Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

TATİL SONRASI OKULA BAŞLAMA SENDROMUNA DİKKAT!

Ailelerin psikolojik olarak çocuklarına destek için ne yapması gerekir Üç ay gibi uzun bir yaz tatili öğrencilerin öğrendiklerini unutmalarına ve öğrenme isteklerinin azalmasına neden olmaktadır. Üstelik bu uzun Yaz tatilinde defterle, kitapla ilişkisini koparan öğrenciler, öğrendiklerini de unutma sürecine girdiklerinden okula başlamak onlara oldukça zor gelmektedir. Ayrıca uzun geçen yaz tatili dönemi, öğrencilerde çeşitli alışkanlıklarında oluşmasına neden olduğu gibi, bu alışkanlıkların aşırı düzeyde kullanılma sıklığına bağlı olarak pekiştirilmesi de bir tatil sendromunun dönüşmesine sebep olmaktadır. Tatil sendromu yaşayan öğrenciler; zihinsel, psikolojik ve davranışsal olarak tatildeki yaşam düzeninden vazgeçememe ya da vazgeçmekte zorlanma yaşamalarının yanında; Okula gitmek istememe, Ders dinlemeye karşı isteksiz olma, Ders çalışmayı sürekli öteleme, Ödevleri yapmaya karşı direnç gösterme, Genel performans düşüklüğü, Uyku düzensizliği ya da okul saatlerine uygun uyku düzenine dönememe, Bilgisayar oyunları, dizi izleme ve arkadaş buluşmaları gibi alışkanlıklarını terk etmekte zorlanma, Genel olarak plansız ve düzensiz bir görüntü sergileme, Aile ve okul kurallarının sınırlarını zorlama, Stres içerisinde olma, Dikkat sorunları yaşama, Okula gitmeme isteksizliğine okulu, öğretmeni ve arkadaşlarını neden olarak gösterme ve bunlarla ilgili gerçek dışı beyanlarda bulunma gibi davranışlar sergileyebilirler.  Çocukların okula ve öğrenime hazır olma motivasyonlarının yükseltilmesi için ailelere büyük görev düşmektedir. Ailelerin tatilinden sonra okula gitmek çocuklarına destek için yapması gerekenler:  Öncelikle çocuğunuzun odasının, kitaplığının ve çalışma masasının onun isteklerine göre düzenlemesine özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca düzenlemeyi onun yapması sağlanmalı. Çocuğunuzdan kırtasiye eksiklerini ve evdeki malzemelerden kullanabileceklerini belirlemesi ve listelemesi istenmeli. Kırtasiye alışverişine öğrenciyle birlikte gidilmelidir. Çocuğun tatilden sonra okula başladığı ilk gün, anne-baba ya da ikisinden biri çocuğu okula götürmeli ve okula geliş-gidiş saatleri, kimin getirip götüreceği ya da servis mi kullanacağı açıklanmalıdır. Çocuğun okula başladığı ilk gün yaşadığı en önemli kaygı, sürekli okulda kalacağı ve eve dönmeyeceği ile ilgili olabilir. Bu tip kaygıların giderilebilmesi için çocuğa açık ve net bilgiler verilerek rahatlatılmalıdır. Okulun ilk günlerinde ve takip eden günlerde daha çok küçük yaş grubundaki çocukların anne-babalarının sınıfta veya salonda bulunması, çocuğun okula alışmasına katkı sağlayacağı düşünülse de aslında çocuğun okula alışmasını güçleştiren bir faktördür. Anne-baba, çocuğu öğretmenine teslim ettikten sonra okuldan ayrılmalıdır. Ancak okula uyumda sorun yaşayan öğrenciler için anne ve babalar, rehberlik servisi ile görüşerek uygun davranış modeli geliştirmelidirler. Çocuğunuz sabah okula gelmeniz konusunda ısrar ediyorsa ona herkesin bir görevi olduğunu, onun görevinin ise okula gitmek olduğunu belirtebilirsiniz. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca sözlerinizin, davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da o denli önemlidir. Uyum problemi yaşayan öğrencilerde; Ağlayarak ya da sözel olarak ayrılığı protesto etmek, Okuldan gitmelerine sarılarak izin vermemek, Arkalarından ağlamak, Okulda sessizce, gruba katılmadan bir köşede oturmak, Sürekli olarak anne-babasının ne zaman geleceğini sormak ve kapıdan ayrılmak istememek gibi tepkiler izlenebilir. Yine bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. gibi. Çocuk herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa anne-baba çocuğu yargılamadan, eleştirmeden dinlemelidir. Eğer çocuğunuzun rahatsız olmadığını biliyorsanız ona uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek, gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır. Okul sistemine yeni uyum sağlayan öğrencilerin, ertesi gün okulda daha verimli olabilmeleri için yatma ve kalkma saatlerine dikkat edilmelidir. Çocuğunuzun okul algısını olumsuz etkileyecek söz, davranış ve eleştirilerde bulunmamaya dikkat ediniz. Çünkü çocuk anne babasının eğitim konusundaki duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Eğitime değer veren, öğretmene/öğretmenlere saygı duyan anne babalar çocuğun okula karşı olumlu tutum geliştirmesine neden olurlar. Yeterli eğitimi almadığı halde yaşamında başarılı olmuş ya da öğretmene karşı saygısı olmayan aileler genellikle çocuğun okul algısını olumsuz etkilemektedirler. Geleceğe güvenle bakabilecek eğitim donanımına sahip çocuklar yetiştirmek için anne ve babaların önce kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirerek kendi eksiklerini tamamlamalı. Çocuk yetiştirmekte öncelikle görev, anne ve babanındır. Okul, öğretmen ve çevre anne babanın çabasını destekleyen etkenlerdir. Anne  ve  baba eğitimin önemine ve çocuğuna alacağı eğitimin kendi geleceğine yönelik sağlayacağı katkılara ne kadar çok değinirse çocuğun “okul” algısıda o kadar güçlenecektir. 2022-2023 eğitim ve öğretim yılının başta sevgili öğrencilerimiz olmak üzere, değerli öğretmenlere ve velilere hayırlar getirmesini, başarılı bir yıl olmasını temenni ederim. Cengiz Ceylan Eğitimci Yazar  
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2022 - Cuma

