Cengiz Ceylan
Köşe Yazarı
Cengiz Ceylan
 

TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMAK

  Emeklilik nedir? Emeklilerin yaşam koşulları nasıl? Emekli maaşları yeterli mi? Emekli olmadan önce emekliliğe hazırlık yapılıyor mu? Emeklilik bir özgürlük mü? Bütün bu ve buna benzer birçok soruların cevaplarını derinlemesine açıklayarak bu köşede sizlere sunmam mümkün değildir. Ancak tüm bu ve benzeri sorulara cevap olacak özet açıklamalarla ülkemizdeki emeklilerin sorunlarını dile getirmeye çalışacağım.          Emeklilik, bir işe uzunca bir süre emek vermiş kişinin, daha sonra bu işi sürdüremez duruma gelince yada belli bir çalışma süresini tamamlayarak çalışma hayatından çekilmesi, daha önce sarf etmiş olduğu emeğine karşılık ödüllendirilmesi anlamını taşıyan sürekli bir gelir bağlanması ve yaşamının geri kalan kısmını "emekli" bir kişi olarak çalışmak zorunda kalmaksızın geçirmesi demektir.          Ülkemizde sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malül maaşı alan kişi sayısı 2019 yılında 14 milyon 747 bin iken, 2020 yılında 14 milyon 979 bine yükseldi., 2021’de farklı statülerde (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) 810 bin kişi daha emekliliği hak kazanmış.          Emeklilik her ne kadar yıllarca planlanan ve iple çekilen bir durum olsa da, gelip çattığında kişi kendini yıllardır alışık olduğu bir hayat çizgisinin dışında bulur. Yalnızca aylık gelirlerinin bir kısmını değil, mevkilerini, toplum içindeki itibarlarını, çalıştığı yere ait olma duygusunu, günlük temposunu ve hatta başarılarını da kaybeder. Sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını şaşırırlar.          Toplumda en gözde meslekleri yürütenler bile, emekli olunca ne yapacağını bilemez, kendini yalnız ve işlevsiz hissederler. Çünkü emekli olmak kişinin yaşamından, sosyal ilişkilerinden, alışık olduğu yaşantı biçiminden tutunda ekonomik duruma kadar bir takım değişiklikleri içeren sorunlarla da karşı karşıya kalması demektir. Peki, emekli olan kişi aldığı emekli maaşıyla geçinebiliyor mu?  Emeklilik öncesi bireylerin emekliliğe hazırlanması ve emeklilik sonrası hayatların planlanabilmesi için programlar gerçekleştiriliyor mu diye baktığımızda hiçte memnuniyet verici bir durumun olmadığı görülmektedir.          İster memur emeklisi, ister işçi emeklisi ya da bağ-kur emeklisi olsun, sonuç itibariyle sıkıntılar, sorunlar hep aynı, birinin diğerinden pekte fazla bir farkı yoktur. Çünkü ülkemizde emekliler adeta devletin sırtında bir yük olarak görülmekte ve bir anlamda kaderlerine terk edilmektedirler. Hatta emekliliği gelenlerin emekliliğini geciktirmek, emekli maaşlarını azaltmak adına yasalar çıkartılmıştır.          Türkiye’de 2002 yılında emekli aylığı 216 lira, asgari ücret 163 idi. 2003 yılında en düşük emekli maaşı 332 lira iken asgari ücret 225 lira idi. 2004 yılına kadar emekli maaşları asgari ücretin üzerinde olmuştur. 2004 yılından itibaren emekli maaşlarına yapılan zamlar az, asgari ücrete yapılan zamlar fazla olmaya başlayınca en düşük emekli maaşı, asgari ücretin gerisinde kalmıştır. 