Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

HANGİ ENFLASYON DOĞRU?

Geçmişten günümüze kadar haber kaynaklarından güncel ve yaşanan en flaş gelişmeler ile ilgili haberleri dinler dururuz. Birde, günlerce, aylarca ve hatta yıllarca gündemden düşmeyen haberler vardır. 2019 un Aralık ayından beri Covit- 19 la yattık, Covit -19 la uyandık. Gerçi bir arada unutulur gibi olsada Covit-19 bu günlerde yeniden gündemimize girdi. Ancak Enflasyon haberleri tahtında keyifle oturmaya devam ediyor. Sabah, akşam enflasyon ve zam haberleri gündemden düşmüyor. Peki; Hayatımızın her döneminde sıklıkla duyduğumuz enflasyon hakkında ne biliyoruz. Enflasyon nedir? Yüksek enflasyon neden olur? Enflasyonun yükselmesi ne anlama gelir? Türkiye’de Enflasyon Sorun Olmaktan ne zaman Çıkacak? İşte tüm bu soruların cevaplarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım.  Öncelikle enflasyonun tanımına bakalım. Sokaktaki hangi vatandaşa sorarsanız sorun. Enflasyon nedir diye sorduğunuzda vereceği cevap; Hayat pahalılığı olacaktır. Peki, enflasyon sadece hayat  pahalığıyla mı ilgilidir. Tabiî ki değil. ​Enflasyon, mal ve hizmetlere dair fiyatların artması sebebi ile paranın satın alma gücünde düşüşü ve bunun sonucu alım gücünde meydana gelen azalmayı ifade eder. Enflasyonla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken önemli bir hususta; fiyatlarlardaki artışın bir seferlik artış olmadığı, bu artışın süreklilik arz etmesi hali olduğudur. Enflasyonunda Fiyatların artış oranına göre, Nedenlerine göre Türleri vardır. Genel fiyat artışlarının düşük düzeylerde gerçekleştiği ve enflasyon beklentisinin meydana gelmediği durumlar için Ilımlı enflasyon veya sürünen enflasyon denir. Bu tür bir enflasyonun ekonomiye olumsuz etkileri olmaz. Birde şuan ülkemizin yaşadığı Yüksek enflasyon türü var. Bu enflasyon, ekonomiyi zarara uğratabilen bir türdür. Yüksek enflasyonda piyasaların işleyişi bozulabilir, paranın bir değer ölçüsü ve tasarruf aracı olma özelliği büyük oranda zayıflayabilir, gelecek hakkında yüksek belirsizlikler söz konusu olabilir. Özellikle Merkez Bankasının enflasyonla ilgili hiçbir tahmini beklentisi doğru çıkmadı.Tahminler hep şaştı. Beklenin üzerinde gerçekleşti enflasyon. Üstelik TÜİK’ın tüm baskılarına rağmen. Hiperenflasyon diye Üçüncü bir enflasyon türü daha varki Allah ülkemizi korusun. Çok yüksek oranda meydana gelen bir enflasyon türüdür. Hiperenflasyonun özelliği, piyasa işlemlerinin ulusal parayla değil, döviz üzerinden yapılmasıyla sonuçlanması ve ulusal para sistemini çöküşe uğratmasıdır. Genelde ülkenin çok ağır koşullardan geçtiği dönemlerde meydana gelir ve bu ülkelerde bol sıfırlı para basarlar yada yeni para birimine geçmek durumunda kalabilirler. İktidarın şu anki en büyük çabasıda ülkemizdeki enflasyonun bir Hiperenflasyona dönüşmesinin önüne geçmek. Çünkü Yüksek enflasyonun ülke için; Gelir dağılımı adaletsizliğinin artması, Reel gelirlerde gerileme, yatırımlarda düşüş, Borçlanma maliyetlerinde yükseliş, Vatandaşın Tasarruf etme eğiliminde azalış ve İş belirsizliği gibi geçici veya kalıcı nitelikte birçok olumsuz sonuçları vardır.   Sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum. Yakın dönemde de bugünkü gibi bir yüksek enflasyon yaşandı mı? 1960 darbesinden sonra liberal ekonomi politikalarından vazgeçilip ve 1963 yılından itibaren yürürlüğe konulan kalkınma planı sayesinde planlı ve düşük enflasyon dönemi yaşanmıştır. Ancak1970'li yıllarda dünyada yaşanan iki büyük petrol krizleri nedeniyle enflasyon ciddi oranlarda yükseldi. 1976'da %15 olan enflasyon 1979'da %81'e, 1980'de %115'ye kadar yükseldi. 43. Türkiye Hükümeti (Milliyetçi Cephe Hükümeti) tarafından 24 Ocak 1980 tarihinde uygulanan ve ekonomik literatüre geçen 24 Ocak kararları ile Türk ekonomisinde köklü değişiklikler yapıldı. 24 Ocak kararları ile uygulanan disiplinli politikalar neticesinde kamu maliyesinde önemli ölçüde iyileşme gerçekleşti ve 1980 yılında %115,6 düzeyindeki enflasyon 1982 yılı sonunda %21,9'a kadar geriledi. 1983 yılında Turgut Özal'ın başbakan olduğu 45.  Hükümet ile birlikte enflasyon yeniden yükselişe geçti. 1988 yılında enflasyon %73,7 seviyesindeydi.1994 yılında Türkiye ekonomi tarihindeki en büyük kamu açığı ve cari açık yaşandı. Tansu Çiller başbakanlığındaki DYP-SHP koalisyonunun oluşturduğu 50. Türkiye Hükümeti tarafından Türk lirası %38 devalüe edildi. ABD doları birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya kadar yükseldi. 1994 yılı sonunda enflasyon üç basamaklı olarak %125,49'a yükseldi. Sonra uygulanan ekonomi programları ile yıllık enflasyon 1997'de yüzde 91'e. 1998 yılı sonunda yıllık enflasyon yüzde 54'e düştü. 18 Nisan 1999 genel seçimleri sonrasında kurulan 56. Türkiye Hükümeti, Aralık 1999'da Uluslararası Para Fonu (IMF) ile stant-by anlaşması imzalandı. Stand-By Anlaşmasına göre 2000-2002 yılları arasındaki üç yıllık dönemin uygulanacak maliye politikaları ve yapısal reformlar belirlendi. Enflasyonla mücadelede 2000 yılı sonu enflasyon hedefinin tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) yüzde 25, toptan eşya fiyat endeksinde (TEFE) yüzde 20; 2001 yılı sonu için TÜFE’ DE yüzde 12, TEFE’DE yüzde 10; 2002 sonunda ise tek haneye düşerek TÜFE’ DE 7, TEFE’DE 5 olacağı hedeflendi. 