek bir de bina yapıldı. Ayrıca Bakırköy’deki baruthaneye ilaveten bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma fabrikası, demir atölyesi ve küçük bir tersane inşa edildi. Yeşilköy’de Fransız modeli bir çiftlik kuruldu ve çiftliğe yeni hayvan cinsleri, binlerce fidan ve çeşitli deney tohumları temin edildi. Çiftlik bünyesinde ayrıca, ziraatçı yetiştirecek bir de okul açıldı. Bu büyük İstanbul kompleksi batıda Küçükçekmece’deki baruthaneyle, doğuda ise Yedikule’deki tuzla ile sona eriyordu. Bütün bu sanayileşme hamlesi tek bir yönetim altında toplandı ve yönetimde büyük ölçüde "Dadian/Dadyan" isimli Ermeni aileden istifade edildi, özellikle Ohannes Dadyan Efendi, Hereke Fabrikası dahil olmak üzere birçok fabrikanın kurucuları arasındaydı. Kurulan merkezi sanayi komitesi, taşrada da aynı şekilde gayret gösterdi. Hereke’de de önce kumaş sonrasında pamuklu dokuma fabrikası açıldı. Hammadde ihtiyacının temini için, yeni çiftlikler kuruldu. Yapılan bu yatırımlarda Sultan Abdülmecid’in en temel hedefi ülke kaynaklarının ülke dışına çıkmadan ülke içinde değerlendirilmesi ve Avrupa’da Sanayi İnkılâbına bağlı olarak yaşanan sosyo-ekonomik dönüşümün Osmanlı’da da sağlanmasıydı. Bu noktada sanayileşmeye yönelik ilk adımlar; Sultan Abdülmecid döneminde atılmış ve özellikle Sultan İkinci Abdülhamid sanayileşmenin yollarını aramıştır.   2. Hereke Fabrikası hangi amaçla kimler tarafından hangi dönemde kurulmuştur?  Hereke Fabrika-i Hümayunu, aslında ilk kurulduğu yıllarda bir özel sektör girişimiydi. Fabrikanın devletleştirilmesi fabrikanın kurulmasından çok kısa bir süre sonra olmuştur. Fabrika 1843 yılında kurulmuş olup kurucuları Ohannes Dadyan Efendi ve Serasker Rıza Paşa’dır. Fabrika kurulduğunda ilk olarak günlük 50 adet tenzilat kumaş, 25 adette ipekli kumaş üretilmesi amaçlanmıştı. Sultan Abdülmecid fabrika açıldıktan sonra İstanbul'dan İzmit Körfezine kadar uzanan bir deniz gezisine çıkmış, bu gezi esnasında Ohannes Dadyan Efendi ve Serasker Rıza Paşa, padişah Sultan Abdülmecid'i fabrika hakkında bilgilendirmişlerdi. Sultan Abdülmecid bu görüşmenin ardından Osmanlı'daki ilk fabrikalardan birisi olan Hereke Kumaş Fabrikasının devletleştirilmesini istedi. Padişahın emriyle gerekli ödemeler yapıldı, sonrasında Hereke Kumaş Fabrikası 1845 yılında devletleştirildi ve “Hereke Fabrika-i Hümayunu” adını aldı.   3. Hereke Fabrikasında hangi türlerde üretim yapılmıştır? Burada üretilen ürünler nerede kullanılmıştır? Fabrikanın devletleştirildiği tarih 1845 tarihidir. Fabrikadaki üretim kapasitesi ilk yıllarda oldukça sınırlı olup sonraki yıllarda üretimde ciddi artışlar yaşanmıştır. Fabrikada üretilen kumaşlar ilk aşamada sarayın perde ihtiyacını karşılamak sonrasında saray ve ordunun kıyafet ihtiyacını gidermek amacıyla kullanıldı. Burada üretilen perdelik kumaşlar ve daha sonraki yıllarda üretilecek olan halı ve kilimler de Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi Sarayları ve boğazdaki çeşitli konaklarda kullanıldı. 1850'li yıllarda fabrikada kumaşın yanında dokumacılıkta başladı çeşitli tür ve ebatlarda halı, kilimler üretildi. Hereke dokumaları ve kumaşlarının kullanım alanı her geçen yıl daha da genişledi ve farklı alanlarda üretim yapılmaya başlandı. Kutsal topraklarda Mekke'de Kâbe’de, Medine'de ise Mescid-i Nebevi'de, Kudüs’te Mescid-i Aksa’da, Hereke kumaşı ile üretilen seccadeler kullanıldı. Fabrika özellikle Sultan II. Abdülhamid döneminde oldukça önem kazandı. 