2022 yılında en düşük emekli maaşı 1935 TL olup, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından en düşük emekli aylığının 2500 liraya çıkarılmasıyla beraber, Asgari ücrette 4250 TL’ye yükseltilmiştir.  2004 yılındaki sistem devam etseydi şuan en düşük emekli maaşı 4508 TL olması gerekiyordu, Asgari ücretten 250 TL de fazla olacaktı. Oysa asgari ücretliler en düşük emekli maaşından 1750 TL fazla ücret almaktadırlar. Tabi ki asgari ücrette insanca yaşanılacak bir maaş haline gelmelidir.  Emeklilere de insan onuruna yakışır bir maaş bağlanması gerekir.          Kısacası emekli maaşları yeni yasalarla düşük olarak bağlanmaya devam edilirken, asgari ücrette ülkemizde temel ücrete dönüşmektedir.. TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından her ay düzenli olarak yapılan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması  insan onurunun gerektirdiği yaşama şartları için gerekli harcama tutarını ortaya koymaktadır.          TÜRK-İŞ in Mart 2022 ayı araştırması sonuçlarına göre: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4 bin 928 TL,           Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 16 bin 52 TL olarak açıklanmıştır.         Bu açıklamalara bakıldığında  en düşük 4A’ emekli işçi aylığı 2.500 TL, en yüksek 4A emekli işçi aylığı 15.055 TL olduğuna göre emeklilerimizin tamamı yoksulluk sınırı altında, net bilinmemesine rağmen görülen şu ki açlık sınırının altında maaş alan emeklilerimizin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.          Memur emeklilerin durumu işçi emeklilerine göre ortalama olarak biraz daha iyi olsa da ülkemiz şartlarında alınan maaşlar yeterli değildir. En düşük memur emekli aylığı  4,275 TL - 5.112 TL, En yüksek memur emekli aylığı  Müsteşar 15, 406 TL’ dir. Bu maaşlarla Memur emeklileri açlık sınırının üzerinde maaş almış olsalar da yüzde 90’ ın dan dan fazlası yoksulluk sınırının altındadır. Memurların aylık ve emekli maaşlarının belirlenmesinde kullanılan katsayı sisteminin yanı sıra, maaş ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan biri de ek gösterge.  Birinci dereceye yükselmiş uzman tabip, diş hekimi, veteriner hekim, eczacı, biyolog, yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar ve mimar gibi bazı kamu çalışanları 3600 ek göstergeye sahipler.  AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  2018’deki seçimlerde Kamuda 3600 ek gösterge alamayan polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin de ek göstergelerinin 3600 a çıkarılacağı vaadinde bulunmuştu. Ancak aradan dört yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen henüz buna ilişkin söylemlerin dışında somut bir çalışma yok. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 3600 ek göstergeyi öğretmenlere verdik. Diğerleri için yeniden tarih gösterdi. Bakan Bilgin, "3600 ek gösterge çalışmaları mayıs ayında tamamlanacak ve Haziranda meclise intikal ettirilecek" açıklamasını yaptı.                 