19 Şubat 2001 tarihinde beklenmedik bir şekilde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında anayasa kitapçığı krizi meydana geldi ve kısa süre içinde 2001 Türkiye ekonomik krizi olarak bilinen ekonomik bir krize dönüştü. Çözüm olarak 13 Mart 2001 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit tarafından ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına Kemal Derviş getirildi. Dünya Bankası gözetiminde "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı" hazırlandı. 2001 yılında IMF'ye yeni bir niyet mektubu sunuldu ve yeni programda 2002, 2003 ve 2004 yılları için yüzde 35, yüzde 20 ve yüzde 12 enflasyon oranları hedeflenmiş olsa da fiili olarak enflasyon odaklı bir strateji uygulanamadı. Bu nedenle 2000-2004 yılları arası dönem Merkez Bankası tarafından örtük enflasyon hedefleme dönemi olarak tanımlanır. Bu yıllar arasında gerçekleşen enflasyon oranı açıklanmamıştır. Yaşanan bu krizin ardından 3 Kasım 2002’de yapılan Genel Seçiminde yeni kurulan AK Parti, aldığı 34,63 tarihi oy ile MHP, CHP, DYP ve ANAP gibi bir döneme damga vuran önemli siyasi partilerin baraj altında kalmasıyla iktidar oldu.  Son 20 yıldır ülke AKP tarafından yönetilmektedir. Yukarıda belirttiğim gibi AKP 2002 de iktidara geldi ama 2005 yılından itibaren enflasyon rakamları yeniden açıklanmaya başlandı. 2005-2016 yılları arasında en düşük yüzde 6,16 (2012) ile en yüksek yüzde 10,45 arasında değişen yıllık enflasyonlarla yaşadık. 2017 den sonra enflasyon tırmanışa geçti. 2017 de %11,91-2018 de %20,30, 2019 da %11,84, 2020 de %14,60 oldu. 2021’de yüzde 36,08 olan enflasyon TÜİK verilerine göre (Temmuz 2022) de yüzde 79,60 olarak Türkiye’nin tanıştığı (şimdilik) en büyük dördüncü enflasyon oldu.  TÜİK’E göre yüzde 79,60 olan enflasyonun doğru olmadığını söyleyen Enflasyon Araştırma Grubu ENAG da yıllık enflasyonu yüzde 176,04 olarak açıkladı. Birde vatandaşın günlük yaşadığı yüzde 300’e varan enflasyon var. TÜİK’E göre yüzde 79,60 ENAG a göre de yüzde 176,04 olarak açıklanan yıllık enflasyon rakamları arasındaki fark yüzde 96,44 gibi inanılmaz bir fark. Bu iki enflasyon haricinde Birde halkın yaşadığı yüzde 300’lere dayanan enflasyon var ki oda Türkiye tarihinin 1980 yılında %115,6 ve 1994 yılında %125,49'a olan enflasyonlarının toplamından daha fazla.  Yaz aylarında düşer diye beklenen sebze meyve fiyatları hiçte beklenildiği gibi olmadı. Öyleki TÜİK verileri Temmuz 2022 de aylık enflasyon ÜFE de 2,37 olarak açıklanırken, gıda enflasyonu yüzde 3,49 olmuştur. Yanı ekrana her çıktıklarında çalışanımızı, emeklimizi, vatandaşlarımızı enflasyon canavarına ezdirmeyeceğiz deselerde çalışanıda, emekliside yine perişan. Ezilmeden daha beter oldu. İktidarın enflasyondaki düşüş umudu Kasım, Aralık ayları ama nafile bir umut.  Bu ateşi söndürecek tek güç, biran önce yapılacak genel seçimlerdir.     Cengiz Ceylan     Eğitimci Yazar  
Ekleme Tarihi: 07 Ağustos 2022 - Pazar