1878 yılında fabrikada yaşanan yangın fabrikanın bir süre atıl halde kalmasına neden oldu. Sonrasında tekrardan ciddi bir masraf yapılarak fabrika yenilendi ve Fransa'dan bir müdür getirildi. Hereke kumaşlarının kalitesini ve farklılığını vurgulayan özel bir logo hazırlatıldı. Hereke Fabrikası'nda üretilen kumaş ve halılar, bu dönemde bir dünya markası halini almaya başladı. Dokuma ve kumaş üretimi uzun bir dönem aynı fabrika içinde yapıldıysa da halı ve kilim üretimi için 1891 yılında Hereke'de ayrı bir fabrika kuruldu. Fabrika bünyesine sadece Hereke‘de değil Kocaeli bölgesinde birçok aileye iş imkânı sağlandı. Sultan II. Abdülhamid döneminde fabrikanın 1200 kadın, 800 erkek olmak üzere toplamda 2000 çalışanı vardı. Fabrika çalışanlarının büyük bölümü kadın ve çocuk yaşta sayılabilecek gençlerden oluşmaktaydı.   4. Hereke Fabrikasının ve bu fabrikada üretilen ürünlerin diplomatik ilişkilerde önemi nedir? Özellikle Sultan İkinci Abdülhamid döneminde Hereke kumaşı, halı ve kilimleri, uluslararası diplomasi de önemli bir araç haline geldi. Ülkeye gelen birçok hükümdar, devlet adamı ve elçilere, Hereke Fabrikasında üretilen ürünler hediye edildi. Bunlar içerisinde Alman İmparatoru Kayser II. Wilhellm, eşi İmparatoriçe Augusta Victoria ve maiyetindeki Alman Dış İşleri Bakanı, Almanya’nın Osmanlı Büyükelçisi’nin ayrı bir yeri vardı. Alman İmparatoru, 1898 yılında Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid’i ziyarete geldi ve bu ziyaretin bir gününü de Hereke gezisine ayırdı.  Alman İmparatoru, İstanbul’dan Hereke'ye, Hereke halılarıyla kaplı olan bir trenle geldi. İmparatoru, Hereke Tren İstasyonu'nda fabrika müdürü Faik Bey, fabrikanın kurucularından Ohannes Dadyan Efendi ve çeşitli paşalar, devlet görevlileri karşıladılar. İmparatora devasa bir halı ve fabrika da üretilen birçok farklı türde ürün hediye ettiler. Alman İmparatoru için özel olarak tek bir çivi kullanmadan İstanbul'da yapılan kayıklarla Hereke'ye getirilen ve Hereke'de montajı yapılan Wilhellm Köşkü'nde kaldı. Burada kısa bir süre dinlendikten sonra gezmek amacıyla Hereke Fabrikasını gitti. İmparatoru ve beraberindeki heyeti fabrikanın kapısında Nimet adlı sekiz yaşındaki bir kız çocuğu karşıladı, imparatora çiçek sundu. İmparatorda kız çoğunun eğitim ve çeyiz masraflarını karşılayacağının sözünü verdi. Bu gezi günlerce Osmanlı ve Alman Basınında konuşuldu, oldukça büyük etki yarattı.  Sultan II. Abdülhamid, Alman İmparatoru Kayser II. Wilhellm başta olmak üzere birçok yabancı devlet adamına Hereke Fabrikasını gezdirmiş ve Osmanlı'da da büyük sanayi kuruluşları olduğunu göstermiştir.   5. Son dönem Osmanlı padişahları açısından Hereke Fabrikasının önemi nedir? Son dönem padişahları içerisinde Sultan II. Abdülhamid, Hereke Fabrikasına ayrı bir önem vermekteydi. Nitekim İstanbul dışında ilk ziyaretini Hereke Fabrikasına yapmıştır. Yanına kardeşlerini ve bazı devlet adamlarını da alarak deniz yoluyla Hereke'ye gelen Sultan II. Abdülhamid, fabrikayı ziyaret etmiş, üretim faaliyetini yerinde görmüştür. Gezi sonrasında Osmanlı Basınına demeç veren padişah, Hereke Fabrikasında üretilen kumaş ve dokumalarının, Avrupa'daki muadillerinden çok daha kaliteli olduğunu belirtmiş ve fabrikaya 250 tezgâhın ilave edilerek üretimin daha da arttırılmasını istemiştir. Sultan İkinci Abdülhamid’in iktidarının son yıllarında gerek fabrikanın ihtişamı gerekse Hereke şehrinin taşıdığı güzelliklerden dolayı 1906-1908 yılları arasında İstanbul'dan Hereke'ye günü birlik tren seyahatleri düzenlenmiştir.  