Mustafa Arslan
Köşe Yazarı
Mustafa Arslan
 

BUGÜN DE İKİ FARKLI ALINTI

Cumartesi günleri alıntı yazılardan bölümler aktarıyorum. Hem hafta sonu siyasetin bunaltıcılığından uzaklaşmak, hem de bazılarından ders alınması için…Bugün de iki alıntıyı sizlere aktarmak istiyorum.: TEMEL'İ YABANA ATMAMAK GEREK  Temel İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçidir. Dönemin Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelir. Programda Fiat tesislerini gezmek de vardır.  Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlar. Herkesin gözü önünde ‘’Vay Temel…’’ diye sarılıp kucaklaşır ve öpüşürler üstelik ayaküstü biraz sohbet de ederler. Tüm protokol büyük bir şaşkınlıkla onları izlemektedirler.  Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp;  - Temel, sen Krusçev’i nereden tanıyorsun? Diye sorar. Temel;  - Hiiç, ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti oradan tanışırız.Diye açıklar.  Bu olayın üzerinden üç beş ay geçer. Kruşçev konusu unutulmuştur artık. Bu kez İtalya’ya ABD devlet Başkanı Nixon gelmiştir. O da yine aynı program ile fabrika ziyareti yapacaktır. Nixon tezgahların arasında dolaşırken Temel’i görür ve heyecanla çığlık atar; ‘’Vay Temel, ne işin var burada” diye başlayan sohbet uzar gider.  İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtır ve sorar;  - Temel, sen Nixon’u nerden tanıyorsun?Temel;  - Yaa önemli bir şey değil bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım, New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon, o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu, oradan tanışırız. Diye açıklar durumu.  Olay bu kadarla kalsa iyi, iki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle’ün ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girer. Kendisini tanıyan yok ama yanında çalışan Temel’in uluslararası bir çevresi vardır. Agnelli merak içerisinde yine sorar;  - De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?  - Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorken özel kuryesiydim.  - Sen herkesi tanır mısın?  - Evet, hemen hemen. Patron bu durum karşısında iyice hırslanır.  - Yani neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.  Temel tebessüm ederek;  - Tabii. Yakın arkadaşımdır.  Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırır:  - İspatla o zaman ama ispatlayamazsan kovarım seni. Temel:  - Tamam o zaman, bu pazar ayininde Vatikan Meydanı’nda olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben de yanında olacağım.  Patron pazar gününü iple çekmiş, Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp heyecanla bekliyordur. Bir süre sonra Papa balkona çıkar ve hemen solunda da Temel duruyordur.  Temel, kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışırken meydanda bir kargaşa olduğunu görür. Biri bayılmış herkes onu kendine getirmeye çalışıyordur.  Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana biraz müsaade” deyip meydana koşar.  Agnelli yerde yatıyor durumda, bir iki kişi de Agnelli’yi kendisine getirmeye çalışıyordur.  Temel çevresindekilere;  - Bu benim patronumdur; ne oldu? diye sorunca biri cevap verir:  - Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dönüp, “Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?” diye sorunca bu adam düşüp bayıldı. ****************************** ” CiCERO’YA YAŞLILIĞINDA SORULAN SORU ”  “Üstad, yeniden gençliğe dönmek ister miydiniz?” Verdiği yanıt: “Yarışı birinci bitiren bir at, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki…” Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençlerle, gençler gibi neşeli olan yaşlılara hayranımdır. Zaten neşeli olanlar hiçbir zaman yaşlanmazlar.  “Yaşlanmak ve yaş almak,” Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl halidir. Yıllar cildi buruşturabilir, ancak heyecanların bitişiyle ruh buruşur. İnsan kendine olan güveni kadar genç, Kuşkusu kadar yaşlı, Cesareti kadar dinç, Korkuları kadar yaşlı, Umudu kadar genç, Bezginliği kadar yaşlıdır. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir. Kalbi sevdikçe,  Neşe duydukça, Güzellikleri fark ettikçe, Beyni yeni şeyler keşfettikçe Herkes gençtir. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, Halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsan, Yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır. W. E. Gladstone / S. Ömrünüz boyunca; Atik  dinç ve genç yaşamanız dileğiyle;
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2022 - Cumartesi

BUGÜN DE İKİ FARKLI ALINTI

Cumartesi günleri alıntı yazılardan bölümler aktarıyorum. Hem hafta sonu siyasetin bunaltıcılığından uzaklaşmak, hem de bazılarından ders alınması için…Bugün de iki alıntıyı sizlere aktarmak istiyorum.:

TEMEL'İ YABANA ATMAMAK GEREK

 Temel İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçidir. Dönemin Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelir. Programda Fiat tesislerini gezmek de vardır.

 Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlar. Herkesin gözü önünde ‘’Vay Temel…’’ diye sarılıp kucaklaşır ve öpüşürler üstelik ayaküstü biraz sohbet de ederler. Tüm protokol büyük bir şaşkınlıkla onları izlemektedirler.

 Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp;

 - Temel, sen Krusçev’i nereden tanıyorsun? Diye sorar. Temel;

 - Hiiç, ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti oradan tanışırız.Diye açıklar.

 Bu olayın üzerinden üç beş ay geçer. Kruşçev konusu unutulmuştur artık. Bu kez İtalya’ya ABD devlet Başkanı Nixon gelmiştir. O da yine aynı program ile fabrika ziyareti yapacaktır. Nixon tezgahların arasında dolaşırken Temel’i görür ve heyecanla çığlık atar; ‘’Vay Temel, ne işin var burada” diye başlayan sohbet uzar gider.

 İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtır ve sorar;

 - Temel, sen Nixon’u nerden tanıyorsun?Temel;

 - Yaa önemli bir şey değil bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım, New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon, o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu, oradan tanışırız. Diye açıklar durumu.

 Olay bu kadarla kalsa iyi, iki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle’ün ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girer. Kendisini tanıyan yok ama yanında çalışan Temel’in uluslararası bir çevresi vardır. Agnelli merak içerisinde yine sorar;

 - De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

 - Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorken özel kuryesiydim.

 - Sen herkesi tanır mısın?

 - Evet, hemen hemen. Patron bu durum karşısında iyice hırslanır.

 - Yani neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

 Temel tebessüm ederek;

 - Tabii. Yakın arkadaşımdır.

 Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırır:

 - İspatla o zaman ama ispatlayamazsan kovarım seni. Temel:

 - Tamam o zaman, bu pazar ayininde Vatikan Meydanı’nda olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben de yanında olacağım.

 Patron pazar gününü iple çekmiş, Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp heyecanla bekliyordur. Bir süre sonra Papa balkona çıkar ve hemen solunda da Temel duruyordur.

 Temel, kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışırken meydanda bir kargaşa olduğunu görür. Biri bayılmış herkes onu kendine getirmeye çalışıyordur.

 Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana biraz müsaade” deyip meydana koşar.

 Agnelli yerde yatıyor durumda, bir iki kişi de Agnelli’yi kendisine getirmeye çalışıyordur.

 Temel çevresindekilere;

 - Bu benim patronumdur; ne oldu? diye sorunca biri cevap verir:

 - Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dönüp, “Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?” diye sorunca bu adam düşüp bayıldı.

******************************

” CiCERO’YA YAŞLILIĞINDA SORULAN SORU ”

 “Üstad, yeniden gençliğe dönmek ister miydiniz?” Verdiği yanıt: “Yarışı birinci bitiren bir at, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki…”

Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençlerle, gençler gibi neşeli olan yaşlılara hayranımdır.

Zaten neşeli olanlar hiçbir zaman yaşlanmazlar.

 “Yaşlanmak ve yaş almak,”

Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl halidir.

Yıllar cildi buruşturabilir, ancak heyecanların bitişiyle ruh buruşur.

İnsan kendine olan güveni kadar genç,

Kuşkusu kadar yaşlı, Cesareti kadar dinç,

Korkuları kadar yaşlı,

Umudu kadar genç,

Bezginliği kadar yaşlıdır.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.

İnsanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir.

Kalbi sevdikçe,  Neşe duydukça,

Güzellikleri fark ettikçe,

Beyni yeni şeyler keşfettikçe Herkes gençtir.

İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar,

Halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.

İnsan, Yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır.

W. E. Gladstone / S.

Ömrünüz boyunca;

Atik  dinç ve genç yaşamanız dileğiyle;

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.