HANGİ ENFLASYON DOĞRU?

Geçmişten günümüze kadar haber kaynaklarından güncel ve yaşanan en flaş gelişmeler ile ilgili haberleri dinler dururuz. Birde, günlerce, aylarca ve hatta yıllarca gündemden düşmeyen haberler vardır. 2019 un Aralık ayından beri Covit- 19 la yattık, Covit -19 la uyandık. Gerçi bir arada unutulur gibi olsada Covit-19 bu günlerde yeniden gündemimize girdi. Ancak Enflasyon haberleri tahtında keyifle oturmaya devam ediyor. Sabah, akşam enflasyon ve zam haberleri gündemden düşmüyor.

Peki; Hayatımızın her döneminde sıklıkla duyduğumuz enflasyon hakkında ne biliyoruz. Enflasyon nedir? Yüksek enflasyon neden olur? Enflasyonun yükselmesi ne anlama gelir? Türkiye’de Enflasyon Sorun Olmaktan ne zaman Çıkacak? İşte tüm bu soruların cevaplarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım. 

Öncelikle enflasyonun tanımına bakalım. Sokaktaki hangi vatandaşa sorarsanız sorun. Enflasyon nedir diye sorduğunuzda vereceği cevap; Hayat pahalılığı olacaktır. Peki, enflasyon sadece hayat  pahalığıyla mı ilgilidir. Tabiî ki değil. ​Enflasyon, mal ve hizmetlere dair fiyatların artması sebebi ile paranın satın alma gücünde düşüşü ve bunun sonucu alım gücünde meydana gelen azalmayı ifade eder. Enflasyonla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken önemli bir hususta; fiyatlarlardaki artışın bir seferlik artış olmadığı, bu artışın süreklilik arz etmesi hali olduğudur.

Enflasyonunda Fiyatların artış oranına göre, Nedenlerine göre Türleri vardır. Genel fiyat artışlarının düşük düzeylerde gerçekleştiği ve enflasyon beklentisinin meydana gelmediği durumlar için Ilımlı enflasyon veya sürünen enflasyon denir. Bu tür bir enflasyonun ekonomiye olumsuz etkileri olmaz.

Birde şuan ülkemizin yaşadığı Yüksek enflasyon türü var. Bu enflasyon, ekonomiyi zarara uğratabilen bir türdür. Yüksek enflasyonda piyasaların işleyişi bozulabilir, paranın bir değer ölçüsü ve tasarruf aracı olma özelliği büyük oranda zayıflayabilir, gelecek hakkında yüksek belirsizlikler söz konusu olabilir. Özellikle Merkez Bankasının enflasyonla ilgili hiçbir tahmini beklentisi doğru çıkmadı.Tahminler hep şaştı. Beklenin üzerinde gerçekleşti enflasyon. Üstelik TÜİK’ın tüm baskılarına rağmen.

Hiperenflasyon diye Üçüncü bir enflasyon türü daha varki Allah ülkemizi korusun. Çok yüksek oranda meydana gelen bir enflasyon türüdür. Hiperenflasyonun özelliği, piyasa işlemlerinin ulusal parayla değil, döviz üzerinden yapılmasıyla sonuçlanması ve ulusal para sistemini çöküşe uğratmasıdır. Genelde ülkenin çok ağır koşullardan geçtiği dönemlerde meydana gelir ve bu ülkelerde bol sıfırlı para basarlar yada yeni para birimine geçmek durumunda kalabilirler.

İktidarın şu anki en büyük çabasıda ülkemizdeki enflasyonun bir Hiperenflasyona dönüşmesinin önüne geçmek. Çünkü Yüksek enflasyonun ülke için; Gelir dağılımı adaletsizliğinin artması, Reel gelirlerde gerileme, yatırımlarda düşüş, Borçlanma maliyetlerinde yükseliş, Vatandaşın Tasarruf etme eğiliminde azalış ve İş belirsizliği gibi geçici veya kalıcı nitelikte birçok olumsuz sonuçları vardır.

 

Sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum. Yakın dönemde de bugünkü gibi bir yüksek enflasyon yaşandı mı?

1960 darbesinden sonra liberal ekonomi politikalarından vazgeçilip ve 1963 yılından itibaren yürürlüğe konulan kalkınma planı sayesinde planlı ve düşük enflasyon dönemi yaşanmıştır.

Ancak1970'li yıllarda dünyada yaşanan iki büyük petrol krizleri nedeniyle enflasyon ciddi oranlarda yükseldi. 1976'da %15 olan enflasyon 1979'da %81'e, 1980'de %115'ye kadar yükseldi. 43. Türkiye Hükümeti (Milliyetçi Cephe Hükümeti) tarafından 24 Ocak 1980 tarihinde uygulanan ve ekonomik literatüre geçen 24 Ocak kararları ile Türk ekonomisinde köklü değişiklikler yapıldı. 24 Ocak kararları ile uygulanan disiplinli politikalar neticesinde kamu maliyesinde önemli ölçüde iyileşme gerçekleşti ve 1980 yılında %115,6 düzeyindeki enflasyon 1982 yılı sonunda %21,9'a kadar geriledi. 1983 yılında Turgut Özal'ın başbakan olduğu 45.  Hükümet ile birlikte enflasyon yeniden yükselişe geçti. 1988 yılında enflasyon %73,7 seviyesindeydi.1994 yılında Türkiye ekonomi tarihindeki en büyük kamu açığı ve cari açık yaşandı. Tansu Çiller başbakanlığındaki DYP-SHP koalisyonunun oluşturduğu 50. Türkiye Hükümeti tarafından Türk lirası %38 devalüe edildi. ABD doları birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya kadar yükseldi. 1994 yılı sonunda enflasyon üç basamaklı olarak %125,49'a yükseldi. Sonra uygulanan ekonomi programları ile yıllık enflasyon 1997'de yüzde 91'e. 1998 yılı sonunda yıllık enflasyon yüzde 54'e düştü.