Bu seyahatler sırasında şehre gelenler hem fabrikayı gezmişler hem alışveriş yapmışlar hem de Wilhellm Köşkünu ziyaret ederek, Hereke sahilinde piknik yapmışlardır. Günü birlik yapılan bu ziyaretler Hereke'nin tanınırlığını daha da arttırmıştır. Sultan İkinci Abdülhamid de babası Sultan Abdülmecid gibi imkânlar dâhilinde sanayileşmeye büyük önem vererek ve ülkenin kaynaklarının ülke dışına çıkmasını engellemeye çalışmıştır. Sultan Mehmet Reşat, padişah olduktan çok kısa bir süre sonra 1909 yılında Ertuğrul Yatı ile Hereke'ye gelmiştir. Hereke Fabrikası, I. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında Mütareke döneminde zor günler geçirmiş, üretim büyük oranda durmuştur. Fabrikanın yeniden canlanması Cumhuriyet Dönemi’nde olmuştur.   6. Cumhuriyet Dönemi'nde Hereke Fabrikasının durumu nasıl olmuştur? Cumhuriyet Dönemi'nde fabrikaya yönelik yatırımlar arttırılmış, basın-yayın faaliyetleri aracılığıyla “Hereke Kumaşları” ve “Hereke Halısı” nın tanıtımına büyük önem gösterilmiştir. Hereke Fabrikası daha sonra Sümerbank bünyesine alınmasıyla reklam ve yatırımlar daha da artmıştır. Hereke Fabrikasında yakın tarihe kadar hem kumaş hem de dokuma üretimine devam etmiştir. Sümerbank’ın özelleştirilmesine bağlı olarak 1996 yılında Hereke Fabrikası da özelleştirilmiştir. Fabrikanın özelleştirilmesinden bir süre sonra üretim faaliyetleri ne yazık ki son bulmuş, Türkiye’nin en büyük markalarından birisi unutulmaya yüz tutmuştur.   7. Günümüzde Hereke şehri ve Hereke Fabrikası için yapılması gerekenler nelerdir?  Bu toprakların çocuğu olarak şunu kesinlikle belirtmem gerekir; Hereke Fabrikası’nın olduğu alan muhakkak bir sanayi müzesine dönüştürülmeli, müzede kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlenmelidir. Bu Kocaeli bölgesinin tanıtımı açısından önemli olduğu gibi Osmanlı’nın son dönemindeki sanayileşme hamlesinin anlaşılması açısından da önemlidir. Ayrıca Hereke halısı unutturulmalı, yapılacak yatırım ve teşviklerle yeniden bir dünya markası haline getirilmelidir.             Sayın hocamıza bize zaman ayırarak verdiği kıymetli bilgilerden dolayı teşekkür ederiz. 9 Haziran 1934 tarihli Haber Gazetesinde “Hereke Kumaşları” ile ilgili reklam haberi      22 Şubat 1933 tarihli Akşam Gazetesinde “Hereke Halıları” ile ilgili reklam haberi   Günümüzde TBMM Milli Saraylar Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası olarak faaliyet yürüten Hereke Fabrika-i Hümayunu   Prof. Dr. Vahdettin Engin’in son kitabı Hereke Fabrikasının Kuruluşu   Söyleşi sonrasında Sayın Prof. Dr. Vahdettin Engin ile hatıra fotoğrafımız
Galatasaray Lisesi (eski) Müdürü, çok kıymetli hocam Marmara Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Vahdettin Engin ile uzun bir sürenin ardından "Gebzeli Yazarlar ve Kitap Tanıtım Günleri" programında karşılaştık. Hocamızla son kitabı "Hereke Fabrikasının Kuruluşu" ve Osmanlı'da Sanayileşme Hamlesi üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizden satır başları...