Hadi İnşallah Haziran ayında mecliste yasallaşırda Temmuz maaşlarına yansır. Diyoruz. Kanımca ancak bir sürpriz olursa Temmuzda çalışan ve emekli memur maaşlarına yansır. Çünkü öğretmen meslek kanunu mecliste kabul edildi ve yürürlüğe konuldu. Ancak 3600 ek göstergenin ödemesi 15 Ocak 2023 tarihinde yapılacak. Haziran ayında 3600 ek göstergenin kabul edilmesi büyük bir ihtimal ama maaşlara yansıması ancak 2023 te olacaktır. Tüm emeklileri ilgilendiren önemli bir maddi kaynakta Bayram ikramiyeleri,  "Emeklilere ikramiye uygulaması 2018 yılında başladı. 2018'de yılda 2 kere olmak üzere bütün emeklilere 1000 lira bayram ikramiyesi verilmişti. Geçen yıl da bu rakam 1.100 liraya çıkartılmıştı. Bu sene ise en az yıllık enflasyon oranı kadar artırılması 1.500 TL ya da 1.750 TL gibi olması beklenen bayram ikramiyelerine zam yapılmadı 1100 TL de bırakıldı. Buda emeklileri derinden incitmiş oldu. Henüz süre varken emeklilerin beklentileri doğrultusunda Cumhurbaşkanı tarafından bir artırım sağlanabilir.            Diğer yandan, günümüzde bireylerin ortalama yaşam sürelerinin önceki dönemlere oranla artması, emeklilik döneminin ve de boş geçen zamanlarının uzamasına emeklilerin yeni arayışlara yönelmesine vesile olmaktadır. Emeklilerimiz çalışma zorunda bıkılmıştır. Türkiye’nin kendisine hedef koyduğu AB üyesi ülkelere baktığımızda, emeklilik olgusunun yalnızca parasal güvenceden ibaret olmadığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerde, emeklilikte maddi olanakların sağlanmasının yanı sıra, bireylerin emekliliğe hazırlanması ve emeklilik sonrası hayatların planlanabilmesi için programlar gerçekleştiriliyor. Bireyin bağlı olduğu kurumlar tarafından verilen bu destek, emeklilikten sonra hayatın sürdürülmesinde kolaylık sağlıyor. Bizde de böyle programların yapılması iyi olacaktır.          Gerçek şu ki emekli maaşları değil yüzde 30, yüzde 50, yüzde 100 artsa bile yoksulluk sınırının 15.055,71 Tl olduğu ülkemizde emekliler yine yoksulluk sınırını altında geçinmeye,          Endişe, hayal kırıklığı, yalnızlık kaygısı, öfke duyguları gibi duygusal problemler yaşamaya,          Uyku problemleri, yeme bozuklukları, gergin ve tepkili tutum, alkol kullanımı gibi davranışsal sorunlarla uğraşmaya,          Kararsızlık, güvensizlik, odaklanma güçlüğü, isteksizlik gibi bilişsel tutumlarla karşılaşmaya,          Tatil yapma, çeşitli aktivitelere katılma v.b gibi sosyal yaşamdan uzak olmaya,          Yalnızlık, terk edilmişlik içerisinde, çeşitli sağlık sorunlarıyla boğuşmaya,          Emekli diye daha az ücretle, sağlıksız koşullarda çalışmaya,          Yabancı ülke emeklileri ülkemizin güzide tatil yerlerini doldururken, bizim emeklilerimizin eve mahkum olmaya devam edeceklerdir.        Dünya Bankası verilerinden hareketle, bugün 600 milyon civarında olan 65 ve üzerindeki yaş grubundaki kişi sayısının 2050 yılında 2.1 milyar kişiye çıkacağı ve Emeklilerin sosyal güvenliğinin önümüzdeki 30 yılın en büyük toplumsal meselelerinden biri olmaya devam edeceğini belirtmesi aklımıza “Beterin beteri var.” atasözünü getiriyor. Allah emeklilerin yardımcısı olsun! Cengiz CEYLAN                                                                                                                                                                                             Eğitimci Yazar
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2022 - Cuma

TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMAK

  Emeklilik nedir? Emeklilerin yaşam koşulları nasıl? Emekli maaşları yeterli mi? Emekli olmadan önce emekliliğe hazırlık yapılıyor mu? Emeklilik bir özgürlük mü? Bütün bu ve buna benzer birçok soruların cevaplarını derinlemesine açıklayarak bu köşede sizlere sunmam mümkün değildir. Ancak tüm bu ve benzeri sorulara cevap olacak özet açıklamalarla ülkemizdeki emeklilerin sorunlarını dile getirmeye çalışacağım.

         Emeklilik, bir işe uzunca bir süre emek vermiş kişinin, daha sonra bu işi sürdüremez duruma gelince yada belli bir çalışma süresini tamamlayarak çalışma hayatından çekilmesi, daha önce sarf etmiş olduğu emeğine karşılık ödüllendirilmesi anlamını taşıyan sürekli bir gelir bağlanması ve yaşamının geri kalan kısmını "emekli" bir kişi olarak çalışmak zorunda kalmaksızın geçirmesi demektir.

         Ülkemizde sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malül maaşı alan kişi sayısı 2019 yılında 14 milyon 747 bin iken, 2020 yılında 14 milyon 979 bine yükseldi., 2021’de farklı statülerde (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) 810 bin kişi daha emekliliği hak kazanmış.

         Emeklilik her ne kadar yıllarca planlanan ve iple çekilen bir durum olsa da, gelip çattığında kişi kendini yıllardır alışık olduğu bir hayat çizgisinin dışında bulur. Yalnızca aylık gelirlerinin bir kısmını değil, mevkilerini, toplum içindeki itibarlarını, çalıştığı yere ait olma duygusunu, günlük temposunu ve hatta başarılarını da kaybeder. Sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını şaşırırlar.

         Toplumda en gözde meslekleri yürütenler bile, emekli olunca ne yapacağını bilemez, kendini yalnız ve işlevsiz hissederler. Çünkü emekli olmak kişinin yaşamından, sosyal ilişkilerinden, alışık olduğu yaşantı biçiminden tutunda ekonomik duruma kadar bir takım değişiklikleri içeren sorunlarla da karşı karşıya kalması demektir.

Peki, emekli olan kişi aldığı emekli maaşıyla geçinebiliyor mu?  Emeklilik öncesi bireylerin emekliliğe hazırlanması ve emeklilik sonrası hayatların planlanabilmesi için programlar gerçekleştiriliyor mu diye baktığımızda hiçte memnuniyet verici bir durumun olmadığı görülmektedir.

         İster memur emeklisi, ister işçi emeklisi ya da bağ-kur emeklisi olsun, sonuç itibariyle sıkıntılar, sorunlar hep aynı, birinin diğerinden pekte fazla bir farkı yoktur. Çünkü ülkemizde emekliler adeta devletin sırtında bir yük olarak görülmekte ve bir anlamda kaderlerine terk edilmektedirler. Hatta emekliliği gelenlerin emekliliğini geciktirmek, emekli maaşlarını azaltmak adına yasalar çıkartılmıştır.

         Türkiye’de 2002 yılında emekli aylığı 216 lira, asgari ücret 163 idi. 2003 yılında en düşük emekli maaşı 332 lira iken asgari ücret 225 lira idi. 2004 yılına kadar emekli maaşları asgari ücretin üzerinde olmuştur. 2004 yılından itibaren emekli maaşlarına yapılan zamlar az, asgari ücrete yapılan zamlar fazla olmaya başlayınca en düşük emekli maaşı, asgari ücretin gerisinde kalmıştır. 2022 yılında en düşük emekli maaşı 1935 TL olup, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından en düşük emekli aylığının 2500 liraya çıkarılmasıyla beraber, Asgari ücrette 4250 TL’ye yükseltilmiştir.  2004 yılındaki sistem devam etseydi şuan en düşük emekli maaşı 4508 TL olması gerekiyordu, Asgari ücretten 250 TL de fazla olacaktı. Oysa asgari ücretliler en düşük emekli maaşından 1750 TL fazla ücret almaktadırlar. Tabi ki asgari ücrette insanca yaşanılacak bir maaş haline gelmelidir.  Emeklilere de insan onuruna yakışır bir maaş bağlanması gerekir.

         Kısacası emekli maaşları yeni yasalarla düşük olarak bağlanmaya devam edilirken, asgari ücrette ülkemizde temel ücrete dönüşmektedir..

TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından her ay düzenli olarak yapılan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması  insan onurunun gerektirdiği yaşama şartları için gerekli harcama tutarını ortaya koymaktadır. 

        TÜRK-İŞ in Mart 2022 ayı araştırması sonuçlarına göre: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4 bin 928 TL,  

        Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 16 bin 52 TL olarak açıklanmıştır.