18 Nisan 1999 genel seçimleri sonrasında kurulan 56. Türkiye Hükümeti, Aralık 1999'da Uluslararası Para Fonu (IMF) ile stant-by anlaşması imzalandı. Stand-By Anlaşmasına göre 2000-2002 yılları arasındaki üç yıllık dönemin uygulanacak maliye politikaları ve yapısal reformlar belirlendi. Enflasyonla mücadelede 2000 yılı sonu enflasyon hedefinin tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) yüzde 25, toptan eşya fiyat endeksinde (TEFE) yüzde 20; 2001 yılı sonu için TÜFE’ DE yüzde 12, TEFE’DE yüzde 10; 2002 sonunda ise tek haneye düşerek TÜFE’ DE 7, TEFE’DE 5 olacağı hedeflendi.

19 Şubat 2001 tarihinde beklenmedik bir şekilde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında anayasa kitapçığı krizi meydana geldi ve kısa süre içinde 2001 Türkiye ekonomik krizi olarak bilinen ekonomik bir krize dönüştü. Çözüm olarak 13 Mart 2001 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit tarafından ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına Kemal Derviş getirildi. Dünya Bankası gözetiminde "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı" hazırlandı. 2001 yılında IMF'ye yeni bir niyet mektubu sunuldu ve yeni programda 2002, 2003 ve 2004 yılları için yüzde 35, yüzde 20 ve yüzde 12 enflasyon oranları hedeflenmiş olsa da fiili olarak enflasyon odaklı bir strateji uygulanamadı. Bu nedenle 2000-2004 yılları arası dönem Merkez Bankası tarafından örtük enflasyon hedefleme dönemi olarak tanımlanır. Bu yıllar arasında gerçekleşen enflasyon oranı açıklanmamıştır.

Yaşanan bu krizin ardından 3 Kasım 2002’de yapılan Genel Seçiminde yeni kurulan AK Parti, aldığı 34,63 tarihi oy ile MHP, CHP, DYP ve ANAP gibi bir döneme damga vuran önemli siyasi partilerin baraj altında kalmasıyla iktidar oldu. 

Son 20 yıldır ülke AKP tarafından yönetilmektedir. Yukarıda belirttiğim gibi AKP 2002 de iktidara geldi ama 2005 yılından itibaren enflasyon rakamları yeniden açıklanmaya başlandı. 2005-2016 yılları arasında en düşük yüzde 6,16 (2012) ile en yüksek yüzde 10,45 arasında değişen yıllık enflasyonlarla yaşadık. 2017 den sonra enflasyon tırmanışa geçti. 2017 de %11,91-2018 de %20,30, 2019 da %11,84, 2020 de %14,60 oldu. 2021’de yüzde 36,08 olan enflasyon TÜİK verilerine göre (Temmuz 2022) de yüzde 79,60 olarak Türkiye’nin tanıştığı (şimdilik) en büyük dördüncü enflasyon oldu. 

TÜİK’E göre yüzde 79,60 olan enflasyonun doğru olmadığını söyleyen Enflasyon Araştırma Grubu ENAG da yıllık enflasyonu yüzde 176,04 olarak açıkladı. Birde vatandaşın günlük yaşadığı yüzde 300’e varan enflasyon var.