1. Osmanlı’da sanayileşme hamlesi ilk olarak hangi dönemde başlamıştır?

            Osmanlı’da sanayileşme hamlesi ilk olarak Sultan Abdülmecid döneminde Tanzimat’ın ilanından hemen sonra 1840’lı yıllarda başlamıştır. O dönemde özel sektörün büyük yatırımları finanse edebilecek sermaye birikimine sahip olmamasından dolayı sanayileşme hamlesi devlet eliyle gerçekleşmiştir.  İstanbul’da, Yedikule ile Küçükçekmece arasındaki yaklaşık 130 kilometre uzunluğundaki alan, İngiltere’nin sanayi bölgesinin isminden ilham alınarak "Türk Manchester" ı ilan edildi ve burada sanayi parkı kurulmasına çalışıldı.

            Osmanlı yöneticileri, 1843’ten itibaren bölgede büyük bir sanayi ve zirai üretim kompleksi inşa ettiler. Zeytinburnu’nda demir işleme ve makine imalathanesi, kumaş ve pamuklu çorap üretim tesisi, bölgedeki fabrikalara kalifiye elman yetiştirmek üzere bir teknik okul ve işçilerin ikameti için o dönemin şartlarına göre muazzam sayılabilecek bir de bina yapıldı. Ayrıca Bakırköy’deki baruthaneye ilaveten bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma fabrikası, demir atölyesi ve küçük bir tersane inşa edildi. Yeşilköy’de Fransız modeli bir çiftlik kuruldu ve çiftliğe yeni hayvan cinsleri, binlerce fidan ve çeşitli deney tohumları temin edildi. Çiftlik bünyesinde ayrıca, ziraatçı yetiştirecek bir de okul açıldı. Bu büyük İstanbul kompleksi batıda Küçükçekmece’deki baruthaneyle, doğuda ise Yedikule’deki tuzla ile sona eriyordu. Bütün bu sanayileşme hamlesi tek bir yönetim altında toplandı ve yönetimde büyük ölçüde "Dadian/Dadyan" isimli Ermeni aileden istifade edildi, özellikle Ohannes Dadyan Efendi, Hereke Fabrikası dahil olmak üzere birçok fabrikanın kurucuları arasındaydı. Kurulan merkezi sanayi komitesi, taşrada da aynı şekilde gayret gösterdi. Hereke’de de önce kumaş sonrasında pamuklu dokuma fabrikası açıldı. Hammadde ihtiyacının temini için, yeni çiftlikler kuruldu. Yapılan bu yatırımlarda Sultan Abdülmecid’in en temel hedefi ülke kaynaklarının ülke dışına çıkmadan ülke içinde değerlendirilmesi ve Avrupa’da Sanayi İnkılâbına bağlı olarak yaşanan sosyo-ekonomik dönüşümün Osmanlı’da da sağlanmasıydı. Bu noktada sanayileşmeye yönelik ilk adımlar; Sultan Abdülmecid döneminde atılmış ve özellikle Sultan İkinci Abdülhamid sanayileşmenin yollarını aramıştır.

 

2. Hereke Fabrikası hangi amaçla kimler tarafından hangi dönemde kurulmuştur? 

Hereke Fabrika-i Hümayunu, aslında ilk kurulduğu yıllarda bir özel sektör girişimiydi. Fabrikanın devletleştirilmesi fabrikanın kurulmasından çok kısa bir süre sonra olmuştur. Fabrika 1843 yılında kurulmuş olup kurucuları Ohannes Dadyan Efendi ve Serasker Rıza Paşa’dır. Fabrika kurulduğunda ilk olarak günlük 50 adet tenzilat kumaş, 25 adette ipekli kumaş üretilmesi amaçlanmıştı. Sultan Abdülmecid fabrika açıldıktan sonra İstanbul'dan İzmit Körfezine kadar uzanan bir deniz gezisine çıkmış, bu gezi esnasında Ohannes Dadyan Efendi ve Serasker Rıza Paşa, padişah Sultan Abdülmecid'i fabrika hakkında bilgilendirmişlerdi. Sultan Abdülmecid bu görüşmenin ardından Osmanlı'daki ilk fabrikalardan birisi olan Hereke Kumaş Fabrikasının devletleştirilmesini istedi. Padişahın emriyle gerekli ödemeler yapıldı, sonrasında Hereke Kumaş Fabrikası 1845 yılında devletleştirildi ve “Hereke Fabrika-i Hümayunu” adını aldı.