TATİL SONRASI OKULA BAŞLAMA SENDROMUNA DİKKAT!

Ailelerin psikolojik olarak çocuklarına destek için ne yapması gerekir

Üç ay gibi uzun bir yaz tatili öğrencilerin öğrendiklerini unutmalarına ve öğrenme isteklerinin azalmasına neden olmaktadır. Üstelik bu uzun Yaz tatilinde defterle, kitapla ilişkisini koparan öğrenciler, öğrendiklerini de unutma sürecine girdiklerinden okula başlamak onlara oldukça zor gelmektedir.

Ayrıca uzun geçen yaz tatili dönemi, öğrencilerde çeşitli alışkanlıklarında oluşmasına neden olduğu gibi, bu alışkanlıkların aşırı düzeyde kullanılma sıklığına bağlı olarak pekiştirilmesi de bir tatil sendromunun dönüşmesine sebep olmaktadır.

Tatil sendromu yaşayan öğrenciler; zihinsel, psikolojik ve davranışsal olarak tatildeki yaşam düzeninden vazgeçememe ya da vazgeçmekte zorlanma yaşamalarının yanında; Okula gitmek istememe, Ders dinlemeye karşı isteksiz olma, Ders çalışmayı sürekli öteleme, Ödevleri yapmaya karşı direnç gösterme, Genel performans düşüklüğü, Uyku düzensizliği ya da okul saatlerine uygun uyku düzenine dönememe, Bilgisayar oyunları, dizi izleme ve arkadaş buluşmaları gibi alışkanlıklarını terk etmekte zorlanma, Genel olarak plansız ve düzensiz bir görüntü sergileme, Aile ve okul kurallarının sınırlarını zorlama, Stres içerisinde olma, Dikkat sorunları yaşama, Okula gitmeme isteksizliğine okulu, öğretmeni ve arkadaşlarını neden olarak gösterme ve bunlarla ilgili gerçek dışı beyanlarda bulunma gibi davranışlar sergileyebilirler.

 Çocukların okula ve öğrenime hazır olma motivasyonlarının yükseltilmesi için ailelere büyük görev düşmektedir.