TÜİK’E göre yüzde 79,60 ENAG a göre de yüzde 176,04 olarak açıklanan yıllık enflasyon rakamları arasındaki fark yüzde 96,44 gibi inanılmaz bir fark. Bu iki enflasyon haricinde Birde halkın yaşadığı yüzde 300’lere dayanan enflasyon var ki oda Türkiye tarihinin 1980 yılında %115,6 ve 1994 yılında %125,49'a olan enflasyonlarının toplamından daha fazla. 

Yaz aylarında düşer diye beklenen sebze meyve fiyatları hiçte beklenildiği gibi olmadı. Öyleki TÜİK verileri Temmuz 2022 de aylık enflasyon ÜFE de 2,37 olarak açıklanırken, gıda enflasyonu yüzde 3,49 olmuştur. Yanı ekrana her çıktıklarında çalışanımızı, emeklimizi, vatandaşlarımızı enflasyon canavarına ezdirmeyeceğiz deselerde çalışanıda, emekliside yine perişan. Ezilmeden daha beter oldu. İktidarın enflasyondaki düşüş umudu Kasım, Aralık ayları ama nafile bir umut. 

Bu ateşi söndürecek tek güç, biran önce yapılacak genel seçimlerdir.

    Cengiz Ceylan

    Eğitimci Yazar

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Erdoğan Cankurt
(07.08.2022 00:18 - #72295)
Sevgili hocam, Bir iktisatçı, ekonomistin bilimsel bakışı ile ülkemizde yaşanan enflasyonun iniş çıkışlarını yıllara ve ülkenin siyasi iktidarlarının tutumlarınıda ele alarak derin bir analiz yapmışsın. Öncelikle emeğine bilincine sağlık. Ben sosyalist bir düşünceye sahip olarak derimki. Bütün dünyada kapitalist sistem iflaz etmektedir. Ne siyasi olarak, ne ideolojik olarak nede ekonomik olarak dünyayı yönetecek kabileyette, durumda deyiller. Sistemi ayakta tutabilmek için: Kendi kifayetsizliklerini, yönetememe becerisizliklerinin faturasını emekçi halka yüklemelerinden başka birşey deyildir. Sermayenin iktidar sürecini artırmanın oyunu gibi geyor bana. Eflasyonla, develasyonla, kur oyunları ile, ekonomik krizlerle ile emekçi halkları terbiye etmeye çalışıyorlar. Dikkat edin dünyada yaşanan en derin ekonomik krizlerde, Tekeller ekonomik güçlerini ve sermayelerini, varlıklarını artırarak çıkarlar. Kaybeden hep emeği ile çalışan emekçi yığınlarıdır. Onun için bunların enflasyon rakamları ile oynamaları, ekonomiyi iyi göstermeye çalışmaları beyhude çabalardır. Geniş emekçi kitlerer açısından hiç bir geçerliliği ve hükmiyeti yoktur. Ekonomi üretim ve eşit paylaşım yasasına göre dağıtımın sağlanmadığı bütün sistemlerde sıkıntılar hep olacaktır. Ben böyle düşünüyorum Hocam İyi geceler, sevgiler..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Asım Cansu
(07.08.2022 00:19 - #72297)
Kardeşim, ne zaman bu enflasyon denen canavar doğru dürüst açıklandı ki.. Hele de memur ve emeklinin maaş artışları enflasyon oranında belirlemeye başladıktan sonra tam bir aldatmaca ve Ali cengiz oyunu başladı.. Güncel bir konuya değindiğim için çok teşekkürler..Selamlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Yavuz DEMİR
(10.08.2022 09:52 - #72299)
Çok güzel bir yazı.Bazen enflasonu mevcut iktidarlar da yükseltir. Ya döviz girdisi için yada seçim stratejisi için...
Cengiz Ceylan Şu an durum onu gösteriyor. Yılbaşında enflasyonda düşüş sağlamış gibi görünme çabası içerisinde ler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.