        Bu açıklamalara bakıldığında  en düşük 4A’ emekli işçi aylığı 2.500 TL, en yüksek 4A emekli işçi aylığı 15.055 TL olduğuna göre emeklilerimizin tamamı yoksulluk sınırı altında, net bilinmemesine rağmen görülen şu ki açlık sınırının altında maaş alan emeklilerimizin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

         Memur emeklilerin durumu işçi emeklilerine göre ortalama olarak biraz daha iyi olsa da ülkemiz şartlarında alınan maaşlar yeterli değildir. En düşük memur emekli aylığı  4,275 TL - 5.112 TL, En yüksek memur emekli aylığı  Müsteşar 15, 406 TL’ dir. Bu maaşlarla Memur emeklileri açlık sınırının üzerinde maaş almış olsalar da yüzde 90’ ın dan dan fazlası yoksulluk sınırının altındadır.

Memurların aylık ve emekli maaşlarının belirlenmesinde kullanılan katsayı sisteminin yanı sıra, maaş ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan biri de ek gösterge.  Birinci dereceye yükselmiş uzman tabip, diş hekimi, veteriner hekim, eczacı, biyolog, yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar ve mimar gibi bazı kamu çalışanları 3600 ek göstergeye sahipler.  AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  2018’deki seçimlerde Kamuda 3600 ek gösterge alamayan polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin de ek göstergelerinin 3600 a çıkarılacağı vaadinde bulunmuştu. Ancak aradan dört yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen henüz buna ilişkin söylemlerin dışında somut bir çalışma yok.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 3600 ek göstergeyi öğretmenlere verdik. Diğerleri için yeniden tarih gösterdi. Bakan Bilgin, "3600 ek gösterge çalışmaları mayıs ayında tamamlanacak ve Haziranda meclise intikal ettirilecek" açıklamasını yaptı.

                Hadi İnşallah Haziran ayında mecliste yasallaşırda Temmuz maaşlarına yansır. Diyoruz. Kanımca ancak bir sürpriz olursa Temmuzda çalışan ve emekli memur maaşlarına yansır.

Çünkü öğretmen meslek kanunu mecliste kabul edildi ve yürürlüğe konuldu. Ancak 3600 ek göstergenin ödemesi 15 Ocak 2023 tarihinde yapılacak. Haziran ayında 3600 ek göstergenin kabul edilmesi büyük bir ihtimal ama maaşlara yansıması ancak 2023 te olacaktır.

Tüm emeklileri ilgilendiren önemli bir maddi kaynakta Bayram ikramiyeleri,  "Emeklilere ikramiye uygulaması 2018 yılında başladı. 2018'de yılda 2 kere olmak üzere bütün emeklilere 1000 lira bayram ikramiyesi verilmişti. Geçen yıl da bu rakam 1.100 liraya çıkartılmıştı. Bu sene ise en az yıllık enflasyon oranı kadar artırılması 1.500 TL ya da 1.750 TL gibi olması beklenen bayram ikramiyelerine zam yapılmadı 1100 TL de bırakıldı. Buda emeklileri derinden incitmiş oldu. Henüz süre varken emeklilerin beklentileri doğrultusunda Cumhurbaşkanı tarafından bir artırım sağlanabilir.

 

         Diğer yandan, günümüzde bireylerin ortalama yaşam sürelerinin önceki dönemlere oranla artması, emeklilik döneminin ve de boş geçen zamanlarının uzamasına emeklilerin yeni arayışlara yönelmesine vesile olmaktadır. Emeklilerimiz çalışma zorunda bıkılmıştır.