Ailelerin tatilinden sonra okula gitmek çocuklarına destek için yapması gerekenler:

  •  Öncelikle çocuğunuzun odasının, kitaplığının ve çalışma masasının onun isteklerine göre düzenlemesine özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca düzenlemeyi onun yapması sağlanmalı.
  • Çocuğunuzdan kırtasiye eksiklerini ve evdeki malzemelerden kullanabileceklerini belirlemesi ve listelemesi istenmeli. Kırtasiye alışverişine öğrenciyle birlikte gidilmelidir.
  • Çocuğun tatilden sonra okula başladığı ilk gün, anne-baba ya da ikisinden biri çocuğu okula götürmeli ve okula geliş-gidiş saatleri, kimin getirip götüreceği ya da servis mi kullanacağı açıklanmalıdır.
  • Çocuğun okula başladığı ilk gün yaşadığı en önemli kaygı, sürekli okulda kalacağı ve eve dönmeyeceği ile ilgili olabilir. Bu tip kaygıların giderilebilmesi için çocuğa açık ve net bilgiler verilerek rahatlatılmalıdır.
  • Okulun ilk günlerinde ve takip eden günlerde daha çok küçük yaş grubundaki çocukların anne-babalarının sınıfta veya salonda bulunması, çocuğun okula alışmasına katkı sağlayacağı düşünülse de aslında çocuğun okula alışmasını güçleştiren bir faktördür. Anne-baba, çocuğu öğretmenine teslim ettikten sonra okuldan ayrılmalıdır. Ancak okula uyumda sorun yaşayan öğrenciler için anne ve babalar, rehberlik servisi ile görüşerek uygun davranış modeli geliştirmelidirler.
  • Çocuğunuz sabah okula gelmeniz konusunda ısrar ediyorsa ona herkesin bir görevi olduğunu, onun görevinin ise okula gitmek olduğunu belirtebilirsiniz.
  • Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca sözlerinizin, davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da o denli önemlidir.
  • Uyum problemi yaşayan öğrencilerde; Ağlayarak ya da sözel olarak ayrılığı protesto etmek, Okuldan gitmelerine sarılarak izin vermemek, Arkalarından ağlamak, Okulda sessizce, gruba katılmadan bir köşede oturmak, Sürekli olarak anne-babasının ne zaman geleceğini sormak ve kapıdan ayrılmak istememek gibi tepkiler izlenebilir.
  • Yine bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. gibi. Çocuk herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa anne-baba çocuğu yargılamadan, eleştirmeden dinlemelidir. Eğer çocuğunuzun rahatsız olmadığını biliyorsanız ona uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek, gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır.
  • Okul sistemine yeni uyum sağlayan öğrencilerin, ertesi gün okulda daha verimli olabilmeleri için yatma ve kalkma saatlerine dikkat edilmelidir.
  • Çocuğunuzun okul algısını olumsuz etkileyecek söz, davranış ve eleştirilerde bulunmamaya dikkat ediniz. Çünkü çocuk anne babasının eğitim konusundaki duygu ve düşüncelerine göre hareket eder.
  • Eğitime değer veren, öğretmene/öğretmenlere saygı duyan anne babalar çocuğun okula karşı olumlu tutum geliştirmesine neden olurlar. Yeterli eğitimi almadığı halde yaşamında başarılı olmuş ya da öğretmene karşı saygısı olmayan aileler genellikle çocuğun okul algısını olumsuz etkilemektedirler.
  • Geleceğe güvenle bakabilecek eğitim donanımına sahip çocuklar yetiştirmek için anne ve babaların önce kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirerek kendi eksiklerini tamamlamalı. Çocuk yetiştirmekte öncelikle görev, anne ve babanındır. Okul, öğretmen ve çevre anne babanın çabasını destekleyen etkenlerdir.
  • Anne  ve  baba eğitimin önemine ve çocuğuna alacağı eğitimin kendi geleceğine yönelik sağlayacağı katkılara ne kadar çok değinirse çocuğun “okul” algısıda o kadar güçlenecektir.

2022-2023 eğitim ve öğretim yılının başta sevgili öğrencilerimiz olmak üzere, değerli öğretmenlere ve velilere hayırlar getirmesini, başarılı bir yıl olmasını temenni ederim.

Cengiz Ceylan

Eğitimci Yazar

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.