 

3. Hereke Fabrikasında hangi türlerde üretim yapılmıştır? Burada üretilen ürünler nerede kullanılmıştır?

Fabrikanın devletleştirildiği tarih 1845 tarihidir. Fabrikadaki üretim kapasitesi ilk yıllarda oldukça sınırlı olup sonraki yıllarda üretimde ciddi artışlar yaşanmıştır. Fabrikada üretilen kumaşlar ilk aşamada sarayın perde ihtiyacını karşılamak sonrasında saray ve ordunun kıyafet ihtiyacını gidermek amacıyla kullanıldı. Burada üretilen perdelik kumaşlar ve daha sonraki yıllarda üretilecek olan halı ve kilimler de Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi Sarayları ve boğazdaki çeşitli konaklarda kullanıldı. 1850'li yıllarda fabrikada kumaşın yanında dokumacılıkta başladı çeşitli tür ve ebatlarda halı, kilimler üretildi. Hereke dokumaları ve kumaşlarının kullanım alanı her geçen yıl daha da genişledi ve farklı alanlarda üretim yapılmaya başlandı. Kutsal topraklarda Mekke'de Kâbe’de, Medine'de ise Mescid-i Nebevi'de, Kudüs’te Mescid-i Aksa’da, Hereke kumaşı ile üretilen seccadeler kullanıldı. Fabrika özellikle Sultan II. Abdülhamid döneminde oldukça önem kazandı. 1878 yılında fabrikada yaşanan yangın fabrikanın bir süre atıl halde kalmasına neden oldu. Sonrasında tekrardan ciddi bir masraf yapılarak fabrika yenilendi ve Fransa'dan bir müdür getirildi. Hereke kumaşlarının kalitesini ve farklılığını vurgulayan özel bir logo hazırlatıldı. Hereke Fabrikası'nda üretilen kumaş ve halılar, bu dönemde bir dünya markası halini almaya başladı. Dokuma ve kumaş üretimi uzun bir dönem aynı fabrika içinde yapıldıysa da halı ve kilim üretimi için 1891 yılında Hereke'de ayrı bir fabrika kuruldu. Fabrika bünyesine sadece Hereke‘de değil Kocaeli bölgesinde birçok aileye iş imkânı sağlandı. Sultan II. Abdülhamid döneminde fabrikanın 1200 kadın, 800 erkek olmak üzere toplamda 2000 çalışanı vardı. Fabrika çalışanlarının büyük bölümü kadın ve çocuk yaşta sayılabilecek gençlerden oluşmaktaydı.

 

4. Hereke Fabrikasının ve bu fabrikada üretilen ürünlerin diplomatik ilişkilerde önemi nedir?

Özellikle Sultan İkinci Abdülhamid döneminde Hereke kumaşı, halı ve kilimleri, uluslararası diplomasi de önemli bir araç haline geldi. Ülkeye gelen birçok hükümdar, devlet adamı ve elçilere, Hereke Fabrikasında üretilen ürünler hediye edildi. Bunlar içerisinde Alman İmparatoru Kayser II. Wilhellm, eşi İmparatoriçe Augusta Victoria ve maiyetindeki Alman Dış İşleri Bakanı, Almanya’nın Osmanlı Büyükelçisi’nin ayrı bir yeri vardı. Alman İmparatoru, 1898 yılında Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid’i ziyarete geldi ve bu ziyaretin bir gününü de Hereke gezisine ayırdı.  Alman İmparatoru, İstanbul’dan Hereke'ye, Hereke halılarıyla kaplı olan bir trenle geldi. İmparatoru, Hereke Tren İstasyonu'nda fabrika müdürü Faik Bey, fabrikanın kurucularından Ohannes Dadyan Efendi ve çeşitli paşalar, devlet görevlileri karşıladılar. İmparatora devasa bir halı ve fabrika da üretilen birçok farklı türde ürün hediye ettiler. Alman İmparatoru için özel olarak tek bir çivi kullanmadan İstanbul'da yapılan kayıklarla Hereke'ye getirilen ve Hereke'de montajı yapılan Wilhellm Köşkü'nde kaldı. Burada kısa bir süre dinlendikten sonra gezmek amacıyla Hereke Fabrikasını gitti. İmparatoru ve beraberindeki heyeti fabrikanın kapısında Nimet adlı sekiz yaşındaki bir kız çocuğu karşıladı, imparatora çiçek sundu. İmparatorda kız çoğunun eğitim ve çeyiz masraflarını karşılayacağının sözünü verdi. Bu gezi günlerce Osmanlı ve Alman Basınında konuşuldu, oldukça büyük etki yarattı.  Sultan II. Abdülhamid, Alman İmparatoru Kayser II. Wilhellm başta olmak üzere birçok yabancı devlet adamına Hereke Fabrikasını gezdirmiş ve Osmanlı'da da büyük sanayi kuruluşları olduğunu göstermiştir.