Türkiye’nin kendisine hedef koyduğu AB üyesi ülkelere baktığımızda, emeklilik olgusunun yalnızca parasal güvenceden ibaret olmadığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerde, emeklilikte maddi olanakların sağlanmasının yanı sıra, bireylerin emekliliğe hazırlanması ve emeklilik sonrası hayatların planlanabilmesi için programlar gerçekleştiriliyor. Bireyin bağlı olduğu kurumlar tarafından verilen bu destek, emeklilikten sonra hayatın sürdürülmesinde kolaylık sağlıyor. Bizde de böyle programların yapılması iyi olacaktır.
         Gerçek şu ki emekli maaşları değil yüzde 30, yüzde 50, yüzde 100 artsa bile yoksulluk sınırının 15.055,71 Tl olduğu ülkemizde emekliler yine yoksulluk sınırını altında geçinmeye,

         Endişe, hayal kırıklığı, yalnızlık kaygısı, öfke duyguları gibi duygusal problemler yaşamaya,

         Uyku problemleri, yeme bozuklukları, gergin ve tepkili tutum, alkol kullanımı gibi davranışsal sorunlarla uğraşmaya,

         Kararsızlık, güvensizlik, odaklanma güçlüğü, isteksizlik gibi bilişsel tutumlarla karşılaşmaya,

         Tatil yapma, çeşitli aktivitelere katılma v.b gibi sosyal yaşamdan uzak olmaya,

         Yalnızlık, terk edilmişlik içerisinde, çeşitli sağlık sorunlarıyla boğuşmaya,

         Emekli diye daha az ücretle, sağlıksız koşullarda çalışmaya,

         Yabancı ülke emeklileri ülkemizin güzide tatil yerlerini doldururken, bizim emeklilerimizin eve mahkum olmaya devam edeceklerdir.

       Dünya Bankası verilerinden hareketle, bugün 600 milyon civarında olan 65 ve üzerindeki yaş grubundaki kişi sayısının 2050 yılında 2.1 milyar kişiye çıkacağı ve Emeklilerin sosyal güvenliğinin önümüzdeki 30 yılın en büyük toplumsal meselelerinden biri olmaya devam edeceğini belirtmesi aklımıza Beterin beteri var.” atasözünü getiriyor. Allah emeklilerin yardımcısı olsun!

Cengiz CEYLAN

                                                                                                                                                                                            Eğitimci Yazar

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (6)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yavuz DEMİR
(22.04.2022 14:27 - #72200)
Cengiz hocam çok güzel bir yazı. Gündem teşkil etmeli emekliler için....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Baytekin
(22.04.2022 14:33 - #72202)
Sa.Ağzınıza sağlık Cegiz bey kardeşim,çok güzel anlatılmışsınz.Allah emeklilerin yardımcısi olsun.Slm
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
ZEKİ GŪNEŞ
(22.04.2022 15:48 - #72203)
Hocam ağzına sağlık tūm sorunlar deyinmişsin .Sağlık ile ilgili yazınızı bekliyorum. Dizlerim ağrıyor.Dr. gittim iğne verdi tane 750 tl devlet ödemiyor.Benimde alacak gūcūm yokBaşarıların daimi olmasınıdiliyorum selamlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Asım Cansu
(22.04.2022 16:04 - #72205)
Güzel bir konu ele alarak, kanayan yaraya parmak basmışsın sevgili dostum..Umarım bu acı gerçekler birileri tarafından fark edilir,karşılık bulur..Kalemin ve ufkun açık olsun..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gürbüz Kuru
(22.04.2022 19:32 - #72207)
Cengiz Bey, Yazdıklarınızı bir emekli olarak ben de bizzat yaşıyorum.İktidarın emeklilerin ekonomik şartlarını insanca yaşanacak bir seviyeye getirmesi lazım.Hele hele kirada olan emeklilere Allah yardım etsin.Çünkü kiraların 2,3 kat artırıldığı günümüzde bu maaşla geçinmek mümkün değildir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
dursun demirci
(26.04.2022 16:58 - #72208)
SYN.hocam agziniza yureginize saglik çok guzel yorumladiniz ve anlattiniz ama temennim bu konuyla ilgili yetkililerde okuyup 1 adim atmalaridir diye dusunuyorum .
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.