Mustafa Arslan
Köşe Yazarı
Mustafa Arslan
 

SPOR VE SİYESETİN ÇİRKİN DİLİ…

Mübarek Ramazan bayramını geride bıraktık. Ardından da çok önemli bir kültür olan Hıdırellez Bayramını kutladı. Özellikle bu tür günlerde atılan mesajlar, yapılan konuşmalar ve davranışları görünce herkesin bir “Melek” olduğunu düşünüyoruz. O zaman ister istemez insanın aklına şu soru geliyor…”Herkes o kadar iyiyse dünyadaki bu kötülükler, adaletsizlikler, savaşlar ve haksızlıkları kim yapıyor?” Doğrusunu söylemem gerekirse yine hepsini de insanlar olarak biz yapıyoruz. Herkes üzerine düşeni bir nebze olsun alsın İnsanoğlu olarak dünyanın en vahşi yaratıkları haline geldik maalesef… Bir süredir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Zafer partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ arasında geçen konuşmaları görünce inanın m kusasım geldi. Sanırım siz de en az benim kadar nefret etmişsinizdir. Bir taraf devleti temsil ettiğini söylerken kullandığı ifadeler mide bulandırırken, diğer tarafın ise devletin içişleri bakanına sarf ettiği sözler ise yenilir yutulur cinsten değildi. Özdağ’ın çok önemli iddiası ise Bakan Soylu için; “Kriptosun, görevin bitince yargılanacaksın” sözleri idi. Devletin düşürüldüğü hale bakar mısınız Allah aşkına…Sanırım devlet adamlığı burada devreye girmeli ve bu devletin itibarı hiçbir zaman aşağılara indirilmemelidir. Mülteciler üzerinden yapılan bu tartışmaların aslında muhalefet ve Ümit Özdağ’ın bir yerde de haklı olduğunu gösteriyor ama üslup hatası yapılmamalı. Zira, sadece iki günde İstanbul’da bin 400 kaçak yakalanması buna birer örnek gösterilebilir. Peki konuşulmasa ne olacaktı veya bundan sonrası ne olacak? Sınırlarımızdan neden bu kadar akın akın insan geliyor?...Yarın bu insanları bir başkaları farklı amaçlarla kullanamaz mı, kullanırlarsa sonuç ne olur, bugünden önlem alınmasını istemek vatan hainliği midir? Aynı sıkıntı maalesef sporda da yaşanıyor. Trabzonspor’un şampiyonluğunu herkes ocak ayında bile kabullenmişken Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un abuk sabuk konuşmaları anlaşılır gibi değil. Sanırım sporda da, siyasette de herkes kendi açığını ve başarısızlığını başkalarını suçlayarak kapatmaya çalışıyor. Bu tablo toplumu iyice gerdi ve herkes bir birine düşman gözü ile bakmaya başladı. Otobüste bile “Öte git” dediğiniz adam cebinden bıçak çıkartıp sizi bıçaklamaya çalışıyor. Bu gidiş hiç de iyiye alamet değil…Bu ülkede sporun barıştırıcı, siyasetin birleştirici olması gerekir. Yoksa gelecek bugünden çok daha kötü olabilir, bugünden herkesin bunun için bir şeyler yapması gerekir ama önce yukarılardan başlamalı…
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2022 - Pazartesi

SPOR VE SİYESETİN ÇİRKİN DİLİ…

Mübarek Ramazan bayramını geride bıraktık. Ardından da çok önemli bir kültür olan Hıdırellez Bayramını kutladı. Özellikle bu tür günlerde atılan mesajlar, yapılan konuşmalar ve davranışları görünce herkesin bir “Melek” olduğunu düşünüyoruz. O zaman ister istemez insanın aklına şu soru geliyor…”Herkes o kadar iyiyse dünyadaki bu kötülükler, adaletsizlikler, savaşlar ve haksızlıkları kim yapıyor?”

Doğrusunu söylemem gerekirse yine hepsini de insanlar olarak biz yapıyoruz. Herkes üzerine düşeni bir nebze olsun alsın İnsanoğlu olarak dünyanın en vahşi yaratıkları haline geldik maalesef…

Bir süredir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Zafer partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ arasında geçen konuşmaları görünce inanın m kusasım geldi. Sanırım siz de en az benim kadar nefret etmişsinizdir. Bir taraf devleti temsil ettiğini söylerken kullandığı ifadeler mide bulandırırken, diğer tarafın ise devletin içişleri bakanına sarf ettiği sözler ise yenilir yutulur cinsten değildi. Özdağ’ın çok önemli iddiası ise Bakan Soylu için; “Kriptosun, görevin bitince yargılanacaksın” sözleri idi.

Devletin düşürüldüğü hale bakar mısınız Allah aşkına…Sanırım devlet adamlığı burada devreye girmeli ve bu devletin itibarı hiçbir zaman aşağılara indirilmemelidir. Mülteciler üzerinden yapılan bu tartışmaların aslında muhalefet ve Ümit Özdağ’ın bir yerde de haklı olduğunu gösteriyor ama üslup hatası yapılmamalı. Zira, sadece iki günde İstanbul’da bin 400 kaçak yakalanması buna birer örnek gösterilebilir. Peki konuşulmasa ne olacaktı veya bundan sonrası ne olacak?

Sınırlarımızdan neden bu kadar akın akın insan geliyor?...Yarın bu insanları bir başkaları farklı amaçlarla kullanamaz mı, kullanırlarsa sonuç ne olur, bugünden önlem alınmasını istemek vatan hainliği midir?

Aynı sıkıntı maalesef sporda da yaşanıyor. Trabzonspor’un şampiyonluğunu herkes ocak ayında bile kabullenmişken Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un abuk sabuk konuşmaları anlaşılır gibi değil. Sanırım sporda da, siyasette de herkes kendi açığını ve başarısızlığını başkalarını suçlayarak kapatmaya çalışıyor. Bu tablo toplumu iyice gerdi ve herkes bir birine düşman gözü ile bakmaya başladı. Otobüste bile “Öte git” dediğiniz adam cebinden bıçak çıkartıp sizi bıçaklamaya çalışıyor. Bu gidiş hiç de iyiye alamet değil…Bu ülkede sporun barıştırıcı, siyasetin birleştirici olması gerekir. Yoksa gelecek bugünden çok daha kötü olabilir, bugünden herkesin bunun için bir şeyler yapması gerekir ama önce yukarılardan başlamalı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hedefgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.