 

5. Son dönem Osmanlı padişahları açısından Hereke Fabrikasının önemi nedir?

Son dönem padişahları içerisinde Sultan II. Abdülhamid, Hereke Fabrikasına ayrı bir önem vermekteydi. Nitekim İstanbul dışında ilk ziyaretini Hereke Fabrikasına yapmıştır. Yanına kardeşlerini ve bazı devlet adamlarını da alarak deniz yoluyla Hereke'ye gelen Sultan II. Abdülhamid, fabrikayı ziyaret etmiş, üretim faaliyetini yerinde görmüştür. Gezi sonrasında Osmanlı Basınına demeç veren padişah, Hereke Fabrikasında üretilen kumaş ve dokumalarının, Avrupa'daki muadillerinden çok daha kaliteli olduğunu belirtmiş ve fabrikaya 250 tezgâhın ilave edilerek üretimin daha da arttırılmasını istemiştir. Sultan İkinci Abdülhamid’in iktidarının son yıllarında gerek fabrikanın ihtişamı gerekse Hereke şehrinin taşıdığı güzelliklerden dolayı 1906-1908 yılları arasında İstanbul'dan Hereke'ye günü birlik tren seyahatleri düzenlenmiştir.  Bu seyahatler sırasında şehre gelenler hem fabrikayı gezmişler hem alışveriş yapmışlar hem de Wilhellm Köşkünu ziyaret ederek, Hereke sahilinde piknik yapmışlardır. Günü birlik yapılan bu ziyaretler Hereke'nin tanınırlığını daha da arttırmıştır. Sultan İkinci Abdülhamid de babası Sultan Abdülmecid gibi imkânlar dâhilinde sanayileşmeye büyük önem vererek ve ülkenin kaynaklarının ülke dışına çıkmasını engellemeye çalışmıştır. Sultan Mehmet Reşat, padişah olduktan çok kısa bir süre sonra 1909 yılında Ertuğrul Yatı ile Hereke'ye gelmiştir. Hereke Fabrikası, I. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında Mütareke döneminde zor günler geçirmiş, üretim büyük oranda durmuştur. Fabrikanın yeniden canlanması Cumhuriyet Dönemi’nde olmuştur.

 

6. Cumhuriyet Dönemi'nde Hereke Fabrikasının durumu nasıl olmuştur?

Cumhuriyet Dönemi'nde fabrikaya yönelik yatırımlar arttırılmış, basın-yayın faaliyetleri aracılığıyla “Hereke Kumaşları” ve “Hereke Halısı” nın tanıtımına büyük önem gösterilmiştir. Hereke Fabrikası daha sonra Sümerbank bünyesine alınmasıyla reklam ve yatırımlar daha da artmıştır. Hereke Fabrikasında yakın tarihe kadar hem kumaş hem de dokuma üretimine devam etmiştir. Sümerbank’ın özelleştirilmesine bağlı olarak 1996 yılında Hereke Fabrikası da özelleştirilmiştir. Fabrikanın özelleştirilmesinden bir süre sonra üretim faaliyetleri ne yazık ki son bulmuş, Türkiye’nin en büyük markalarından birisi unutulmaya yüz tutmuştur.

 

7. Günümüzde Hereke şehri ve Hereke Fabrikası için yapılması gerekenler nelerdir?

 Bu toprakların çocuğu olarak şunu kesinlikle belirtmem gerekir; Hereke Fabrikası’nın olduğu alan muhakkak bir sanayi müzesine dönüştürülmeli, müzede kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlenmelidir. Bu Kocaeli bölgesinin tanıtımı açısından önemli olduğu gibi Osmanlı’nın son dönemindeki sanayileşme hamlesinin anlaşılması açısından da önemlidir. Ayrıca Hereke halısı unutturulmalı, yapılacak yatırım ve teşviklerle yeniden bir dünya markası haline getirilmelidir.

            Sayın hocamıza bize zaman ayırarak verdiği kıymetli bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.


9 Haziran 1934 tarihli Haber Gazetesinde “Hereke Kumaşları” ile ilgili reklam haberi 

 

 

22 Şubat 1933 tarihli Akşam Gazetesinde “Hereke Halıları” ile ilgili reklam haberi

 

Günümüzde TBMM Milli Saraylar Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası olarak faaliyet yürüten Hereke Fabrika-i Hümayunu

 

Prof. Dr. Vahdettin Engin’in son kitabı Hereke Fabrikasının Kuruluşu

 

Söyleşi sonrasında Sayın Prof. Dr. Vahdettin Engin ile hatıra fotoğrafımız

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.