Engelliler kelimesini oldum olası sevemedim maalesef ki dilimize de yerleşmiş durumda... Hareketlerin, duyuların işlevlerinin kısıtlı olması anlamında kullanıyoruz. Yaşadıkları bir takım zorlukları, mücadeleleri biliyoruz bilmesine de yine de mücadelelerine mücadele eklemekten de geri durmuyoruz.
Kör olan birinden faydalanmak, yaya geçidine araç bırakmak, kaldırıma motor bırakmak, toplu taşımada rampa kullanmamak, asansörlerde öncelik tanınmaması, tuvaletlerinin eksikliği, yetersizliği, eğitim ve iş yerine ulaşımda zorluklar yaşamaları, işverenlerin ön yargılı oluşu, istihdamın kısıtlı oluşu, insanların yargılayıcı ve acınası bakan gözleri, sağlık hizmetlerinden tam anlamıyla faydalanamamaları... Bu liste uzar gider...
Bu engelleri yaşatan kişiler mi engelliler yoksa uzuvları yeterince işlevi yerine getiremediği için hayatla mücadeleden kopmayan kişiler mi engelli?
Hepimiz birer engelliyiz, engelli adayıyız, yarın biz de tekerlekli sandalyeyle gelebiliriz demogojisi yapmayacağım. Olmayacak bir şey değil elbette ki olabilir. Korkularla, duygularla oynayarak ajitasyon yaparak olmaz bu iş...
Evvela bilinç, evvela toplum bilinci...
Vicdan ve merhamet...
Bilincinizdeki karabasanı, tıkanıklığı, bulanıklığı atın kenara, bencilliği, egoistliği bırakın kenara ve TOPLUMDA NASIL YAŞANIR öğrenin! Acıyıcı bakan gözlerinizi de kendinize çevirin...
Simge Çelik Korkmaz
@_cg_simgecelikkorkmaz
simgecelikkorkmaz@gmail.com